Korku. İçime dolan mutluluğun köşesinde kendini bariz bir şekilde belli eden tek duyguydu.
Daha önce ne zaman mutluluk kalbimden taşıp, beni etkisi altına almaya çalışsa hep yarım kalırdı. Hiçbir mutluluğum tamamlanmamıştı ve hiç mutluluğun esiri olmamıştım. Bu yüzden şimdi kalbim böyle hızlı çarparken, aynı zamanda bu mutluluğun kısa süreli olmasından korkuyordum. Daha öncekiler gibi yarım bırakılmasından.
Devrim'in parmakları saçlarımın uçlarında dolaştığında, gösterdiğim cesaretin aksine dudaklarımı daha fazla titremesin diye birbirine bastırmıştım. Bundan sonra nasıl olacak diye sorgulayan zihnim su yüzeyine çıkmayı bekleyen kaygılarımı da tetikliyordu. Bugüne kadar her konuda bilgi edinmek için çabalamış biri olarak kaçtığım tek konu hep bir erkekle böyle özel bir bağ kurmaktı. Şimdi yürümeyi hiç bilmediğim yolda kendimden beklemediğim bir cesaretle kumar oynamış ve kazanmıştım. Ama attığım adımın tamamen duygularıma yenik düşmemle ilgili olduğunu bildiğimden, tecrübesizliğim ilk defa derine dalmayı istediğim bir denizde nefessiz kalmama neden olur diye korkuyordum.
"Saçların ıslak, kurutmalısın." Ellerini saçlarımdan çekip, omuzlarıma indirdiğinde parmaklarının baskısı hafifti. Yine de içimin titremesi için yeterli bir dokunuştu. Bakışlarımı indirdiğim sakallarından koyu mavilerine yeniden yükselttiğimde, gözlerini kısarak yüzümü incelediğini fark ettim.
Dikkatli bakışlarının içinde az önce yer edinen sıkıntının beklemediğim bir şekilde karmaşık parıltılarla süslenmesi, şaşırmamı sağladı.
"Az önce cesurdun," diye mırıldandığında, yutkundum. "Şimdi ellerimi üzerinden çeksem kaçacak gibisin." Duygu değişimimi bu kadar çabuk yakalaması içimdeki endişeyi daha çok ön plana çıkardı. Neden böyleydim ki ben? Neden zaferimin tadını bile çıkaramıyordum?
"Kaçmayacağım," derken sesimin güçlü çıkması için çabalamıştım.
Yüzümde dolaşan bakışlarının bu kadar dikkatli olması, avuç içlerimin terlemesine neden olmuştu. Bana inanmamıştı ama bir şey söylemedi. Sanki sıkıştığımı anlamış gibi omuzlarımdaki parmaklarını indirdi ve söylediğimi doğru bir cevap olarak kabul edip, başını salladı ama gözlerinde durumumu hâlâ sorguladığını belirten karmaşa öylece duruyordu.
Göğsünü derin bir nefesle şişirdiğinde, "Mekâna gitmeliyim," diye bilgilendirme yaptı. Uzun iri parmakları kaşının üzerini kaşıdığında, göğsümün içindeki endişe daha çok büyümüştü ama sesimi çıkarmak yerine başımı olumlu anlamda salladım.
Geçmişin beni yürüdüğüm her yolun kenarında çelme takmak için beklediği hissi içimde bitmek bilmeyen kaygılarımı körüklüyordu. Çocukluğumdan bu yana sorunlu geçen her günümün bende bıraktığı izleri, atmak istediğim her adımda görmeye devam edecektim. Kaçışım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
RomanceDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...