:22: "Dikenler"
Kelimelerin bir ruhu var mıydı ya da küser miydi kelimeler? Bu konuda çok fazla deneyim yaşamıştım. Sürekli kelimelerim bir araya gelmek konusunda zorluk çekmişti ama ilk kez onların bu kadar küskün olduğunu hissediyordum.
Bana beklentiyle bakan koyu mavilerin içinde bir görev adamının yaşadığını biliyordum. Hayatını tamamen böyle yaşamaya komutlandırmış, ne yaparsa yapsın hep planlayarak adımlar atmış biriydi Devrim.
Ben onun hayatında beklenmedik biriydim. Bunu da biliyordum.
Plansız, programsız hayatının tam ortasına düşmüş, onu hiç adım atmayacağı noktalara yürümeye zorlamıştım. Planlanan rota üzerinde hareket eden bir görev adamını kendi oyunuma çekmiştim.
Denizin dalgalarında boğulmamak için.
Bunları biliyor olmak, onun özür dilemek için kendi bildiği yolu seçmesine karşı hissettiğim üzüntüyü açıklamıyordu. Belki sadece özür dilese, bu yollara girmese kendimi böyle karışık hissetmezdim. Ben ona karşı her adımımı durdurma kararı alıp, hissettiğim her karmaşayı bir sandığın içinde kilit altında tutarken, benim için böyle bir adım atmamalıydı.
Farklı bir bakışla bana yaklaşan muhtemelen düşüncelerime deli bu diye tepki gösterebilirdi ama benim için değişmez olan tek şey o gece duygularımla hareket etmek istediğim bir adam tarafından çirkin bir şekilde ciddiye alınmamış olmamdı.
Devrim sadece özür dileseydi, o geceyi değil aramızdaki sınırları dikkate alıp, yan yana olacağımız için buna olumlu bir tepki gösterirdim. Ama Devrim şimdi yine bu sınırları ihlal ediyordu. En büyük sebep de bana karışık duygular hissettirecek kadar özel bir özür'le geliyor olmasıydı.
Aramızdaki her şey basit olmalıydı; eskisi gibi beklenmedik değil.
"Tamam," derken pes ettiğim ses tonum heyecanını çoktan kaybetmişti. Bir görevin içine girmek bana farklı duygular hissettirmişti ama şimdi bu görevin öznesi olmak beni korkutuyordu. Yara almadan kurtulmam mümkün müydü? Kaşlarım istemsizce çatılırken, bakışlarım yola dönmüştü.
"Neden hiç mutlu olmadığını düşünüyorum?" Ses tonunda bariz belli olmasa da bir şaşkınlık vardı. Kollarımı göğsümün altında birleştirirken, somurtmamak için kendimi zorladım. En azından bunu yapma İnci.
"Teşekkür ederim Devrim diyerek gülücükler saçmamı bekliyordun sanırım," diye söylendiğimde dişlerimi birbirine bastırmak gibi bir hata yapmıştım.
"Sen kızmışsın." Sesinde şaşkınlık o kadar belli olmuştu ki, siyah spor arabayı yolun kenarına çektiğinde bu konuyu büyüteceğini anlamıştım. O bana dönüp konuşmaya başlamadan, gözlerimi koyu mavilerine diktim. Kaşları çatılmıştı. "Seni affetmiyorum," dedim lafı dolandırmaya gerek duymadan, tek solukta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
RomanceDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...