Uc haftalik bir aradan sonra yazdigim bolumdu ve yazmam gereken onemli bir cumleyi unutmusum. Onun icin guncellemek durumunda kaldim.
Yusuf Ali Asaf
Telefon sesiyle uykumdan uyandım. Kollarımın arasındaki kadın kıpırdanınca her şey dank etmeye başladı. Bir kolumu ondan ayırmazken telefona uzandım ve ismi görünce mahmur gözlerle bana bakan kadına “Sen uyu, güzelim.” diyip yataktan çıktım.
Sonunda güzel bir haber vardı.
Hemen hazırlanıp kimseye yakalanmadan -açıklama yaparak vakit kaybetmek istemiyordum- dışarı çıktığımda karakolda soluğu almam çok uzun sürmemişti.
“Sakin ol, abi.” diyen Resul'e “Sakinliği boş ver. Ne dedi?” diye cevap verdim. Yanında birkaç kişi daha vardı. Resul, bu alanda çalışmıyor olsa da polis olduğundan dolayı tanıdığı polislerle bu işi hallediyor, daha doğrusu yardım ediyordu.
“Şöyle buyurun, Yusuf Bey.” diyen adamın gösterdiği yere oturdum.
“Öttü mü?”
“Evet, birkaç isim aldık.”
Kaşlarım çatıldı. “Birkaç isim?”
“Evet. Esasen bir isim söylendi ve araştırdığımızda bu kişinin sizle bir alakası olmadığını gördük. Başka bir sorguda adamın söylediği kadarıyla yanında başka bir adam varmış ve...” diyerek duraklayan adama sinirlenmeye başladım hakkım olmadan.
“Ve?”
Derin bir nefes aldı. “Bu isimle tanıştığınızı gördük.” Tanıdığım biri?
“Kim?” dedim buz gibi sesimle. Aklımdan tek bir sima bile geçmiyordu.
“Yaser Yalnız.” Duyduğum isimle tüylerim diken diken oldu. Yaser kesinlikle piçin tekiydi, iyi şeylerle de işi olmazdı ama bu kadarını da beklemiyordum.
“Karınızın fotoğraflarını da bu adamın isteği ile çekilip gönderildiğini söyledi.”
Tüm kanım çekiliyordu. Yaser'in ne pislik bir adam olduğunu bilmem şaşırmama veya sinirlenmeme engel değildi. Yumruk yaptığım ellerim, inecek beden arıyorlardı.
“Sizinle iletişime geçeceğim.” diyip hışımla kalktığımda herkes benimle birlikte ayaklandı.
“Nereye?” diyen Resul'ü duymazdan geldim.
“Yaser'i almaya şu an gitmeyin. Ben sizinle iletişime geçeceğim. Yediği tek nane bunlar değildir eminim. Size bu konuda yardım edeceğim ama bana zaman verin.”
“Abicim, sakin ol.” diyen Resul kolumu tuttu. Diğer elimle onun elini uzaklaştırıp “Daha sakin olamam. Sadece bana zaman verin. Size daha fazla belge ile geleceğim.” diyip oraya terk ettim.
“Bir salaklık yapıp her şeyi mahvetme!” diyen Resul'ü yine duymazdan geldim. Bundan sonra salaklık değil, başka şeyler yapacaktım.
“Yaser'e sür.” Timuçin, ön yolcu koltuğuna oturup “Yusuf Bey-” diye konuşunca sözünü kestim. “Gerekirse adam sayısını arttır.”
Akan yolu izlerken öfke vücudumda kaynıyordu yavaş olmayan bir hızda. Yaser piçi artık sınırı aşmıştı ve ben ailesinin hatrını daha fazla kale alamayacaktım. Bunca zaman annesi ve babası hayrına onu hayatımda tutuyordum ama daha fazla bunu yapmayacak, her ne boklar yiyorsa hepsini ortaya çıkaracaktım, tabii hıncımı aldıktan sonra.
Şirkete geldiğimizde önümüzde engel oluşturan güvenliği adamlar ortadan kaldırmış ve onun odasına doğru yol almıştık. Asansör o kadar yavaş geliyordu ki gözüme, yürüyerek çıkmak daha mantıklı gibi gelmişti bir an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvar
RomanceŞımarık, kendi istediği gibi yaşayan, bencil ama bir o kadar düşünceli bir kadın olan Afitap Soytürk, vicdan yükünün ağırlığıyla kabul ettiği evliliğinde güçlü kalmak için elinden geleni yapmaya çalışacak. Umduğu ve bulduğu çok farklı olan Yusuf Al...