Bölüm 8

1.3K 54 0
                                    

Yusuf Ali Asaf

Saatime baktım. Şu ana kadar gelmesi gerekirdi ama henüz gözükmüyordu ortalıkta. Kayınpederim, polis arkadaşım Resul ve birkaç görev arkadaşı farklı zamanlarda odama gelmişlerdi. İlk başta başlamayı düşünsem de Afitapsız yaparsak bunun ona saygısızlık olacağını, onu yok sayma gibi gözükeceğini düşündüğüm için vazgeçtim. Fakat ısrarla gelmiyordu. Telefonumu alıp tuş kilidini açtım ama hiçbir şey yoktu. Sekretere içecekleri yenilemesini veya yeni bir şeyler getirmesini söyledim. O gelmiş, eskileri yenilerle değiştirmiş ama Afitap'ın varlığı odama ulaşamamıştı.

Elimdeki telefonun çalmasıyla hemen açtım.

“Alo?” Tüm gözler çoktan bana dönmüştü zaten.

“Asaf, benim, Afitap.” Arkadan gürültüler geliyordu, ama ondan uzaktaymışçasına bir gürültü...

“N'oldu? Neredesin? Bir şey mi oldu?”

“Şu an karakoldayım ve gelmen gerekiyor.”

“Hangi karakol?” dememle odadaki herkes ayaklanmıştı. Afitap'ın babası, elini kalbine götürdü.

♂♂♂♂

Odaya girdiğimde korumalar ve Afitap'ı bir arada gördüğüme şaşırdım ve olaya da bir anlam veremedim ilk başta. Kaşlarım çatılmış, sorgulayan gözlerim hepsi üzerinde gezmişti.

Masadaki emniyet müdürüne elimi uzatıp kendimi tanıttım.

“Yusuf Ali Asaf Demirkıranoğulları. Sorun nedir?”

“Memduh Dalmaz. Buyurun oturun.”

Yerime geçtiğimde şöyle bir Afitap'ı süzdüm, bir sorun görünmüyordu. Olsa babası çoktan bir şekilde belli ederdi diye düşündüm.

“Eşiniz takip edildiğini söyleyip şikayette bulundu.” deyince elimi alnıma götürdüm. O kadar da belli etmemeleri gerektiğini söylememe rağmen onca zaman fark edilmeyip şimdi fark edilmeleri, şaka gibiydi. Belki de yenilerin iş becerememeleriydi.

“Evet, müdürüm. Hepsi karımın koruması. Sadece karımın bu durumdan haberi yoktu.” Afitap'ın gözleri kocaman açıldı. Sorar sekilde kavislendi kaşları.

Her şey halledilip yanlış anlaşılmalar düzeltilince eve doğru yola çıktık.

♂♂♂♂

“Keşke korumalar konusunda beni bir haberdar etseydin... Ben de orada öylece mahçup olmasaydım... Ayrıca az gelmiş o korumalar, neden birkaç daha alıp bir otobüs dolusu adam yapmadın? Aman! Mazallah, az gelir bana çünkü.” Afitap delirmiş gibi bir oraya bir buraya volta atıyor, ellerini saçlarından geçiriyor, orayı savaş alanına dönüştürüyordu.

“Ama bende salaklık! Aylardır peşimde adamlarla geziyormuşum da haberim yokmuş. Daha ne yaptın? Benden habersiz, benim hakkımda ne tür kararlar aldın, bana neyi uygun gördün, ASAF?” İsmimi bağırarak söylemiş, kendini tutamaz hâle gelmişti ama doğrusu; ben, bu kadar sinirlenecek bir durum görmüyordum ortada.

“Karımın güvenliğini sağlamak için kimseden izin almak durumunda değilim.”

Gözlerini kıstı, elleri başının iki yanında kaldı, gözlerini şaşkınlıkla maksimum seviyede açtı. “Sen kafayı yemişsin.” Sesi, fısıltı şeklinde kulağıma ulaştı. “Ben farkında olmadan belki de bir adamın -veya kadının- ölümüne sebep olabilirdim.” Ne olur ne olmaz mantığıyla kadın bir koruma da tutmuş, gerektiğinde daha yakın mesafede koruması olmasını istemiştim. Gelecek ne gösterir bilemezdik. Bu yüzden olur ya ileride yakın bir korumaya ihtiyaç duyar diye de vardı kadın koruma. Böylece arkadaşı gibi yanında durabilir ve onu koruyabilirdi.

DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin