Bölüm 72

569 20 6
                                    

Yusuf Ali Asaf

Yorucu bir iş günü daha geçerken telefonumun çalmasıyla hemen onu aldım elime. Arayanın korumalardan biri olduğunu görünce kaşlarımı çattım. Pek hayra alamet durmuyordu.

"Yusuf Ali Asaf Bey?"

"Efendim, Murat."

"Afitap Hanım hastaneye gitmişti, şimdi eve döndü, bilmek istersiniz diye düşündük." Hastane lafını duyunca kalktım ayağa.

"Ne hastanesi? Ne diyorsun sen? Niye hastaneye giderken benim haberim olmuyor da şimdi oluyor?" dedim ceketimi alarak.

"Kendisi size haber vermememizi istemişti, efendim ama ağlayarak-"

Beynimden kaynar sular dökülürken "Siz ne zamandan beri benim sözümden çıkar oldunuz?!" diye bağırdım, öyle ki boğazım acımıştı.

"Yusuf Bey..." diyerek bana doğru gelen Ceren'e, "Ben çıkıyorum. Gelmem bugün bir daha. Programda bir şey kaldıysa ayarlarsın."

Hemen gelmeyen asansöre küfrederken Afitap'ı aradım ama açmadı o kadar çalmasına rağmen. "Sikeyim böyle işi!" Beni arayan korumayı tekrar aradığımda evde olduğunu söylemişti.

Eve nasıl geldiğimi bilmiyordum. Aklımda dönmeye meyilli kötü senaryoları duymazdan gelmeye çalışsam da olmuyordu. Derin bir nefes alıp güçlü olmam gerektiğini hatırlattım kendime. Afitap için güçlü duracak, ağlamayacaktım.

Kapıyı açıp odamıza girdiğimde Afitap yatakta cenin pozisyonunu almış, ağlıyordu. Yenilgiyle kapandı gözlerim. Öyle içli ağlıyordu ki geldiğimi bile fark etmemişti. Yatağa geçip elimi saçlarına attım. "Bebeğim..."

İç çekerek "Asaf..." dedi.

"Geldim, birtanem."

Arkasını dönüp gözlerime baktı. Kıpkırmızı ve şiş olan yeri, dudakları değil; gözleriydi. Saniyelerin aramızda erimesine izin vermeden sardı kollarını etrafıma. Gözyaşları ile zorlanan gözlerime mani oldum ve ondan daha sıkı sardım kollarımı. Tüm desteğimi, sevgimi, ilgimi, şefkatimi hissetsin istiyordum.

"Asaf..." diyip tekrardan şiddetli ağlamaya başlayınca sırtını sıvazladım usulca.

"Buradayım, birtanem. Seninleyim. Birlikte aşacağız her zorluğu, yalnız değilsin." dedim. Dudaklarım saçlarına buselerimi bırakırken ellerini sıktı.

"Beni yalnız bırakırsan öldürürüm zaten seni." dedi huysuzca. Tebessüm ettim.

"En kısa zamanda kurtulacağız ondan, korkma."

"Ona bir şey yaparsan da öldürürüm seni." diyince kaşlarımı çattım.

"Bir ömür onunla yaşamayı mı planlıyorsun?" Geçen seferki gibi bir tümör müydü acaba? Bulunduğu tehlikeli yerden ötürü mü...

"Evet."

Onu kendimden ayırıp güzelce uzanmasını sağladım. Alnına minik bir öpücük kondurduktan sonra burnunun ucunu ve dudaklarını da öptüm. "Ben buradayım. İyileşmen için elimden geleni yapacağım, Afitap. Hiçbir şeyden korkma." dedim gözlerine bakarak.

DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin