:10: Önyargı

64.4K 4K 630
                                    

:10: "Önyargı"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

:10: "Önyargı"

Bekleyişimin ilk bir saati bu kasvetli odadan çıkmanın yollarını aramakla geçmişti. Terası, penceresi, kapı kilidi.. Her yolu kontrol etmiştim ama ulaşabildiğim her çıkışın sonu sadece hüsrandı. Bir saatin sonunda burada kilitli olarak kaldığımı ve Devrim gelene kadar çıkamayacağımı kabullenmiştim. İkinci saatin içine girdiğimizde konuşmalarımızı sorgulama evresindeydim.

Konunun öznesinin bir anda babam ve ihanet olması o kadar büyük bir etki yaratmıştı ki, Devrim'in babamı nereden tanıdığını bile soramamıştım. Babam benden Devrim hakkında neden bilgi isteyecekti ki? İşin trajik tarafı babam komşularımı bile tanımıyordu çünkü evimin adresini bilecek kadar ilgilenmiyordu benimle. Ah Devrim Karaoğlu benim hakkımda bir şeyler bildiğini düşünen ama sadece önyargılarla dolu olan kişilerden birisin sadece. Bu duruma artık alışmıştım, şaşırmak bir kenara çoğu zaman tepki bile verecek gücü kendimde bulamıyordum ama Devrim'in hamleleri çok ani ve beklenmedikti.

Devrim'in bana önyargıyla yaklaşacak kadar umursadığını düşünmüyordum bile. Bu değişen durumun hızına yetişememiştim ve neden konu babama kadar gelmişti anlamıyordum. "Az kaldı İnci. Çıldırmana gerçekten az kaldı." diye mırıldandım siyaha boyanmış odaya doğru.

Yüzüme su çarpma isteği ağır basarken, bu isteğimi ön plana alarak odadaki banyoya geçtim. Geniş banyosu kasvetli odanın aksine beyaza boyanmıştı. Sanırım Devrim bir oda için renk seçtiğinde o odanın tamamen aynı renkte kalmasına önem veriyor, eşyalarını bile ona göre düzenliyordu. Bu takıntı seviyesinde miydi bilmiyordum ve merak ettiğim için hastanede çok da yakın olmadığım ama işinde iyi olan psikolog Sena'ya bu durumu danışacaktım.

Soğuk suyun yüzümle teması zihnimin en ücra köşelerinden bile uykuyu en azından bir sürelik kovalamıştı. Aynadaki görüntümle göz göze geldiğimde kaşlarım çatıldı. Bugün çok fazla olay atlattığım için yorgun bir görüntü çiziyordum. Normalde gözaltı çukurum siyah halkalara hiç yer vermezdi ama şimdi tam tersine belirgin bir şekilde misafir etmişti onları. Saçımda toka olduğuna ve saçlarımı topladığıma bin şahit gerekirdi çünkü sarı saçlarım tamamen tokayı saf dışı bırakmıştı.

Bakışlarım boynuma kaydığında gerçekten bir kızartının oraya yerleştiğini gördüm. Bu konuda hâlâ içime oturan bir şey vardı. Sanki küçük bir kediyi içime almış, sürekli bir noktayı tırmalamasına izin vermiştim. Rahatsız ediciydi. Özellikle zihnimde durmadan fısıldayan düşüncelerim.

Beni rahat biri mi sanmıştı?

Manşet olan tek gecelik ilişkiler, rahat takılıyorum gibi imalarla magazinde yer alan makaleler ve sürekli olay çıkaran kişi konumunda yer aldığım dedikodular..

Aynadaki aksime acı bir tebessümle karşılık verirken, bunu değiştiremeyeceğimi biliyordum. Öncekilerden bir farkı yoktu ki. Neden Devrim'in hakkımda düşündüklerini önemseyecektim? Onun da önyargılarıyla kalmasına izin vermeliydim. Diğerleri gibi.

Kurt ve KuzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin