:16: "Ameliyat"
Yıllardır gözlerimin en alıştığı durum ellerimi kanlı görmekti. İnsan bedeni için hayati sıvı değeri taşıyan kan ellerime bulaşırken hep bu duruma alışık olmuşumdur hatta çoğu zaman kan kokusu üzerime bir parfümden daha çok sinmiştir. Ama şimdi ellerime bulaşan kanın tüm bedenimi titretmesi kurşun seslerinden miydi yoksa Devrim vurulduğu için miydi ayırt edemiyordum.
Kan kaybediyordu.
Bunun gerçekliği zihnime dolarken, titreyen elimi karnındaki yaraya sıkıca bastırdım. Bakışlarım yüzüne çıktığında, yüz ifadesinin yarasına dokunuşumla kaskatı kesildiğini yakalayabilmiştim. Canı yanıyordu. Bu durumda ayakta kalması bile mucize denecek bir olaydı. Aptal adam.
"Vurulmuşsun." Sesimin güçlü çıkmasını isterken sadece fısıltı gibi çıkması kaşlarımı çatmamı sağladı. Silahla karşı tarafa ateş etmeye devam ediyordu. Dikkati tamamen onlara yönelmişti ve fark ettiğim gerçeği önemsememişti bile.
Onlardan gelen bir hamleyle ağacı kendine siper ettiğinde, başımın üzerine sabitlediği eliyle beni yeniden göğsüne bastırdı. Bir kurşunun daha rüzgârdan hızlı bir şekilde yanımızdan geçtiğini hissettim. Ölümle burun buruna olmak daha önce başıma gelmeyen bir şeydi ama bu durumdan Devrim'in bizi bir şekilde çıkaracağını biliyordum. Kaşlarım yeni bir farkındalıkla çatıldı. Ona güveniyordum.
"Yarana bakmam lazım. Yaptığım baskı kanı durdurmuyor." Başım göğsüne sıkıca bastırıldığı için yüz ifadesini göremiyordum ama beni duyduğunu biliyordum.
"Seni ateş hattından çıkarmam lazım." Sıkıntılı bir soluğu dışarı bıraktığında, söylediğimi görmezden gelmişti ama elimi sıkıca bastırdığım yarası onun görmezden gelmesine inat kanamaya devam ediyordu. Yarası derin olmalıydı. Kurşun içerde kalmış olabilirdi. Organlara zarar vermiş miydi? Aklımdaki ihtimaller boğazımı görünmez ellerle sıkmaya başladı.
"Devrim!" diye sertçe soluduğumda, elinin baskısı geri çekildi ve başımı göğsünden ayırıp ona öfkeyle bakabildim.
Koyu mavileri gözlerime bir saniyeden daha az bir sürede dokunup yeniden üzerimize kurşun yağdıranlara doğru çevrildi. Gözleri kısılmış, yüzüne anlamadığım bir ifade yerleşmişti. Bir şeyleri tartıyor gibiydi.
"Sen burada kalıyorsun. Muhtemelen ben buradan çıktıktan sonra hedeflerini değiştirmiş olacağım. Kurşunların hedefinden çıkmış olsan bile asla buradan çıkmıyorsun. Anlaşıldı mı?" Yüzüme onu onaylamamı ister gibi baktığında, sabırsızdı. Şu an benimle konuşanın Kurt olduğunu ayırt edebiliyordum. Plan yapan ona göre haraket eden adam. Bir operasyonu rahatlıkla yönetecek kadar kontrollü bu adam, Devrim değildi. Şu an yarasına sıkıca bastırdığım eli ya görmezden geliyordu ya da bu onun planının içine dahil ettiği bir gerçek değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
RomanceDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...