TATİL BÖLÜMÜ 1. KISIM

5.1K 408 49
                                    

Uzuuuuuun bir aradan sonra herkese merhabaaaa

Umarım Mercan ve Altuğ özlenmiştir. O çok istenen tatil bölümünün ilk kısmını az önce tamamladım ve sıcağı sıcağına atıyorum.

Lütfen oy ve satır arası yorumlarınızdan beni mahrum etmeyin çok özledim😭

Bölüm alev alev o yüzden uyarımı yapıp kaçayım. Keyifli okumalar! 

Bölüm şarkıları: Gülşen- Kardan Adam, Bir An Gel

insta: elifkaplan3watty

İtiraf etmek gerekirse biraz yoruldum ama Altuğ fazlasıyla enerjik ve mutlu. Ayrıca aksanı mükemmel. Birkaç kere Andre ile telefonda Almanca konuştuğuna şahit olmuştum fakat uzun uzun konuşmasını ilk kez deneyimliyorum. Otele geldik ve bavullarımızı koyduktan sonra başka hiçbir şey yapmadan odadan ayrıldık. Birazdan Andre ve Celine ile buluşacağız. Altuğ ile birlikte otelin restoranına doğru yürüyoruz. Uçağa binmeden önce evde yemeğimizi yemiştik. Altuğ bu saatlerde asla yemek yemez ama şimdi yemek istediği bir tatlıdan söz edip beni şok ediyor.

"Yemeni şaşkınlıkla izleyeceğim," dediğimde ise gülüyor.

"Ben tatlı bir şey yaptığımda hep mesafeli yaklaştın. Keki bile zor yedin," diyorum yalandan alıngan bir tavırla.

"Eğer senin yaptıklarına alışırsam kilo almam kaçınılmaz ama buraya başka ne zaman geleceğim bilmiyorum. Mercan biliyorsun işte." Söylediğimi çok ciddiye alması ve üzgün bir şekilde söylemesine gülüyorum. Elini sıkıyorum.

"Seni deniyordum sadece ve tuzağa düştün."

"Cümlenin altındaki gerçeği de seziyorum bu konuyu daha önceden de sormuştun. Hem sen de yiyince bana hak vereceksin." Geçmem için kapıyı açıyor. Otelin tarihi bir yönü de var eski ama modern dokunuşlar da var. O yüzden farklı ve güzel. Bakışlarımı masalar üzerinde gezdirirken onları görüyorum. Erken gelmişler. Yarın düğünü olan bir çifte göre çok sakin duruyorlar ama bir ayrıntıyı kaçırıyorum çünkü onların kültürlerinde düğünlerin nasıl olduğunu bilmiyorum.

"Şuradalar," deyip Altuğ'a gösteriyorum. Onlar da bizi fark edip el sallıyorlar. Altuğ tekrar elimi tutuyor ve birlikte masaya doğru yürüyoruz. Yaklaştığımızda ayağa kalkıyorlar. Onları sadece bir kere gördüm ve o geceyi hatırlamak biraz içimi burksa da artık bir önemi yok olanların. Ben Celine ile kucaklaşırken Altuğ da Andre ile sarılıyor.

"Geç kalmadık umarım," diyorum. Artık İngilizcem konusunda daha özgüvenliyim. Altuğ konuşurken çekinmememi özellikle söyledi yoksa konuşmamın gelişmesi zaman alırmış ve Avrupa'da insanlar bizim kadar İngilizce konuşmalarına ekstra özen göstermezlermiş daha düz konuşurlarmış. Bu sadece Türklerde olan bir kompleksmiş Altuğ'a göre. Bu yüzden İngilizcesini burada geliştirmeye başladığı için kendini şanslı sayıyor yoksa o da Türk özgüvensizliğine yenilebilirmiş.

"Biz de daha yeni gelmiştik," diyor Celine. Çok sıcakkanlı aynı o günkü gibi.

"Geldiğiniz için çok mutluyuz biz sizin yanınızda olamadık ama." Andre konuya böyle giriş yapınca Altuğ geriliyor. Nikahımızda onu yanında görmek istediğini biliyorum ama zamanlar hiç uyuşmadı çünkü biz ani bir şekilde evlendik.

"Olmanı çok isterdim biliyorsun. Bugün benim üstüme gelme günü mü!" Bu lafın ucu biraz da bana dokunuyor.

"Tamam tamam kızma hemen." Andre teslim olur gibi ellerini kaldırıyor. Sonra siparişleri veriyoruz. Ben Altuğ'a uyuyorum. Bakalım adını tam söyleyemeyeceğim tatlı nasılmış.

M&A Bir Veliahtın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin