Afitap
Bilincim açılmaya başladığında gözlerim tam anlamıyla açılmamıştı. Gözlerimi açtığımda ise gördüğüm şeyin ne olduğunu anlayamadım başta. Bilincim tam anlamıyla açıldığında Asaf'ın göğsü olduğunu anladım. Ondan gelen sesler başta manasız gelse de dikkat kesilince “Geçti, güzelim.” dediğini seçebildim. Bana diyordu ama kendi de bunu atlatamamıştı belli ki.
Dahası,
Rüyasında bile beni teselli ediyordu.
Bu beni mutlu etmekten ziyade sanırım bir raddeden sonra üzüyordu. Kendini hep geride tutuyor, başkalarına öncelik veriyordu. Ama bu ne kadar sağlıklıydı? Ebeveyn çocuğa benzer davranışlar sergiliyordu. Düşününce ailesi de sorumsuz insanlar değildi ama bir şekilde hep sorumluluk yüklü olduğunu hissetmiş veya hissettirilmişti.
Yüzümü, yüzüne doğru çevirdim yavaşça. Erkeksi ve sert yüz hatlarının altında ne sakladığını bilmiyor ama düşüncelerimden dolayı üzülüyordum.
Omuzlarında çok yük vardı.
Ben de o yüklerden biriydim.
Her şeyin yolunda gitmesi için uğraşıyordu sürekli. Neyse ki bu konuda yardım almaktan çekinmediği yerler vardı. Yardım da istemese tüm dünyanın yükü onun üzerinde olurdu.
Ona cidden üzülüyordum düşündükçe.
Derin bir iç çektim.
Bize ne olacağını bilmiyordum. Bir yanım şu ana kadar ayrılmamış olmamızın büyük bir hata olduğunu söylerken diğer tarafım bunun Asaf'a haksızlık olacağını söylüyordu.
Asaf...
Saçımdan huylanınca yüzünü buruşturdu. Onun bu hâline gülümseyip başımı eğdim ve kararsızlık ile gözlerimi kapatıp göğsüne yaslandım. Üstteki kolumu, Asaf'ın kolunun altından geçirip omzunu tutar şekilde sarıldım.
Birbirimize iyi gelir miydik?
Hareketimi hissedince beni kendine çekip bir süredir gevşeyen kollarını sıkılaştırdı. “Buradayım, güzelim.” dedi yarım yamalak ama zar zor da olsa anlaşılmıştı.
Sanki her şey daha zor oluyordu. Kolaylaşması gerekirken beynimdeki sinaptik bağlar birbirine dolanıyor ve her şey karmaşıklaşıyordu.
♀♀♀
“Ben 20:30 gibi geleceğim, güzelim.”
“Tamam, Asaf. Zaten 00:00'ye kadar duracağız. O yüzden sıkıntı yok.”
“Tamam, güzelim.” dediğinde aynadan kendime son kez baktım.
“Görüşürüz.”
Arabadan inip buluşmanın olduğu mekana girdim. Birkaç kişi benden önce gelmiş, sohbet ediyorlardı.
Şen şakrak bir edayla “Merhabaaa!” dediğimde bana dönüp kocaman gülümsediler. “Hoş geldin!”
“Siz de hoş geldiniz!” deyip sıkıca sarıldım ikisine de.
Önden gelenler olarak bir süre nasılsın muhabbeti yaptıktan sonra evliliğim için tekrardan tebrik edilmiş, gelecek ve gelmeyeceklerin muhabbetini yapmaya başlamıştık.
Nihayet herkes geldiğinde ben Gülizar'ın yanına oturmuş, diğer yanımı da Asaf için ayırmış, çantamı koymuştum.
Yemek siparişlerini hemen vermiş ve sohbetimize devam etmiştik. Masada birçok konudan konuşulurken biz kendi aramızda takılıyor, tatil ve iş muhabbeti yapıyorduk. Yemekler geldiğinde de bu durum pek değişmedi. Herkes bir yandan yiyor, bir yandan sohbetine devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvar
Roman d'amourŞımarık, kendi istediği gibi yaşayan, bencil ama bir o kadar düşünceli bir kadın olan Afitap Soytürk, vicdan yükünün ağırlığıyla kabul ettiği evliliğinde güçlü kalmak için elinden geleni yapmaya çalışacak. Umduğu ve bulduğu çok farklı olan Yusuf Al...