Herkese selammmmm
Sanırım oylamada bir sorun varmış. Verilen oylar geri gidiyormuş.
Bölüm bitince ben de beklemek istemedim. Zaten o sınır da dolacak gibi görünmüyordu. Açıklamasını da bölüm sonu yapacağım.
Keyifli okumalar!
Oy ver hikayene can ver!
Yorum yapıp yazarını mutlu etmeyi de unutma :)
MERCAN'DAN
Güneş ışıkları gözüme vururken kirpiklerimi kırpıştırarak gözlerimi açıyorum. Oda o kadar güneş alıyor ki çıplak olan omzumu bile ısıtıyor. Altuğ arkamdan bana sımsıkı sarılmış ve düzenli nefesi saçlarıma vuruyor. Yavaş hareketlerle dönüyorum ve yüzüne bakıyorum. Uzun kirpiklerine, alnına düşen sarı tutamlara, dün gece beni ateşlere atan dudaklarına ve yüzündeki gevşemiş ifadeyi dakikalarca izliyorum. Göz altları biraz mor ve yorgunluğunun izlerini taşıyor. Ona dokunmak ve güzel yüzünü öpmek istiyorum ama onu uyandırmaktan korkuyorum. O hafta boyunca Altuğ ile sadece çok küçük aralıklarla karşılaşabildik. Nöbetlerden sonra deyim yerindeyse ölü gibi çıkıyordu. 36 saat çalışıp 24 saat dinlenmek pek adil olmasa da buna katlanmak zorunda kaldı. O yüzden ona çok saygı duyuyorum ve yeterince dinlenmesini istiyorum. Hareketlerime dikkat ederek yataktan kalkıyorum ve hemen yerdeki gömleğine uzanıp üstüme geçiriyorum. Benim için kısa bir elbise gibi oluyor. Yerde duran gelinliğimi alıyorum ve köşede duran koltuğa koyuyorum.
Köşedeki koridor boyunca ilerliyorum ve karşılıklı iki kapı karşılıyor beni. Bir tanesini açıyorum ve içeriye girerken geniş karşılıklı dolapların olduğu bir oda karşılıyor beni. İlk dolabın kapakları yok ve yakınına gelip baktığımda Altuğ'un kıyafetlerini görüyorum. Karşısındaki dolabın kapıları var ve bir tanesini açıyorum ve beni rengarenk elbiseler ve ayakkabılar karşılıyor. İnanamıyorum burası bir giyinme odası ve bana Altuğ giyemeyeceğim kadar çok elbise almış. Tüm bunları yapmaya ne zaman vakit ayırdı anlamıyorum. Askıdan mor renk bir elbiseyi alıp inceliyorum. Etiketi daha üzerinde duruyor ve tahmin ettiğim gibi marka bir elbise.
"Ah Altuğ sen ne yaptın!" diyorum kendi kendime. Topuklu ayakkabılar harika görünüyor ama ben tüm bunları ne zaman giyeceğim. İkimiz de fazlasıyla yoğun çalışıyoruz. Dolabın kapağını kapatıyorum ve çekmeceleri açıyorum. Üzerime bir tişört ve alt bulup iç çamaşırları bulmak için çekmeceleri karıştırmaya devam ediyorum. Neyse ki tahmin ettiğim gibi değil. Altuğ seksi iç çamaşırları seviyor. Şu an çekmecede yok diyemem ama günlük giyebileceğim çamaşırlar da var. Hemen alıyorum ve odadaki pufun üstüne koyuyorum. Odadan çıktıktan sonra karşı kapıya yürüyorum ve beni hayatımda gördüğüm en güzel banyo karşılıyor. Yerler zümrüt yeşili parlak mermerden yapılmış. Bir duşakabin ve küvet var. İlerledikçe küçük cam duvarın kenarına konan jakuziyi de fark ediyorum. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken kendi kendime gülüyorum. Benim için fazla lüks ama hoşuma gitmedi desem yalan söylemiş olurum. Uzun bir lavabo var ve üstüne Altuğ'un tanıdık bakım malzemeleri olduğu gibi benim için alınmış olan kremleri, parfümleri ve ahşap bir kutu görüyorum. Kutuyu açıyorum ve beni makyaj malzemeleri karşılıyor. Bu kadar detayı nasıl düşünebilir? Kalbim mutlulukla çarparken kendime bakıyorum aynadan. Saçlarım darmadağın ve üzerimdeki gömlek de kocaman. İliklediğim düğmeleri açıyorum ve çıplak vücuduma bakıyorum. Boynum ve göğüslerimin üstünde hafif kızarıklıklar var. Dün gece gerçekten güzeldi. Artık insanların neden bunu sevdiğini anlayabiliyorum. Sevdiğiniz insanla bu hisleri paylaşmak gerçekten iyi hissettiriyor. Çok utanacağımı düşünürdüm ama hiç öyle olmadı. Onun yanında çıplakken kendimi rahat hissettim. Çünkü bana sanki bu dünyadaki en güzel kadınmışım gibi bakıyordu. Sözleri kalbimi titretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M&A Bir Veliahtın Hikayesi
RomanceOnu gördüğü ilk günden beri boş hayallere kapıldığını düşünen Mercan yeni işine başladığı gün onu karşısında görünce oldukça şaşırır. Bu platonik aşka bir dur demelidir ama bulunduğu şartlar onu hoşlandığı adama doğru itmeye başlar. Bu noktada artık...