Karanlık beni bir girdapın içine tamamen çekemeden, yanağıma dokunan elin sıcaklığını hissettim.
"İnci!" Devrim'in sesini duydum. Göz kapaklarım ani oluşan baş ağrımın basıncı altında ezildi. Kendimdeydim.
"İyi yakaladın oğlum, başını çarpabilirdi." Elini omuzlarımı sararak bana dayanak oldu.
"Kolonya getir Kürşat."
Başım geriye düşmesin diye muhtemelen beni göğsüne doğru yasladı. "İnci." Parmakları yanağımın üzerinde gezindiğinde, Selma hanımın sesini duymuştum.
"Başından uzaklaşın kızın, hava alsın." Göz kapaklarımı bu sefer de açmak için zorladığımda başarılı olamasam bile kendimde olduğumun sinyalini dudaklarımın arasından, "İyiyim," diye mırıldanarak verdim. Ortada oluşan gürültüden sesimi duyuramadığıma neredeyse emindim ama beni duyduğunun sinyalini de Devrim vermişti.
"Bilinci yerinde, geri çekilin." Devrim kalkarken, beni de kucağına aldığından, onunla birlikte hareket ettim. Beni bıraktığı yumuşak yüzeyden koltuğa geçtiğimizi anlamıştım. Başımı dikkatli bir şekilde geriye yaslarken, elini ensemden çekmişti. Çok geçmeden bileğime sürülen kolonyanın keskin kokusunu duyumsadım.
Gözlerim bu sefer çok zorlanmadan ışıkla buluştuğunda, kısılsa da yanımda oturan Devrim'i görmüştüm. Parmakları bileğime masaj yaparken, tetikteymiş gibi bakışları yüzümdeydi. Gözlerimin açıldığını bu yüzden ilk o fark etmişti. Derin bir nefes aldı. Yüzündeki katı ifade bozulmasa bile gözlerindeki endişenin azaldığını fark ettim. "İyi misin?"
Konuşmak şu an için bir güç sarf etmeyi de beraberinde getirdiği için daha kolay olanı yapıp başımı sallayarak cevap verdim. Devrim'in cevabımdan tatmin olmadığını fark ettiğimde, bakışları yanında, elinde kolonya ile bekleyen Kürşat'a çevrilmişti. "Nazan'ın doktoru burada mı?"
Kürşat sıkıntılı bir soluk aldığında, başını iki yana salladı. "Nazan kontrollerini daha yeni yaptı. Biliyorsun, son aylar olmadığı sürece iki haftada bir uğruyor."
Devrim'in gerilen yüz ifadesiyle, küçük bir soluk aldım. "Birinin başına bir şey gelse, geçmiş olsun o zaman."
Kürşat bir şey söylemese de Devrim'in gerginliğinin herkesin ruh haline dokunduğunu görebiliyordum. "Tansiyonum," derken kısa bir es versem de koyu mavilerini üzerime çekmeyi başarmıştım. "Düştü sadece." Gözlerinde hâlâ aynı şekilde duran ifadeye karşı bu sefer sabırsız bir soluk almıştım. "Ben de doktorum Devrim."
Selma hanım da bu gerginliğin dağılmasını istiyor olacak ki, "Haklı kız," dedi bize doğru adımlarken. Bu sırada Devrim bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde bileğimi okşamaya devam ediyordu. Selma hanımın bakışları Devrim'in parmaklarına kaydığında, konuşmadan önce dudaklarına küçük bir gülümseme oturmuştu. "Daha kahvaltı yapmadık. Sizi de topluca görünce eli ayağı boşaldı kızın." Hemen arkada duvara yaslanan Sezgin abiyle buluşan bakışlarıma, gözlerini kapatıp, bana gülümseyerek karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
RomanceDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...