Merhaba
Bölüm sınırı 290 oy ve farklı kişilerden gelecek olan 300 yorum. Bunu özellikle belirtiyorum.
Oy ver hikayene can ver!
Keyifli okumalar
TeşekkürlerMERCAN'DAN
Kapıyı kapatıp arkasına yaslanıyorum. Benimle olmayı istediği halde beni reddetti. İstediği halde... Daha bunu bile sindiremeden kalbime sözleriyle bir hançer sapladı. Kendine güvenmiyor bana çok acı çektireceğini düşünüyor, beni üzdüğü halde üzmekten korktuğunu söylüyor. Evet o gerçeğin daha bu gece farkına vardı. Yağız'a kızarken asıl suçlunun kendisi olduğunu öğrendi. Korkak!
Babam da böyle biriydi. Çok korkak olduğu için annemin karşısına geçip ondan boşanmak istediğini söyleyemedi ve başka biriyle birlikte oldu yıllarca. O kadar korkaktı ki evden gittikten sonra bir daha çocuklarının yüzüne bakamadı yeni eşi istemiyor diye. Ben bu kararı on yaşındayken aldım. Asla korkak birini sevmeyecektim ve o ilk kişi de babam olacaktı.
Altuğ'u bir gün acaba gelir mi diye pencereden bakarak bekleyemem. Artık çocuk değilim ve gelmeyeceğini de biliyorum. Sadece şunu anlamıyorum; on dakikada ne değişti? Sadece lavaboya gittim ve geri döndüğümde karşımda bambaşka bir Altuğ vardı. Daha on dakika önce onu öpmedim diye reddedildiğini düşünüp başını yere eğmiş, omuzları çökmüş, bir duruşu varken kararını ne değiştirdi. Sonrasında onu öptüğümde gerçekten mutlu görünen o adam ne oldu da bambaşka birine dönüştü? Bu soruların cevabını artık hiç öğrenemeyeceğim. Zaten sonuca etki etmeyeceği için öğrenmeme de gerek yok. Artık her şeyi biliyor.
Dizlerimi kendime çekip sarıldığım halde çok üşüyorum ama ayağa kalkacak gücü kendimde bulamıyorum. Canım o kadar acıyor ki üşümem bile etki etmiyor bana. Yarın işe çok şiş göz kapaklarıyla gideceğimin bilinci bile ağlamama engel olmuyor. Sanki göğsüme oturan, her nefes aldığımda canımı acıtan o duyguyu içimden söküp atmamı sağlayacak ağlamam ama hiçbir işe yaramayacak biliyorum.
Burada böyle yığılıp kalıp hareket etmemem de işe yaramayacak belki hasta bile olacağım. Başımı kollarımın üzerinden kaldırıyorum ve nefes almaya çalışıyorum gözyaşlarımın durması için. Tarihteki reddedilen ilk kadın ben değilim ve son da olmayacağım. Bunun için ise yapabileceğim hiçbir şey yok. Altuğ seçimini yaptığına göre artık ben de yapmalıyım. Yağız'ın dediği gibi önüme bakmalıyım. Bundan sonra yapacağım ilk iş onu daha az göreceğim bir yere geçmek olacak. Eğer polikliniğe geçerse -ki Ersan Bey'in uzman olmasına çok az kaldı- daha rahat ederim. Onunla nöbetlerimi de değiştirmem gerek.
İçten içe zaten bunun olmayacağını kabul ettiğim için belki de daha çabuk atlatabilirim ama... Dün ve bugün bana olan o samimi davranışlarını bakışlarını ve daha bir saat önce burada o kadar yakınlaşmamız ve daha mahrem bir şeye teşebbüs etmemizi kolayca unutabilir miyim bilmiyorum.
Ayağa kalkmak için bir hamle yapıyorum ve yerden kalkıyorum. Kendimi banyoya attığımda aynadaki yansımam titriyor. Saçları dağılmış dudakları birazcık şişmiş ve gözleri kırmızı bir kadın var. Ona nasıl izin verdim? Neden devam etmesini istedim. Onunla yatmış olmam asla onu bana getirmeyecekti. Neden diğer aptal kızlar gibi davrandım? Gözlerimi kapattığım anda bile hâlâ bana nasıl dokunduğunu ve öptüğünü net bir şekilde hatırlıyorum. O izleri silmek istercesine sıcak suyun altına giriyorum ve dokunduğu öptüğü her yeri canım acıyana kadar ovalıyorum. Buna asla izin vermemeliydim. Onunla birlikte olmak için nasıl böyle bir istek duyabildim! Artık o üzüntüm kendime olan kızgınlığıma dönüşüyor.
Altuğ böyle biriydi baştan beri. O hayale kapılıp giden bendim. Bana hiçbir ilgisi olmayan adamı seven de bendim. Altuğ da artık bana ilgisiz değil ama istemiyor. Melis ile düzgün ilişki yaşamak istediğini söyleyen adam beni reddetti. En çok da bu detay beni mahvediyor. O şansı bana vermedi bile ve ben hâlâ o adam için gözyaşı döküyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M&A Bir Veliahtın Hikayesi
RomanceOnu gördüğü ilk günden beri boş hayallere kapıldığını düşünen Mercan yeni işine başladığı gün onu karşısında görünce oldukça şaşırır. Bu platonik aşka bir dur demelidir ama bulunduğu şartlar onu hoşlandığı adama doğru itmeye başlar. Bu noktada artık...