Afitap
İki haftalığına programımı düzenlemiş ve çarşamba günümü boşa çıkarmıştım, o günlerde de Nalan ile alışveriş yapacaktık. Günlerdir zaten evde kataloglardan bakabildiğimiz ne varsa bakıyor, seçiyor, daha sonra gerçeğini görmek için kenara bırakıyorduk.
"Neler almamız gerekiyor?" dedim telefonumu çantama koyarak.
"Çok şey..." dedi Nalan üzgünce. "Öncelikle mutfak için seçtiklerimize bir bakalım diye düşündüm. Daha eve karar veremediğimiz için diğer odaları dekore etmeye çalışmak yersiz."
"Haklısın." dedim başımı sallayarak.
"Haklısın, yavrum da onları son ana bırakmak olmaz. Biz bir bakalım yine de..." diyen annemdi.
"Gülfidan Hanım, haklı kızım. En azından fikir sahibi olursun, aklına ne yatıyor, ne yatmıyor görürsün."
"Peki." diye mırıldanıp ilerlemeye devam ettik. Mağazalara girdiğimizde geleceğimizi bilen görevliler, bizimle ilgilenmeye başlamış; seçtiklerimize benzer birkaç modeli daha göstermişlerdi. Herkes fikirlerini beyan ediyordu ve sanırım bu, Nalan'ın pek işine gelmiyordu. Kafası karışmış vaziyette etrafa bakıyor, gözleri sürekli bir şeyler üzerinde gidip geliyordu. Beğendiği yemek setlerinden iki tanesini alıp çıktık. Mobilya için girdiğimiz yerlerde Nalan'ın morali giderek düşüyor, hoşnutsuzca eşyalara bakıyordu.
"Bir sorun mu var?" dedim omzuna elimi koyarak.
"Hayır, yok." dedi sahte bir gülümseme ile.
"Beğendiğin yoksa çıkalım. Senin evin olacak, bizim değil." dedim yatıştırıcı bir sesle. Sadece tebessüm etmekle yetindi.
Saatler ilerleyip yorulunca bir restorana girip yemeğimizi yedik ve kahvelerimizi içtik. O sırada düğün hakkında konuşulmuş, daha gelinlik bakılmadığından yakınılmıştı.
"Onu biz Yunus'la halledeceğiz." dedi elleriyle oynayan Nalan. "Hem o da damatlığını alacak."
"Damatlığı hemen alırsınız da gelinlik öyle mi?" dedi Nalan'ın annesi.
"Evet ama yine de birlikte gideceğiz." dedi içine kaçan sesiyle.
"Ay, nerede görülmüş damatla gelinlik seçildiği?" diyen kadına döndüm.
"Onlar gönüllerine göre alsınlar, Züleyha Hanım. Kendileri gezip görsünler." diyen anneme görmeyeceği öpücükler gönderdim.
"Öyle şey mi olur?" diyen kadına, "Olur, olur." dedim. "Hem siz o arada eksik var mı yok mu diye kontrol edersiniz." Kadın kararsızlıkla kızına bakıp başını salladı.
İşlerimizi yapmaya devam edip akşama kadar oradan oraya gezdik. Artık ayaklarım acıyordu. Eve kendimi attığımda Asaf çalışma odasında olacak ki etrafta görünmüyordu. Kapıyı tıklatıp içeriye girdiğimde telefonla konuşuyordu. Bekledim bitmesini.
"Hoş geldin, güzelim." diyince gülümsedim tüm yorgunluğuma rağmen.
"Hoş buldum."
"Ne yaptınız?" Sanki peşimizde bizi izleyen adamları yokmuş gibi anlattım uzun uzun.
"Sen ne yaptın? Yedin mi yemeğini?"
"Yedim, güzelim." diyip işlerini anlattı. Saat zaten gece yarısına gelmek üzereydi.
"Sen çalışacak mısın daha?"
"Evet, birtanem." diyince yerimden kalktım. "Ben banyoya gideyim o zaman." Beni onaylayınca odaya geçip küveti doldurmaya başladım. Suyu çok açmadığım için hemen gidip giyeceklerimi çıkardım tekrar döndüm banyoya. Makyajımı çıkarıp yüzümü ve ayağımı yıkadım. O kadar iyi gelmişti ki yorgunluğun üstüne. Küvetin içine biraz uçucu banyo köpüğü döküp dolmasını bekledim. Dolmasına yakın, bugün giydiğim şortum, ince tişörtüm ve karnımda düğüm yaptığım gömleğimi çıkardım. İç çamaşırlarından da kurtulunca dinlendirici bir müzik açıp küvete girdim. Daha ilk girdiğim anda öyle bir rahatlama yaşamıştım ki "Ah!" diye inledim. Ensemi kenarına dayayıp kafamı geri attım ve sıcak suyun keyfini çıkarmaya başladım. Bir süre sonra ağrıyan ayaklarıma elimden geldiğince masaj yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvar
RomanceŞımarık, kendi istediği gibi yaşayan, bencil ama bir o kadar düşünceli bir kadın olan Afitap Soytürk, vicdan yükünün ağırlığıyla kabul ettiği evliliğinde güçlü kalmak için elinden geleni yapmaya çalışacak. Umduğu ve bulduğu çok farklı olan Yusuf Al...