Çok zor geçirdiğim gecelerin çoğunda, sığınmak için bir ânı bulmayı çalışırdım. Hafızamda sadece Sezgin abiye ait güzel ânıların varlığı beni o gecelerden kurtarsa bile bir şeylerin eksik olduğunu hep bilirdim. Sabah yine aynı zorluğu yaşayacaksın. Akşam yine o insanların olduğu eve dönmek zorunda kalacaksın. Susmak zorundasın. Ne yaşarsan yaşa günün sonunda bu düzene uyum sağlayacaksın.
Mutsuzluk zihnimden kalbime böyle yayılmıştı. Sezgin abinin ânılarının sadece geceyi kurtardığı ama bunun bir döngü olduğu bir düzen, hafızamın da her güzel ânıyı silikleştirmesine neden olmuştu. Yetersiz olan ânılar değildi, bana dayatılan düzenin içinde boğulan bendim.
"Benim kokteyli mi içtin?" Kürşat'ın Nazan'a yönelttiği soru dikkatimi dağıtırken, Devrim yeniden yanımdaki sandalyeyi çekip oturmuştu. Gözlerim masanın etrafındaki insanlardan ona dönerken, belki de hafızam uzun bir zamandan sonra ilk kez, her şeyi bu kadar detaylarıyla kaydetmek istiyordu. Zor zamanlar için. Bir döngüye girmeyeceğim, gerçek bir savaş için muhteşem bir tablo. "İçinde alkol vardı," diye devam etti Kürşat neredeyse karmaşık bir sesle.
Devrim parmağını dudağımın kenarına koydu. "Gülüyorsun." Başparmağı dudağımın kenarını okşadığında, yüzüme ne zaman oturduğunu bilmediğim gülümsemem büyüdü. Birkaç dakika önce Engin bey ve Orgeneral Yavuz Sivri'yle gidecek olan ekibi ayarlamak için yanımdan ayrıldığı için bu geceye ait ânılarımın birkaçına o dahil değildi.
"Gelmişsin," dedim keyifli bir tonla. Elim bileğine sarılmış, başımı biraz yana eğmiştim. Kaşları yukarı doğru kavislendiğinde, gözleri kısılarak bu kez beni inceledi. Hoşuna gitmeyen bir şeyler vardı.
Nazan, "Mideme dokunur diye kokteyl içmiyorum zaten Kürşat," diye tepkisinin gereksiz olduğunu dile getirince, Kürşat, "Kim içti o zaman?" diye merakla masaya doğru bir soru yöneltti.
Devrim'in inceleyen bakışları, sıkıntılı bir ifadeye ev sahipliği yaptığında, "Ben kimin içtiğini biliyorum," dedi. Koyu mavileri önümdeki bardağa dönmüş, ardından Kürşat'a yönelmişti. "Ortaya alkollü bir karışım bırakıp, gitmek nedir oğlum?" Sanırım içtiğim renkli kokteylin içinde alkol vardı.
Bakışlarım onun gibi Kürşat'a döndüğünde, "Hadi lan," diye ağzının içinde homurdandığını gördüm. Elini saçlarından geçirirken, bakışlarında mahçup bir ifade yer edinmişti. "Emin miyiz? Bu gece rahatız diye çarpacak türden bir kokteyl hazırlamıştım. Kendinde gibi duruyor?"
"Kendimdeyim," dedim onu onaylarken. Dudaklarımda zaten yerinde olan gülümseme, Kürşat'a güven vermek için biraz daha genişlemiş hatta ayarı kaçırıp küçük bir kıkırtı çıkarmıştı. Biraz gergin duran ortamda aşırı rahata kaçtığımı fark ettiğim için parmaklarımı hızlıca dudaklarımın üzerine bastırmıştım. "Özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
RomanceDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...