67

7.2K 676 139
                                    

Uzun uzun zamandan sonra merhaba!

Altuğ ve Mercan özlendi mi acaba?

Ben sizin yorumlarınızı okumayı çok özledim.

Oy vermeden yorum yapmadan geçmeyin.

Beni üzmeyin olur mu?

Keyifli okumalar!

Not: İlk baştaki olayı sakuradr bana uzun zaman önce anlatmıştı. Biraz abartarak ve hatırladığım kadarıyla yazmaya çalıştım. Umarım doğru olmuştur :)

Altuğ elimi sıkıyor. Yüzünde coşku dolu bir ifade var. Artık bu hastaneden huzurla çıkabiliriz. El ele ön kapı çok dolu olduğunu tahmin ettiğimizden acil girişinden çıkmak için aşağı kata iniyoruz. Bizi garip bir an karşılıyor. Acilde Nihal Hanım var ve acayip sinirli görünüyor. Her yeri yakıp yıkacak gibi koridorun ortasında duruyor.

"Bak," diyor elini kaldırıp, karşısında bir asistan duruyor.

"Onun için yapabileceğim her şey sadece geçiştirme olur. Ki şu an yapabileceğim çok bir şey de kalmadı. Asıl sorunu çözmezsek nasıl sonuca gideceğiz!" Sesi yüksek ve herkes şu an pür dikkat bu olayı izliyor. İçerideki hastalar dahil bu duruma.

"Onu ameliyata alamayız." Asistan gergin bir şekilde söylüyor ve Nihal Hanımın artık sabrının taştığını görebiliyorum.

"Ne demek onu ameliyata alamayız! Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Sesi koridor boyunca yankılanıyor. Konu ne merak ediyorum çünkü Nihal Hanım bu hastanede çok sevilen biri. Hiç kimsenin ağzından onun hakkında kötü bir yorum duyamazsınız.

"Burada hepimiz fedakarlıklar yapıyoruz. Siz de yapmak zorundasınız. Bu kaçıncı! Bu kaçıncı!" İyice çileden çıkarken koridorda koşarak gelen eşini görüyoruz. Altuğ bana bakıyor ve dudaklarını oynatıyor. Çok kızmış dediğini görebiliyorum.

"Ben bir dahiliyeci olarak engelleyemem. Sadece olası kötü tabloyu geçiştirebilirim onu da ameliyata girene kadar kısa bir süre için yapabilirim. ANLATAMIYOR MUYUM! Sen nasıl bir cerrah olacaksın? İşten kaçarak mı?" Deniz Hoca geliyor ve hemen Nihal Hanımın kolundan tutuyor.

"Nihal sakin... Sakin ol!" diyor ve kendine doğru bakmasını istiyor ama Nihal Hanım asla duracak gibi görünmüyor.

"Bırak Deniz beni. Bıktım artık! Bunların sorumsuzluğunun yükünü çekmekten bıktım. Gecenin üçünde çağrıldığım zaman geliyorum hastalarıma bakıyorum tedavi ediyorum. Bu benim işim bunu yapmaktan gocunmuyorum ama bunların keyfini beklemekten yoruldum artık!" Nihal Hanım hışımla kolunu kurtarıyor ve başka bir şey demeden attığı her adımda yerden ateş fışkırtırcasına koridorda yürüyor ve gözden kayboluyor.

"Yine mi akut kolesistit ameliyatı?" diyor Deniz Hoca ve artık onun da yüzünde eski sakinliğinden eser yok.

"Hocam biz..." Eliyle onu susturuyor.

"Artık bahane dinlemek istemiyorum. Sonunda eşimi çıldırtmayı başardınız. Gereken neyse yapacaksınız. Sonra tüm bölüm hesap vermeye geleceksiniz. Buraya kadar, artık benden merhamet beklemeyin." O son cümleyi öyle soğuk bir tavırla söylüyor ki ortam sıcakken birden buz gibi oluyor. Deniz Hoca da gözden kaybolurken yavaş yavaş insanlar normale dönüyor. Biz de kapıdan çıkıyoruz ama aklım Nihal Hanım da kalıyor. Saate bakıyorum ve onun poliklinik yapmaya başladığını anlıyorum. Gidip yanında olmak isterdim. Öğle arasında muhakkak onu arayacağım. Dışarı çıktığımızda Altuğ yavaşça konuşmaya başlıyor.

"Klasik Genel Cerrah tutumu.  İşi Nihal Hanıma yıkmışlar belli. Kadın haklı ilaçla ancak bir yere kadar durdurabilir."

"Onun o kadar çileden çıkmasına şaşırdım. Çok tatlı biri normalde." Başını sallıyor ama birden duraksıyor bir şey söyleyecekmiş gibi.

M&A Bir Veliahtın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin