Y.N: Yazım hatası varsa affolmasın. Söyleyin, düzelteyim.
Yusuf Ali Asaf
Saatime baktığımda vaktin oldukça geç olduğunu gördüm. Boynum ve sırtımdaki ağrılar da hemen saatimi doğruladı. Evin kapısını açtığımda derin bir soluk alıp içeriye süzüldüm. Olması gerektiği gibi sessizdi. Afitap da bu saatte uyumuş olmalıydı.
Anahtarımı anahtarlık askısına bırakıp odamıza gittim. Tahmin ettiğim gibi kanepede uyuyordu. Evleneli çok uzun zaman olmasına rağmen hâlâ o kanepede uyuyordu.
Benden bu kadar mı tiksiniyordu?
Evliliğimizde en azından bir ayı geride bırakmıştık ve ben, iki şirketi idare etmeye çalışırken sadece yemek yemeye ve uyuyup temizlenmeye geliyordum eve. Bu da tamamen, dışarıya 'aşırı derecede' anormal bir çift -yeni evli çift- imajı çizmemek içindi. Aşırı derece dememin sebebi ise; neden evlendiğimiz belliydi ve biz kesinlikle normal bir evli çift olmaktan uzaktık, aramızda konuşulmuş hiçbir durum yoktu. Aynı yatakta yatmayı geçtim, 'Yemek hazır.' , 'Gece geç gelirim.' dışında konuşmuyorduk bile.
Duşumu alıp kendimi yatağa attım. Kalan 4 saatimi derin ve kaliteli bir uyku ile geçirmek istiyorum.
♂♂♂
Ağrıyan boynumu bir o yana, bir bu yana hareket ettirerek rahatlamaya çalıştım. En sonunda Yunus'u ikna ederek şirketlerini, kendi şirketimize katabilecektik. Olaylar çok garip ilerlemişti. Benim ettiğim lafları, eminim ki babası da etmişti ama ne olduysa, Yunus benim dediğimi yapıp -sözüm ona- yıkmaya çalıştığı şirketi şimdi bana veriyordu. Ne için? Yıkılmayıp bir şekilde hayatına devam ettirebilsin diye...
Bir süre bu durumun artı ve eksilerini düşündüm. Daha doğrusu, bu durumda Yunus'un kazanabileceği ne olabilirdi? Eğer herhangi bir hile hurda yapacaksa benim elemanlarımla bunu yapması daha zordu. Şirketi kurtarmak istese neden başta batırmak için uğraşsın? Hadi yaptı ve sonra da pişman oldu diyelim, neden benim sözümle bir şeyleri değiştirdi?
Kafamı iki yana salladım.
Daha fazla düşünmeyecektim. Başım çatlamak üzereydi. Arkadaşlarım ve şirketteki çeşitli elemanlarıma danıştığımda, yaptığımız araştırma sonucunda bir sorun teşkil etmediği fikrine ulaşmıştık.
O yüzden daha fazla düşünme, Yusuf Ali Asaf! Git ve uyu.
Eve vardığımda kimse yoktu. Zaten yemek vaktine daha çok vardı. Muhtemelen daha trafikte cebelleşiyordu Afitap.
Bahar gelmek üzereydi ama Afitap üşüdüğü için kaloriferler hâlâ fazlasıyla yanıyordu. Odadaki boğucu sıcak nedeniyle evlendiğimizden beri yapmadığım bir şey yapıp tişörtümü çıkarıp yatağa girdim. Kendi evimdeyken evime habersiz gelen kimse olmadığı için rahat rahat geziyordum, genelde sadece baksırla fakat şimdilerde Afitap rahatsız olabileceğinden ötürü değil baksırla dolaşmak, üstsüz bile banyodan dışarı çıkmıyordum ve aksi gibi Afitap, kansızlıktan muzdarip bir kadındı. Hâliyle, evin ısısı Afitap'a göre ayarlanıyordu.
Altıma şort giyip kendimi yatağa attım. Yastığın altına bir elimi koyup yüzüstü yattım.
♂♂♂♂
Odadaki seslerle gözlerimi araladım. Afitap biraz tedirgin bir şekilde odada tur atıyordu. Hani şu hapishanede atılanından... Çatallaşmış sesimle ismini söyledim.
Hemen bana döndü. "Şey, yemek hazır. Uyandırsam mı, bilemedim." Söyledikleri beyin süzgecimden geçtiğinde yarı kapalı gözlerimle, kafamı sallayarak onayladım. Kafamı tekrar yastığa gömmüştüm ki ayak sesleri sustu. Çıplak ayaklı olmalıydı. Terlik sesi kadar net sesler değildi çünkü. "Yemekten sonra..." Cümlesini tamamlamadı. "Neyse," dedi kararını değiştirerek. "Yemekte konuşuruz." Açıkçası o kadar uykuluydum ki ne diyeceğini o zaman gram umursamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvar
RomanceŞımarık, kendi istediği gibi yaşayan, bencil ama bir o kadar düşünceli bir kadın olan Afitap Soytürk, vicdan yükünün ağırlığıyla kabul ettiği evliliğinde güçlü kalmak için elinden geleni yapmaya çalışacak. Umduğu ve bulduğu çok farklı olan Yusuf Al...