Herkese merhaba,
Uzun bir bölüm değil ama merakınızı giderebileceğini düşünüyorum. Yeni bölüm yorumların gelişine bağlı olarak gelecek. Yorumlara ne kadar önem verdiğimi biliyorsunuz. Vaktimi ayırıp bölüm yazmaya çalışıyorum ve benim emeğimin karşılığını da yorumlar karşılıyor. Hatta ekstra bir çaba daha var. Buraya bir vaka örneği yazım araştırarak.
Buraya başlangıç saatinizi yazabilirsiniz.
Görüşmek üzere
XOXO
MERCAN'DAN
Hala dünkü şoku atlatmış değilim. Levent abi nasıl böyle bir şey yapmamı bekleyebilir ki benden? Tamam bana çok yardımcı oldu biliyorum ama Altuğ ile aynı evde kalamam. İçimdeki bir ses kalmamı istese de bunu yapamam. Zaten hastanede sürekli beraberiz bir de evde onu görmek demek benim ona daha da bağlanmam demek. Hele ki kız arkadaşlarını hemen harcayan bir yapısı varken benim için oldukça yanlış bir insanken. O benim varlığımın bile çok farkında değilken. Evet o gün onu suçladıktan sonra raya biraz mesafe koymaya çalıştım. Çünkü asla hayallerimdeki erkekle benzeşmiyordu. İçimdeki o büyük sıkıntıyı atmak için yakın arkadaşım Kerime ile kahvaltıya gittik. Ben şu an çayımı yudumlarken o Altuğ'un sosyal medya sayfasındaki müstehcen fotoğraflarına bakıyor. Çoğu spor salonunda çekilmiş fotoğraflar ama ben bir kere bile onu fotoğraf çekerken görmemiştim.
"Oha! Cidden bu adamla aynı yerde çalışıyor olman? Nasıl bir tesadüf. Abi herif yıkılıyor be!" Onun bu konuşma tarzı beni her zaman gülümsetiyor. Çünkü içinde ne varsa hemen dışına söyler hiç sakınmaz.
"Ah bilsem... Tek bildiğim bunun benim için gerçekten kötü olduğu. Ayrıca o asla bir beyaz atlı prens değil." Evet dış görünüşü öyle olsa da insan ilişkilerinde kesinlikle öyle değil. Şunu kabul ediyorum, gelecekte çok iyi bir doktor olacak. Hastalara karşı çok ilgili onlarla sohbet ediyor şakalaşıyor bile. Birçok kez şahit oldum bu duruma. Keşke diğer düzgün erkekler gibi olsaydı. Sevse aşık olsa hemen sıkılıp bırakmasa... Gerçi yine benim yüzüme bakmayacağı olası. Çünkü benden feci halde hoşlanmıyor. Bunu söylemesine de gerek yok kendi gözlerimle görüyorum. Dünde şahit oldum bana attığı memnuniyetsiz bakışlara. Yani onunla ev arkadaşı olsam bile her gün kavga edeceğimiz olası. Onu aklını başına getiren kadın olma umudu da gerçek dışı. Öyle olaylar kitaplarda filmlerde olur. Gerçek hayat maalesef daha acımasız. Canfeda abla ise bir istisna.
"Bench presste kaç basıyor acaba?" Söylediği cümleye gülüyorum. Vücuduna bakılırsa fena basmıyor gibi duruyor.
"İç çamaşırı mankeni gibi. Oğlan var ya diri." diyor izlediği bir komedi programın atıf yaparak. Bende kahkahalarımla cevap veriyorum.
"Cidden işin zor Mercan. Ondan hoşlanmasan bile insan bir bakar yani."
"Dahası da var. Gördüğüm en bakımlı erkeklerden biri. Allah bilir saçına kırk tane şey sürüyor. Kaç erkeğin saçı güzel kokabilir ki?"
"Saçını mı kokladın?"
"Tabii ki hayır. Yakın dururken ister istemez o kokuyu alıyorsun. Hatta Hediye dedi ki; dişleri sararmasın diye olabildiğince az çay kahve içiyormuş. Kilo almamak için gluteni hayatından çıkarmış. Geçende kısır götürdüler gözümün önünde reddetti. Ama gerçekten yemek istediğini gördüm ama tuttu kendini yemedi. Erkekler yemeğe asla hayır demez." Onun hakkında duyduğum her bilgi beni hayrete düşürüyor. Bu zamana kadar hiçbir erkeğin kısıra hayır dediğini görmedim. Hatta kendi abim müptelasıdır belki de ondan bana çok tuhaf geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M&A Bir Veliahtın Hikayesi
RomanceOnu gördüğü ilk günden beri boş hayallere kapıldığını düşünen Mercan yeni işine başladığı gün onu karşısında görünce oldukça şaşırır. Bu platonik aşka bir dur demelidir ama bulunduğu şartlar onu hoşlandığı adama doğru itmeye başlar. Bu noktada artık...