Gözlerimi zorlukla açtığımda kulağıma dolan tek ses kalp atışlarımın ritmini duyabildiğim bir hastane odasıydı. Odanın içindeki aydınlık, gözlerimin sızlamasını sağlarken, zihnim bulanık bir deniz gibiydi. Midem bulanıyor, başım dönüyordu. Zihnimin içindeki karmaşa, üzerime sinmiş olan baskın benzin kokusuyla berraklığa kavuştu.
"Hepiniz kül olacaksınız."
Midem ağzıma gelirken, kendimi zorlukla tuttum. En son... En son Sezgin abi bana sıkıca sarılmıştı ve zihnim avuçlarımdan kayıp gitmişti. Parmaklarımı karnıma doğru bastırırken, midem bir kez daha kasıldı. Bebeğim. Kasıklarımda bir sancı yoktu ama endişeliydim. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Devrim. Devrim neredeydi? Ellerim titrerken, yataktan çıkmak için bir çabaya girdim. Çıplak ayaklarım yere dokunmadan, ayaklarımda sargılar olduğunu gördüm.
"Ayaklarımın altı çizik dolu."
Boğazıma oturan yumruyu yutkunarak geçirmek zor oldu. Devrim. Devrim gelmiş olmalıydı.
Kapı açıldı. "İnci. Şükürler olsun, uyanmışsın." İçeri Gökhan'la Filiz girdiğinde her ikisinin de gözlerinde yorgun bir bakış yakalamıştım ama Filiz'in bakışlarında daha farklı bir hüzün vardı.
"Bebeğim... Bebeğim nasıl?" Parmaklarım karnıma onu korumak için sıkıca bir baskı uygularken, Gökhan başını salladı.
"Hiçbir sorun yok. Tüm tetkikler yapıldı. Her şey yolunda."
Rahat bir soluk aldığımda, bakışlarım bu kez Filiz'in üzerinde kalmıştı. "İçeri neden kimseyi almadınız? Herkes nerede?"
Sanki sorduğum soru çorap söküğündeki bir ipin ucunu yakalamış gibi, Filiz'in yüzündeki ifade aniden çözüldü. Gözleri yaşlarla dolarken, adımlarını bana doğru atıp, sıkıca sarılmıştı. Yakınlığı beklenmedikti. "Çok üzgünüm," dedi sesi titreyerek. "İnci. Çok üzgünüm."
Ellerim tereddütle sırtına yerleştiğinde, arkamızda duran Gökhan zorla yutkunup başını aşağı eğdi. "Ne oluyor?" diye sorarken, endişeyle kasılan midem bir kez daha benzin kokusunun keskinliğini hissettirmişti.
"Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum." Derin bir nefes almaya çalışırken, kendini benden ayırdı. Gözlerindeki hüzün tanıdıktı ama zihnim eksik kalmış gibiydi. Bazı parçalar bazen tamamlanmamalıydı. Yutkunamadım. Kurcalamak istemedim.
"Sezgin abi. Sezgin abi nerede?" Telaşlı çıkan ses tonuma, kapının yeniden açılması eşlik etmişti.
"İnci. İyi misin?" Gelen Arslan'dı. Adımlarını içeri atarken, yüzünde belirgin olan duyguların izlerini ilk kez bu kadar yüzeyde yansıttığını gördüm. Endişeliydi.
"Ben iyiyim. Devrim. Devrim'i görmek istiyorum." Ona ihtiyacım var. Bakışlarım gerçek bir ihtiyaçla gözlerinde kaldığında, önce duraksadı. Ardından bakışları benden Filiz'e ve Gökhan'a dönmüştü. Yüzündeki karmaşayı ayırt etmek zor değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kuzu
RomanceDevrim Karaoğlu hayatımdaki yangını görüp de sessiz kalmayan ilk kişiydi. Beni sevmeyen, hatta bunu belli etmekten çekinmeyen komşum olan bu adam, yangınıma sessiz kalmamıştı. Belki de Devrim Karaoğlu haklıydı. O bir kurt ve ben bir kuzuydum ama D...