"Bu kez işimizde çocukları kullanalım diyorum."
Yüzümde mesken kuran alaycı ifadenin silinmemesi için biraz çaba harcamam gerekmişti. Kurduğu cümle hoşuma gitmemişti. Hayır bu hoş olmaktan çıkmıştı, karşımdaki herifle işim bittiğinde böyle bir şeyi düşünmesinin bile cezası verilecekti.
Elimde tuttuğum viski bardağının içindeki sıvıyı biraz salladım. Ses tonumu öfkeden uzak tutmak için dikkatimi dağıtmak tek seçenekti.
"Ben işime çocukları karıştırmam. Elimiz kirli ama çoluk çocuğun eline silah tutuşturacak kadar toy değiliz İhsan."
Parmaklarıyla bardağının etrafını sıkıca sardı. Karşı görüşte olmamı sevmemişti. Dudaklarıma oturan alaycı ifadeyi gölgelemek için viski bardağından bir yudum aldım. Bakışlarım öylece masalarda oturan insanlara dönerken, onun oturuşunu değiştirip sırtını dikleştirdiğini fark etmiştim. Kendi fikrini savunmaya devam edecekti.
"Devrim bey..." Öksürdü. "Benim elimde bu iş için kullanmaya müsait çocuklar var. Biraz eğitirsek-"
"Hayır dedim." Sesimi biraz aksi tonda tutmam dik duruşunun bozulması için yeterliydi. Korkak kedi.
Çocukları nerede tuttuğu bilgisini öğrenme işini Kürşat'a bırakmayı seçip konudan uzaklaştım. Öfkem için buralar tehlikeli sulardı. "Paravan şirketin mahkemede oğlununun paçasını kurtarması için yeterli olacak mı?" İlgili görünmek için tek yaptığım, gözlerine kısaca bakmaktı. Zaten gözlerime uzun uzun bakmaya cesaret edemeyip hemen önündeki garsona dönmüş, daha sert bir içki istemişti. Ne şerefsiz oğlu, ne de yiyeceği hapis cezası umurumda değildi ama adamın gözlerine yerleşen kaygılı ifade onu konudan uzaklaştırdığımı gösteriyordu. Güzel.
"Evet, evet. Kolayca çıkacak." Viskimden büyük bir yudum alırken, bu sefer keyifli ifademi gizlemekte zorluk yaşamıştım. Oğlu çıkmayacaktı hatta pazar hesabını kestikten sonra o da oğlunun yanına gidecekti. Şimdilik bilmesine gerek yoktu.
"Güzel." Yüzümdeki ifadeyi görmesin diye bakışlarımı yine masalara çevirmiştim. Burayı işletmeye başladığım günden beri tek bir günü sakin geçmemişti. Yine de kalabalık beni sıkmaya devam ediyordu. Masaların birinde aniden dikkatimi çeken bir yüzle duraksadım.
"Hesabınıza parayı ne zaman yatırayım?"
İnci Özkan. Kurduğum güvenli alanın içine izin almadan dalan şımarık kız. Bakışlarım onun yüzünde kısa bir an için dolaştığında, İhsan şerefsizi sahte bir öksürükle kendini hatırlatmıştı. Hay sikeyim.
Dikkatimi adama çevirip, onun meraklı ifadesini önemsemeden viskinin tazelenmesi için bir işaret yaptım. "Hoşunuza gitmeyen birini mi gördünüz?"
Hoşuma gittiği söylenemezdi.
Dudaklarımı viskiyle ıslatırken, gözlerimi gürültünün baş ağrısı olarak geri dönmesi yüzünden kıstım. "Önemsiz biri," derken bardağımı bırakıp, önceki sorusunu hatırlamaya çalışmıştım. Para? "Para konusunda bir gün önceden bilgilendirme yapacağım. İlk işimiz teslimat, biliyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
Roman d'amourDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...