Bir ateşin içine atıldığım zamanlarda bu ateşin beni yakmasını bekler, sesimi çıkaramaz ve bir başkasına sıçramasına izin vermezdim. Ateşin içinde kül olmak için seçilmiş olduğumu düşünmek ve buna uyum sağlamak bir alışkanlığa dönüşmüştü. Beni büyüten kişiler bunun doğru olduğunu hissettirmek için her şey yapmışlardı.
Şimdi, öfkeli soluklarımla içimde biriken ateşi başkalarına da hissettirmekten çekinmemek farklıydı. Çok farklı ve yeni bir duyguydu. Bana ait olmayan ama bana ait olmasını istediğim bir duygu.
"Ne dedi?" Devrim'in bakışlarının ağırlığını görmesem de, hedefinin Derya'nın üzerine düştüğünü anlamıştım. Derya kızardı. Bu öylesine bir kızarıklık değildi çünkü gözlerindeki dolululuk komutanına karşı bir utancın içinde olduğunu belli ediyordu. Bana o cümleleri kurarken utanmamıştı.
"Kafayı yiyeceğim!" Pusat'ın aniden oturduğu koltuktan kalkıp, salonun ortasına adımlamasıyla, ilk kez onun da gözlerine öfkenin yerleştiğini gördüm. "Derya sen kendinde misin? Bu adam sana nişanlısını emanet etti! Senin komutanın nişanlısını sana emanet etti! Kafayı mı yedin kızım sen?"
"Pusat sakin, oğlum." Mirza'nın muhtemelen Pusat'ın ses tonuna karşı gözleriyle arkasındaki Devrim'i işaret etmesinin nedenini ben anlamıştım ama Pusat anlamamış olacak ki aynı tonla devam etti.
"Mirza ne sakin olması?!" Bir elini bana doğru uzatıp, öfkeli tonuyla devam ettiğinde kollarımı kendime sardım. Ürpermiştim. "Biz bu kızı nasıl toparladık senin haberin var mı? Dokunmayı bırak yanına yaklaşmamıza izin vermiyordu, oturup yemek yerken yanlış anlarız diye yüzümüze doğru dürüst bakamıyordu! Eski sevgilinle neyi nasıl bitirdiniz zerre umrumda değil ama bu kıza kimse bu şekilde yaklaşamaz!"
Ardından öfkeli bakışları hiç beklemediğim bir anda Devrim'e döndüğünde, ben de ilk kez yanımda duran Devrim'e bakışlarımı çevirmiştim. Yüzünde bir ifadeye yer vermemiş, sadece koyu mavilerini aynı ateşin içinde tutmuştu. Onu yakmak değil de en azından ısıtabilmiş miydi bu ateş?
"Öfkeni tut," dedi Devrim. Sesindeki tonun Karaoğlu'na ait olmadığını belli eden birçok detay vardı. Bir komutanın ekibine kurduğu üstünlüğe sahipti her şeyden önce. Bu yüzden Pusat öfkesini gözlerinden silmese bile, ses tonunda değişime neden oldu. Sonunda biraz olsun Mirza'nın tutumunu anlamıştı.
"Derya'yı görevden al."
Pusat'ın teklifi bir ricadan daha fazlasıydı. Ve Kurt'un konumu herkesin üzerinde bir etki oluşturabilirdi. Benim dışımda.
"Derya kalıyor," dedim Devrim'den önce. İzin alma gereği duymamıştım ya da bunu bir tartışmanın içine sürüklenelim diye yapmıyordum. Bakışlarım doğrudan Devrim'in gözlerini buldu. Koyu mavilerinin ağırlığı dün gecenin ardından ilk kez üzerimde fazlaca durduğunda, yutkunmuştum. Gözleri ortaya bıraktığım ateş yüzünden ısınmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
RomanceDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...