:9: Kilit

58.9K 4K 749
                                    

:9: "Kilit"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

:9: "Kilit"

Koca bir sessizliğin aslında sessizliğin altında yatan çığlıkların ortasında kalmış gibiydim. Ne zihnimin bir sıraya dizdiği düşüncelere odaklanabiliyordum ne de ayaklarıma komut verip geriye doğru bir adım atabiliyordum.

Tam anlamıyla tüm kaslarıma kadar haraketsiz kalmış bir şekilde öylece durmuş karşımdaki adamı izliyordum. En az benim kadar şaşırmış, en az benim kadar afallamıştı. Bunu koyu mavilerindeki kırılmalardan görmüştüm ama benim aksime ifadesini öyle çabuk toparladı ki, büyük ihtimalle gözlerimi sadece saniyelik çekmiş olsam bu değişimi görmezdim. Elindeki havluyu adeta fırlatır gibi kenardaki siyah deri koltuğa attığında ben de transtan yeni çıkmış gibi irkildim.

"Sen," diyerek üzerime geldiğinde, sesindeki ton tüylerimin ürpermesini sağladı. Hızlıca iki adım geriye doğru gittim. Bir eli adımlarımı engellemek ister gibi kolumu hızlıca kavradığında, tam olarak ne ile suçlandığımı anlamayarak ona baktım. "Buraya nasıl girdin?!"

Elimle kapıyı işaret edecekken, sırtımı hiç de nazik olmayacak bir şekilde arkamdaki duvara yasladı. Pekâlâ. Derin bir nefes alma ihtiyacıyla göğsümü şişirdim ama aldığım tek şey titrek bir soluktu. Şu an Devrim'in sinir katsayısının normalin üzerinde olduğunu yaydığı gerginlikten hissedebiliyordum ve bir konuşma yapmak için doğru zaman değildi.

"Odayı karıştırdın mı?!" Öfkeli soluğu yüzümü yalarken, dikkatimi tamamen gözlerinde tutmaya çabaladım. Çok zordu. Elini sert bir şekilde yanımdaki duvara yerleştirip, dişlerini gıcırdattı. Çene kemikleri bu yaptığı haraketle ortaya çıkmış, onu daha fazla ürkütücü göstermişti. Sanki bir savaşın ortasında kalmıştı ve elinde silahıyla karşısına çıkacak ilk düşmanının kafasına sıkmayı bekliyordu. Hem de büyük bir sabırsızlıkla.

Ne olursa olsun onun özel harekatın içinde olup, devlet için çalıştığını hatırlattım kendime. Çünkü şu an ondan korkmak yerine mantıklı davranan tarafıma ihtiyacım vardı.

Sonunda konuşabileceğimi düşündüğümde, gözleri kısılmış, bir avcı gibi yüzümdeki ifadelere odaklanmış bu adama aynı dikkatle baktım. "Hiçbir şeye dokunmadım ya da karıştırmadım Devrim. Bu odanın varlığından bile-" Cümlelerim kocaman bir yalanın küçük bir parçasıymış gibi kenara atıldı ve kesildi.

"Baban mı söyledi buraya girmeni?" dedi gözlerimin içine bakmaya devam ederek ama öyle bir ifade yerleştirmişti ki bedenimden ani bir titremenin geçmesine engel olamadım.

"Babam mı? Ne saçmalıyorsun?" Gözlerimi hızlıca kırpıştırdım. Sesimdeki şaşkınlığı bile umursamadan yüzüme doğru eğildi. Normalde böyle bir yaklaşımdan rahatsız olmam gerekirdi ama yüzüne yerleştirdiği ifadedeki uzaklık o kadar canımı sıkmıştı ki yakınlığına ya da saçlarıma dokunan nefesine odaklanamadım.

Kurt ve KuzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin