M&A Bir Veliahtın Hikayesi

6

Herkese merhaba öncelikle🤗

Bölüme bol bol yorum yaparsanız sevinirim. Düşünceleriniz çok önemli benim için. Yorumlar ne kadar çok olursa bölüm de o kadar hızlı gelir.
Görüşmek üzere👋
XOXO
💋

MERCAN'DAN

Hediye ile gazetedeki habere bakarken odaya giren Nesrin abla bir anda bizi görüyor. Aslında güzel bir uykudan sonra işe gelmek gerçekten çok güzeldi ama bu haberle biraz sarsıldım desem yeridir.  Çünkü ben kesinlikle şaşkınım ama Hediye bu duruma kesinlikle alışmış. Altuğ kız arkadaşı ile bir kulüpte eğlenirken fotoğrafları çekilmiş. O kadar samimiler ki böyle kalbime sanki bıçak saplanıyor kıskançlıktan. Hatta öpüştükleri bir fotoğraf bile var ki ona bakamıyorum bile doğru düzgün. Ortam loş olsa da gayet iyi bir poz yakalayabilmişler. O hiç de düşündüğüm gibi biri değil. Hatta nelerden nefret ediyorsam çoğu özellik onda var. Çamaşır değiştirir gibi sevgili değiştiriyormuş Hediye aynen böyle söyledi. İçimdeki oluşan hayalkırıklığına beynim kahkahalarla gülüyor ben demiştim der gibi. Aptallığımı yüzüme vuruyor ve çok haklı çünkü ben mantığımı dinleyemiyorum hiçbir şekilde. 

"Neye bakıyorsunuz siz?" Hediye gazeteyi işaret edince Nesrin abla hemen gelip gazeteye bakıyor.

"Mercan'ı Altuğ Bey ile tanıştırıyordum,"diyor muzip bir tavırla Hediye. Nesrin abla ise gayet normal karşılıyor. 

"Önemli olan işi, burada bizi sadece o ilgilendirir. Şu ana kadar da gayet iyi gidiyor. Hatta Levent hoca onu acile almak istediğini söyledi geçende."

"Abla sen eskisin. Levent Hocada böyle diyorlar. Doğru mu?" Gerçek şu ki her kadın dedikoduya bayılır ve Hediye de öyle. 

"Evet onun da bu tarz haberleri çıkmıştı." Evet o haberlerin hepsini biliyorum çünkü Canfeda ablam bana her şeyi anlattı. Hatta annem bu konuda ondan çok çekinmiş Levent abiye de söylemiş ama Levent abi bir şekilde annemi ikna etmeyi başarmış. 

"Hakikaten Mercan sen onu bizden daha iyi tanıyor olmalısın."

"Evet," diyorum kaçamak bir şekilde. Hatta çok daha fazlasını biliyorum. Canfeda ablamı nasıl bambaşka bir kadına dönüştürdüğünü de çok iyi biliyorum. Canfeda ablam onun aslında iki kimliği olduğunu söylüyor. Hastanedeki Levent ve evdeki Levent bambaşka der hep. Koridordan gelen ayak seslerini duyunca kimin geldiğini görmek için gazeteden bakışlarımı ayırıyorum. Çömez asistan Mustafa gelmiş ve yorgunluğunu atamamış gözüküyor.

"Günaydın Mustafa," diyor Nesrin abla ama Mustafa'nın gözü de hemen gazeteye kayıyor.

"Bir insan bu kadar yoğunken nasıl bu kadar sosyal olabilir? Sevgilisine değinmiyorum bile. Taş gibi hatun." 

"Çünkü çok yakışıklı öyle kızlar öyle erkeklere bakar. Sana kimse bunu öğretmedi mi?" Mustafa'nın yüzü düşüyor. Zaten çömez olduğu için her işe o koşuyor bu yüzden ona biraz üzülüyorum çünkü gerçekten iyi biri. Bana burada çok yardımcı oluyor. 

"Sen Hediye'ye aldırma Mustafa hem görüyoruz iki gün sonra ayrılıyorlar." Bu çıkışım Hediye'nin dikkatini çekiyor. Hatta imalı bir şekilde hımm diye mırıldanıyor ve cam kenarında olduğu için aşağıyı işaret ediyor. 

"Prens geliyor." Üçümüz camdan aşağıya bakıyoruz. Siyah spor arabasından iniyor. Ailesi tanınan bir aile ki gazetelerde boy gösterebiliyor. Zaten siyah spor arabası da bunu kanıtlıyor. Eline aldığı çantası ile yürürken bir modelden farksız. O an Levent abinin sesini duymamız ile irkiliyoruz. O kadar dalmışız ki geldiğinden haberimiz olmamış.