:11: "Kurşun"
Evimin sıcaklığında, tam olarak yanımda olmasını istediğim kişinin kolları arasında duruyordum. Sessizlik ikimizin de koltuğa oturduktan sonra ortak olarak seçtiğimiz bir dildi. Elleriyle saçlarımı okşayan Sezgin abi, evin içinde kısaca bakışlarını gezdirmiş ama her hangi bir değişiklik görmediği için bir yorumda bulunmamıştı.
Bu sessizlik huzurun farklı tonlarını ruhuma işlese de, onunla konuşmayı da özlediğimi bilen tarafım bir konuşma başlatmak için hevesliydi ama Sezgin abi hevesli yanımdan önce davranarak sessizliği bozdu.
"En son konuşmamız içime öyle dert olmuştu ki İnci. İşlerimi bırakıp yanına gelmeyi bile düşünmüştüm." Göğsünde olan başımı kaldırarak, bu sefer çenemi göğsüne yerleştirirken kaşlarımı çatmamak için büyük çaba sarfettim. Bir şeyler mi kaçırmıştım? Onunla kötü bir şekilde konuştuğumu hatırlamıyordum.
Gözlerinin içine bakıp, "Hangi konuşma?" diye sorarken, onun gözlerinden şaşkınlık parıltılarının geçtiğini fark etmiştim. Evet, kesinlikle bir şeyler kaçırmış olmalıydım.
Parmağı kısa bir duraksamanın ardından saçlarımı okşamaya devam etti. Bu hareketi bir kedinin yuvasını bulmasının verdiği sıcaklığa eş tutulabilirdi. "Hatırlamıyorsun." dedi düşünceli bir ses tonuyla. "Aslında o gün içkiyi fazla kaçırmıştın. Hatırlamaman normal." diye devam ettiğinde gözlerim kısıldı. Dediği gün büyük ihtimalle aylar sonra sarhoş olduğum o geceydi. İçkiyi çok fazla kaçırdıktan sonra Sezgin abiyi aramış olmalıydım ve o an içine düştüğüm ruh haliyle çok da güzel bir konuşma yapmadığım belliydi.
Elimi göğsünün üzerine yerleştirirken, "Söylediklerimi hatırlamıyorum ama seni incittiysem, özür dilerim abi. Bilerek yapmam bunu biliyorsun." diye telaşla kendimi açıklamaya çalıştım. Sezgin abiyi incitmiş olmak kendi hayatımdaki en güzel noktaya zarar vermekti benim açımdan. Onun abiliği tüm hayatım boyunca sahip olduğum en güzel bağdı ve buna bilmeyerek de olsa zarar veremezdim. Bundan sonra ağzına içki sürmek yok İnci.
Hafif gülüşü ile göğsü hareketlenirken, Sezgin abinin gösterdiğim telaşa gülmesine kızamadım. Bir gün Sezgin abiye kızabilecek miydim? Ona kaşlarımı çatmak bile imkânsız bir eylem gibiydi. "Hâlâ küçük bir kız çocuğu gibi kalmana inanamıyorum biliyor musun? Yedi yaşında da böyleydin. Sana olan ilgimin biteceğini sanıp peşimden koştururdun. Kendini yaralayacak olsan bile peşimi bırakmazdın." Burnumun ucuna dokunup, gülümsemeye devam etti.
Buruk bir tebessüm dudaklarıma konarken, geçmişin tozlarını temizleyerek gözlerime ulaşması zor olmamıştı. "Çünkü beni koruyan tek kişi sendin abi. O zaman da öyleydi, şimdi de öyle." diye hatırlattım ona. Gözlerimiz buluştuğunda, onun da dudaklarına buruk bir tebessüm yerleşti. Elini enseme koyarak, başımın yeniden göğsüne yerleşmesini sağladığında, buna itiraz etmedim ve yerleştim göğsüne. "Sen her güzelliği hak ediyorsun İnci'm. Bir gün hayatın benim gibi seni seven insanlarla dolu olacak ve sen, o işe yaramaz pislik aileyi hayatından çıkaracaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
RomanceDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...