Benim gibi büyümüş çocuklar için birine kayıtsız şartsız güvenmek ve arkanı dönebilmek imkansıza yakındı. Güven duygusunda nasıl hasarlar oluştuğunu büyürken kendi içimde gözlemlemiştim. Ve bu hasarların giderilmesi için bir çabaya girmek yerine, onların varlığına alışmıştım.
Şimdi kendimi savunmasız bırakacak bir alan bulmuşken, sızlayan açık bir yaraya sahip olmak beklemediğim bir darbeydi. Hastanenin koridorlarında nasıl yürüdüğümü, nasıl kendimi lavaboya atıp, yüzüme birkaç kez su çarptığımı hatırlamıyordum. Zaman kavramını yitirmiş olduğumu aynada göz göze geldiğim bir boşlukla fark etmiştim. Hissettiğim acıya dönüşmeden önce büyük bir şaşkınlıktı.
"Devrim'e söylemiştim. En başından onun gelmemesi gerektiğini söylemiştim!"
Gözlerimi sıkıca kapatıp, burnumdan sert bir soluk aldım. Aptal olan yine bendim. Canımı yakmaya başlayan ve dilime kuruluk veren gerçek buydu. Yüzümü kağıt havluyla silip, dışarı çıktığımda, göğsümdeki ağırlık ihtimaller yüzünden aldığım solukları kısıtladı.
Ne kadar aptaldım?
Adımlarım hastane koridorlarını aşmama yardım ettiğinde, üzerimi değiştirmek için odaya geçmiştim. Bir insanın elinin ayağının boşalması böyle bir şeyse, yaşadığım bundan iki kat fazlaydı. Kaçmak istiyordum. Üzerimi değiştirdim. Saçlarımı lastik bir tokayla toplarken, odanın içindeki aynalardan kaçınmıştım.
Çantamı dolaptan çıkardığım an, kapı Aysun tarafından açılmışdı.Beni fark ettiğinde gözleri kısılarak, adımlarını duraksattı. Onu görmezden gelmek yaşadığım dağınıklık içinde çok kolaydı ama Aysun öyle bir niyeti olmadığını kapıyı sert bir şekilde çarparak belli etmişti.
"Abimi de davanın içine yerleştirmişsin." Hiç önemsemediğim bir detay yüzünden oluşan öfkesini görmezden geldim. Çantamı çapraz bir şekilde takarken, dolabı kapatmıştım. Yanından geçmeyi amaçlarken, tepkisizliğim canını yakmış gibi ve buna hakkı varmış gibi bana yüzeyde gösterdiği öfkesini büyütme kararı aldı. "Gerçekten umursamıyorsun öyle mi?! Ailenle boktan ilişkilerin yüzünden benim abimin kariyerini mi tehlikeye atacaksın?!"
Burnumdan bir soluk aldığımda, sabrımın ne kadar sınırda olduğunu ben bile fark etmemiştim. "Ne sen ne abinin kariyeri zerre umurumda değil Aysun."
Önümü kesen adımlarının yüzsüzlüğüne koluma sarılan parmakları eşlik ettiğinde, son noktaya ulaştığımı hissettim. Parmaklarım muhtemelen yeni sarıya boyattığı saçlarının arasına geçip, Aysun'un yana doğru bükülmesine neden olduğunda gözleri acıdan kısıldı. Elini elimin üzerine yerleştirerek, çekmeye çalıştı.
"Bırak!" Çabası, varlığından haberim bile olmadığı bir öfkenin onun saçına daha çok asılmasını sağladı. Yüzümü yüzüne yaklaştırırken, gözlerime hayretle bakışını yakalamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
RomansaDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...