33

8.9K 861 287
                                    

Merhaba
Bölüm sınırı 290 oy ve farklı kişilerden gelecek olan 300 yorum. Bunu özellikle belirtiyorum.
Oy ver hikayene can ver!
Keyifli okumalar
Teşekkürler💕
Alışveriş merkezine gelene kadar ikimizin ağzından tek bir kelime çıkmadı. Sorusunu cevapsız bıraktım çünkü ne diyeceğimi bilemedim. Şu zamana kadar kimse bana bu şekilde yaklaşmamıştı. O an gerçekten çok garipti. Dilim tutuldu sanki. Sadece pastayı yedim ve o da beni izledi.

Şu an bir mağazadayız ve ben kazakları inceliyorum.

"Hep buradan mı alıyorsun?" Diyor ve bir kazağı yerine koyuyor.

"Genelde bu tarz yerlerden. Neden sordun?"

"O elindeki pek dayanıklı bir parçaya benzemiyor. Uzun süre kullanıyorsun eminim ki." 

"Ah tabii ki burası senin alışveriş yaptığın mağazalara benzemez." Bıraktığı kazağı alıyorum ve bedenine bakıyorum.

"Bunu da al. Sana yakışır."Sanki söylediklerimi duymamış gibi kolumun üstüne koyuyor.

"Senin gibi her istediğimi alamam ben. Fiyatına bakmak zorundayım. Yanında neden oturduğumu unutma istersen." Ellerini kaldırıyor teslim olur gibi ve geri çekilip bir köşede duruyor. Birkaç modele daha bakıyorum ve denemek için kabinlere gidiyorum. Bir an önce eve gitmek istiyorum çünkü çok yorgunum. Hem kafam hem de bedenim yorgun. Bu yeni ve değişik Altuğ ile ne yapacağım bilmiyorum. İçimde beni korumaya çalışan kalkan bir türlü benden hoşlandığı ihtimalini düşündürtmüyor bana. Hızlıca kazakları deniyorum ve kabinin içindeki aynadan bakıyorum. Onun verdiği kazak gerçekten bana yakıştı. Onu kesin alacağım. Diğerleri de fena değil ve alsam da bir şey kaybetmem fiyatları uygun. Dışarıya çıkıyorum ve beni bekleyen Altuğ'a bakıyorum.

"Giymemişsin?"

"Giydim ve tamamdır bunları alacağım. Eve gitmek istiyorum." Başını sallıyor ve birlikte kasaya gidiyoruz. Aldıklarımı ödüyorum ve mağazadan dışarıya çıkıyoruz. Dışarısı çok soğuk ve bir an önce arabaya ulaşmak için yürürken Altuğ'un bir anda durduğunu görüyorum. Bir noktaya bakıyor ve kaşları çatık. Öfkelenmiş gibi bir hali var.

"Ne oldu?" Baktığı noktaya bakıyorum. Eyvah! Bu hiç iyi olmadı hem de hiç iyi olmadı. Yağız ve nişanlısı yürüyor bize doğru. Bu nasıl bir tesadüf böyle!

"Bok herif!" Daha duyduklarımı sindiremeden Altuğ'un hızlı adımlarla Yağız'ın yanına gitmesini izliyorum şaşkınlıkla. Arkasından yürüyorum  hızla ama artık çok geç. Altuğ Yağız'ın yakasından tutuyor ve yüzüne yumruk atıyor. 

"Altuğ!" diye bağırıyorum ama hiç bir etkisi olmuyor. Onu çekiştirmeye ve sakinleştirmeye çalışıyorum. Onu hiç böyle öfkeli görmedim. Elleri hala yumruk şeklinde ve dahasını yapacak gibi görünmesinden korkuyorum. 

"Gidelim Altuğ, lütfen!" Çekiştirmeye devam ediyorum ama hiç etkisi yok. Dev gibi ve onu kımıldatamıyorum bile. Tekrar üzerine yürüyor Yağız'ın.

"Sen nasıl bir şerefsizsin!" Yağız'ın nişanlısı korkuyla çığlık atıyor ve ben de Altuğ'un kolundan kuvvetlice asılmaya çalışıyorum. Yağız durumu bildiği için ona karşı koymuyor yoksa Yağız kavga etmeyi gayet iyi bilir. Sadece kendini kurtarıyor Altuğ'un ellerinden.

"Altuğ! Altuğ! DUR!" İkisinin arasına giriyorum ve Yağız'a özür dileyen bakışlarla bakıyorum.

"Çok çok üzgünüm," diyorum. Altuğ nasıl böyle bir şey yapabilir bilmiyorum. Birkaç kişi yanımıza gelirken Altuğ'u hızla çekiştiriyorum artık yürüyor. Sonunda! Ama Yağız'a bakışlar atmaya devam ediyor.

M&A Bir Veliahtın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin