Yanağıma dokunan sıcak dudaklar ve tenime batan sakallar, uykuyla uyanık arasında kaşlarımın çatılmasını sağlamıştı.
"Uyanman gerekiyor." Devrim'in yakından gelen boğuk sesine rağmen kirpiklerimi açmak için bir çabanın içine girmedim. Uyuduğum pozisyonu değiştirmeye çalışıp, üzerinde ne zaman giydiğini hiç anlamadığım gömleğe tutunurken, yan dönmüştüm. Kokusu etrafımı sardı. "Hadi güzelim." Sesindeki yumuşaklık, dudaklarımın kıvrılmasını sağlasa bile onun sıcaklığında yeniden uykunun derinliklerinde dolaşmak daha cazip gelmişti.
Aniden yastığın yumuşak yüzeyiyle, yatağın sıcaklığı ellerimden kayıp gitti. Gözlerim tamamen açıldığında, Devrim'in kucağında, düşmemek için gömleğine sıkıca tutunuyordum. "Devrim!" dedim hayretle. Sesimdeki hayrete rağmen, dudaklarının oyunbaz bir şekilde kıvrılmasına takılı kalmıştım.
"Günaydın," dedi sanki çok normal bir şekilde uyandırılmışım gibi. Kaşlarımı çatmakla, yumuşamak arasında kalırken, Devrim beni çoktan banyoya sokmuştu bile. "Aşağı kata hazırlanıp inmen için on dakikan var."
Uykumu alamadığımı belli eden gözlerim kısılırken, "Saat kaç?" diye yorgun bir şekilde sormuştum. Kucağından inmemi sağlasa da, ellerini üzerimden çekmedi. Yüzüne oturan ve gitmesini hiç istemediğim gevşeyen ifadesinde dolaştı bakışlarım. Parmakları muhtemelen birbirine dolaşmış saçlarımı geriye doğru itti.
"İşe gitmen için bir saatin var."
"On dakikaya hazırlanırım ben." Yatağa geri dönmek için yanından geçmeye çalışırken, kolları buna müsade etmemişti. Dudaklarımdan itiraz dolu bir mırıldanma çıktı. Devamında, "Devrim!" diye neredeyse çocuk gibi isyan edecektim.
"Kahvaltı İnci. Doğru düzgün bir şey yemeden seni göndermiyorum." Benim aksime oldukça ciddi çıkan ses tonuyla, koyu mavileri yüzümde dolaştı. "Korunaklı evde bir düzen olduğu için öğünlerini atlamadığını gördüm. Yemek yemen için bir düzen gerekiyorsa, onu da kurarım."
"Düzen?" diye istemsizce onu tekrar ettiğimde, derin bir nefes alıp, sadece yanağımı okşamakla yetindi.
"Sadece on dakikan var İnci." Dudaklarını saçlarımın üzerine bastırıp, banyodan çıkmadan önce, "Aşağıda bekliyoruz," diye bir uyarı yapmıştı.
Uyku sersemi çoğul eki kullanmasının nedenini anlamasam da, dediğini yaparak kısa bir duşun uykumu açmasına izin vermiştim. Saçlarımı tarayıp, ardından kuruturken, huysuzluğum tamamen geçmiş, dudaklarıma gecenin izini taşıyan bir gülümseme yerleşmişti.
Ne zamandır taşıdığımı bilmediğim yükün ağırlığını, üzerimden attıktan sonra farkına varıyordum. İlgi ve sevgiye bu kadar aç bir şekilde büyütülmüş olmama rağmen, Devrim'e hak ettiği cümleyi kurmaktan kaçınmamın beni nasıl baskıladığı, şimdi içime sığmayan mutluluğun boyutunda saklıydı. Devrim'i seviyordum. Ve bunu duymak onun en büyük hakkıydı. Bazı cümlelerin sonraya bırakılırsa, keşkelere dönüşebileceğini en iyi tecrübe edenlerden biriydim. Ve Devrim bana hep iyi ki'lerle gelirken, içimde tek bir keşke bırakamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
RomanceDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...