GELECEKTEN 3 (SPOİLER İÇERİR)

4.7K 369 74
                                    

Selamlar herkese,

Niye bölüm gelmiyor neden yazmıyorsun diyenler sitemlerinde sonuna kadar haklılar. Geçen hafta bilgisayarımda bir sorun oldu servise gitti geldi. Ben gelince hemen tamamlarım diyordum ama tam aksine hiç yazamıyorum. Gizli Saklı ve Uzlaşılmaz için de aynı durum geçerli. Dosyayı açmamla kapatmam bir oluyor. Niye böyle oldu bilmiyorum halbuki bilgisayar servisteyken hem keşke bilgisayar çabuk gelse de yazsam diyordum ama olmadı. Bahar hafiften geliyor ve beni pek iyi etkilemez mevsim geçişleri. Umarım bu geçici bir durumdur ve bu isteksizlik kırılır.

Şimdi bunu nasıl yazdın diye soranlar olacaktır. Twitter da bir fotoğraf gördüm ve o biraz beni tetikledi. Normalde 3 4 bölüm sonra okumanızı planladığım bölümden küçük bir kesiti yazmak istedim. Eminim ki bu sizi çok mutlu edecektir çünkü başından beri bunu istiyordunuz.

Bu aralar twitter da aktifim. Oraya da gelsenize hiç gelmiyorsunuz:(

insta: elifkaplan.ek   tw: byfrodoiyimsn

Ayrıca hesabı takip etmiyorsunuz sonra bana bölüm nerede diye mesaj atıyorsunuz. İsmime tıklayarak takip edebilirsiniz.

ElifKaplan3

ladyantuanet

SPOİLER İÇERİR! SEVMİYORSANIZ PARMAĞINIZI KAYDIRMAYIN!

Ayrıca beni mutlu etmek için ekstra yorum yazarsanız sevinirim halim ortada biraz motivasyon takviyesi iyi gelirdi.

Mutfakta kafamdan hızlı bir planlama yaparken yukarıdan gürültülü ayak sesleri geliyor. O kadar hareketliler ki bazen o zeminin üzerime yıkılacağını düşünüyorum. O güm güm zıplama sesleri bazen beni çok korkutuyor. 

"Altuğ!" diye bağırıyorum biraz onları sakinleştirmesi için. Şu an odamızda küçük bir valiz hazırlıyor. Levent abi ile bir sempozyuma katılacaklar ve il dışına çıkması gerekiyor bu yüzden. Gülüşme ve bağrışma seslerini duyunca içim rahatlıyor. Altuğ onların yanına gelip tehlikeli koşuşturmalarını durdurmuş olmalı. Ayak sesleri artık merdivene doğru yöneliyor. Birkaç dakika sonra Altuğ'un sağ ve sol kolunun altına onları alıp indirdiğini görüyorum. Hiç şikayetçi değiller oldukça mutlu görünüyorlar. Bu görüntü beni her zaman gülümsetiyor. İki sarı kafanın saçları yer çekimine meydan okuyup dağılmış bir halde sallanarak bana doğru geliyor. Altuğ onları tek tek masaya oturtuyor yanıma gelince. 

"Yaramazları yakaladım!" diyor ve sonra ikisinin sarı kafasına tek tek öpücük bırakıyor saçlarını koklamayı ihmal etmeden.

"Bir gün çok kötü düşecekler diye korkuyorum."

"Şeyyyy," Bakışlarımı mavi gözlere çevirirken küçük sarı kafası aşağıya bakıyor. Diğer kafaya geçerken onun itiraf edeceğini çok iyi biliyorum ve çok beklemeden o itiraf geliyor. 

"Düştük ama ağlamadık ki... Biraz acıdı ama hemencecik geçti." Bu savunmasına biraz ciddi bir tavırla bakıyorum. 

"Yukarıda koşmamanızı söylemiştim." Şimdiden birkaç vazo kırıldı ve bazen elebaşları bizzat Altuğ oluyor. Onların iki kişilik yakalama oyununa Altuğ da katılıyor.

"Sana diyorum bu evde olmamamız lazım. Bahçeli bir ev onlara iyi gelecek." Haklı olduğunu biliyorum ama bu büyük bir masraf demek. O yüzden hep çekimser davranıyorum. Birden ikisi de ellerini kaldırıp tezgahta duran az önce yerleştirmeyi düşündüğüm kavanozlara kayıyor gözleri.

"Turşu!"

"Turşu!" 

"Az verebilirim ama çok yiyorsunuz," diyorum hemen. Hamileyken en çok yediğim şeylerin başında geliyordu ve Altuğ bu yüzden bana litrelerce su içiriyordu. Onların çok sevmesini de buna bağlıyor ama çocuklarım çoğu çocuğun çok sevdiği turşulardan ziyade daha farklı lezzetleri tercih ediyorlar. Çünkü babaları Altuğ ve şimdiden yediklerine o kadar çok dikkat ediyor ki kreşte öğretmenleri özellikle yemek konusunda çocuklarımı örnek gösteriyor. Önlerine istediğiniz sebzeyi ya da eti koyabilirsiniz şikayet etmezler çünkü çok alışkınlar bu duruma. Ben kavanozlardan küçüklerini seçmeye çalışarak iki tane küçük tabağa turşuları koyuyorum. Altuğ bu durumu hiç onaylamıyor. Bir tabağın içinde uzun ince bir bamya turşusu diğerinde ise karnabahar turşusu var. İçindeki elma turşundan kendime küçük bir dilim seçiyorum. 

Tabakları önlerine koyarken Altuğ onların küçük parmakları ile turşuları yemelerini izliyor. Onlar suratlarını ekşilikten ötürü buruştururken Altuğ'un yüzü de onlarla birlikte buruşuyor. Kendimi tutamayarak gülüyorum.

"Güzel mi?" diyor Altuğ bamyayı ısırarak yemeğe çalışan aynı zamanda yüzü ekşiyen çocuğuma bakarken. Sarı kafasını sallıyor ve alnına dökülen tutamlar da beraberinde hareket ediyor. 

"Bu senin eserin," diyorum ve bu onu güldürüyor. Hiç vakit kaybeden onlar için iki tane su bardağına su dolduruyor.

"Birincisi annen evde yapıyor ve çok tuzlu değil, aynı zamanda fermente ve sen de biliyorsun ki sağlıklı. Azdan bir şey olmaz." Yine de suları önlerine koymayı ihmal etmiyor. 

"Birkaç güne unuturlar, dikkatlerini çekti ya farklı geldi onlara o yüzden sevdiler." Benimle aynı fikirde olduğunu belirtircesine başını sallıyor sonra göz göze geliyoruz. Bir sorun var. İkimize de fazlasıyla düşkünler. Geçen hafta hastane ve okul yoğunluğundan dolayı evde az bulundum ve hemen isyan bayrağını ellerine aldılar. Altuğ onları sakinleştirmekte çok zorlandı. Birkaç günlüğüne evde olmayacağı için yine aynı olayın onun için de gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Bu yüzden sakin bir dille onlara durumu anlatmamız lazım ve bu da bir hayli zor.

Şimdilik bu kadar! Umarım sevmişsinizdir. Cinsiyet belirtmedim ama siz anlamışsınızdır diye düşünüyorum.

Oy ve yorumları unutmayın. 

Umarım en kısa sürede üzerimdeki isteksizlik gider ve uzun bir bölümle geri dönerim.

Görüşmek üzere!

insta: elifkaplan.ek

tw: byfrodoiyimsn

ElifKaplan3

M&A Bir Veliahtın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin