21-KESİT

7.8K 598 57
                                    

Keyifli okumalar  :)

Bölüm sınırı 270 oy ve 350 yorum.

Teşekkürler

MERCAN'DAN

Sıkıntıyla yürüyüp duruyorum. Hayır onunla uyuyamam. Evet üşüyorum şu an ama başka bir çözümü olmalı. Altuğ beni seyrediyor ve halinden de oldukça memnun çünkü köşeye sıkışmam resmen onun hoşuna gidiyor.

"Neden korkuyorsun ki bu kadar? Sana yardım etmeye çalışıyorum." Camları yumruklayasım var. Neden? Neden? Kitabını kapatıyor ve ayağa kalkıyor. Kitabını ve telefonunu alıyor ve bana alaycı bir bakış attıktan sonra merdivenlere yöneliyor.

"Karar senin." Yüzüne bakmıyorum sadece ayak seslerini duyuyorum. Başka bir çözüm bulmam gerek. Odama gidiyorum ve yatağıma bakış atıyorum. Eski evimde istemediğim kadar yorgan vardı ama onlar da ev arkadaşıma aitti. Çok değil bir tane bile olsa işimi çok güzel görebilirdi ama yok işte.

 Ev gayet sıcak olduğu zaman bile biraz da olsa üşüdüğüm oluyor. Yatak örtüsüne tekrar bakış atıyorum. Eve ilk geldiğim zaman ince gelmemişti ama şu an gözüme çok ince geliyor. Üstümde örgü bir hırka var ama beni ısıttığı söylenemez. Camdan dışarıya bakıyorum ve kar olanca hızıyla yağmaya devam ediyor. 

Evet o kızlarla uyumaya alışık olabilir ama ben bir erkekle hiç uyumadım ki. Yanına yaklaşmam öylece kıyıda uyurum. Gördüğüm kadarıyla kocaman bir yatağı vardı. Bunu düşünmek bile delilik! Keşke birazcık kanım beni ısıtsaydı ama yapamıyor işte! Saate bakıyorum, uyumam lazım yoksa tam dinlenmeden işe gitmiş olacağım. Karar vermem gerekiyor ama şu noktada benim için çok zor. Düşünmemek için lavaboya gidiyorum ve dişlerimi fırçalıyorum. Su bile buz gibi olmuş. İşimi bitirip tekrar odama döndüğümde hâlâ bir karar vermiş değilim. Ya hasta olursam, o zaman işler daha zor olur. Yarın işten çıktıktan sonra yapacağım ilk iş kendime kalın bir örtü almak olacak kesinlikle. 

Eksiler daha ağır basıyor ve istemeden de olsa kendimi yürürken buluyorum. Kesinlikle delilik ama şu an için başka mantıklı bir çözüm yok. Kat kat giyinip yatmak da en az Altuğ'la uyumak kadar rahatsız edici. Merdivenlerden çıkıyorum hızla ve kapısının önüne geliyorum ve kapıyı çalıyorum. Hemen açılıyor ve yüzümü görünce gülüyor. 

"Sakın bir şey söyleyeyim deme!" Başını sallıyor ama gülümsemekten de geri durmuyor. Yana çekiliyor ve içeriye giriyorum. Evet ilk gördüğüm gibi odası, bir değişiklik yok. Ben yatağa otururken o da lavabosuna gidiyor. Geldiğinde ise dolaplardan bir kıyafet alıyor. Bu bir sweatshirt çünkü şu an üzerinde kısa kollu bir tişört var. Evet ben hırkayla ısınamazken o tişört ile evde dolaşabiliyor. Tişörtünü çıkarmıyor ve üstüne giyiyor sweatshirtü. 

"Abim dışında kimseyle uyamadım ben. Ona göre davran," diyorum uyarır bir şekilde. 

"Tahmin etmek zor değil." Yatağa geliyor ve yorganını kaldırıyor ve yatmam için eliyle hareket yapıyor. İçimden bir ses kötü bir şey yaptığımı söyleyip duruyor. Altı üstü uyuyacağım onunla sevişecek değilim ki! Üniversitedeyken kızlar erkek arkadaşlarında kaldığında türlü bahaneler uydururduk oda arkadaşlarım ile yurt yönetimine. Evet onlar o yaştayken böyle yaşarlarken ben daha olgun olduğum halde ve mecburiyetten yapacağım bir gecelik uyku için suçluluk duyuyorum. 

Işığı kapatıyor ve rahatlıkla yatağına yatıyor. Ben ise çekinerek de olsa köşeye yatmayı başarıyorum. Birden gülme sesini duyunca başımı ona doğru çeviriyorum.

"Ne?" diyorum kızarak.

"Mercan bu şekilde uzakta durursan seni nasıl ısıtabilirim? Demir değilim ki, sıcaklığımı yaymıyorum bulunduğum yeri ısıtıyorum." Yok artık bana sarılacak mı? 

"Bu kadar korkacak ne var anlamıyorum." Daha ben ne olduğunu anlamadan bana yaklaşıyor ve belimden kavrayıp kendine çekiyor. O kadar hızlı oldu ki şaşkınlıktan tepki bile veremedim. Eli belimde ve bana kısmen de olsa arkamdan sarıldı. Vücutlarımız birbirine değmiyor ama sırtıma vuran sıcaklığı hissedebiliyorum ve şu an için inanılmaz rahatlatıcı sıcaklığı hissetmek. Eli elime değince irkiliyorum. Benim soğuk ellerime karşın onun elleri sıcak.

"Ellerin bile buz gibi. Bu hiç normal değil."

"Çünkü demir depom neredeyse sıfırdı. O kadar fazla çalışıyordum ki orada, kendime hiç vakit ayıramadım." Elimi elinin arasına alınca kalbim hızla çarpmaya başlıyor. Bu kadar yakınlık bana çok fazla.

"Daha fazla yaklaşma!"

"Tamam. Biraz rahatla ve uyumaya çalış." Bir şey demiyorum. Elini üzerimden çekmiyor, nefesinin sesini hatta diş macunun nane kokusunu bile duyabiliyorum. Şu an sakin olmaktan çok uzağım. Yarın işe yorgun gitmek istemiyorsam bu durumu unutup uyumam gerek. Gözlerimi kapatıyorum ve bir an önce uyumak için nerede ve kiminle olduğumu unutmaya çalışıyorum. 

***

Gözlerimi açtığımda sabah olmuş oluyor ama tuhaf bir haldeyim. Gece yatarken böyle değildik şimdi bambaşkayız. Başım göğsünün üstünde ve o da beni kollarıyla belimden sımsıkı sarmış. Sıcacık olmuşum ve şu an bu görüntü her ne kadar yanlış olsa da beni hüzünlendiriyor. Bir daha asla bana böyle sarılmayacak. Büyük ihtimal diğer sevgililerini de böyle kucağında yatırıyordu. Onda alışkanlık olmalı başka bir neden gelmiyor aklıma.

Gece buraya gelirken çok tereddütlüydüm ama şimdi tüm duygularım karmakarışık. Ben de ona sarılmak isterdim ama onun gibi bir bahanem yok. Başımı biraz kaldırmaya çalışıp ona bakmak istiyorum. Onu uyurken merak ediyorum çünkü. Yüzümde hüzünlü bir gülümseme oluşuyor çünkü küçük bir çocuk kadar masum görünüyor. Kumral saçları darmadağın, ışığın vurması ile birlikte saçlarındaki sarı tutamlar parlıyor. Kirpikleri her ne kadar saçının çoğu gibi koyu olsa da birkaç tel sarı kirpiği bile var. O kadar sevimli ki kadınların neden ona hemen kapıldığını kanıtlar nitelikte. 

Ondan biraz uzaklaşmaya çalışıyorum ama kolları biraz sıkı. Kollarını geri çekerken kısık gözlerle yüzüme bakıyor.

"Isındım artık," diyorum ve o da geri çekilip tekrar gözlerini kapatıyor. Saate bakıyorum hızlıca ve uyanma saatime yarım saat kaldığını görüyorum. Yataktan kalkıyorum ve ona bir bakış atıyorum. Üstünü örtüyorum ve bir kez daha baktıktan sonra odadan çıkıyorum. Hiç bu kadar üzüleceğim aklıma gelmemişti dün akşam. Hani derler ya yaşadıkları değil de yaşayamadıkları koyar insana diye. Bu söyleyiş gerçekten de çok doğruymuş. Şöyle bir hayal kurmaya kalktığımda canım daha da acıyor. Sevgi dolu bir erkek arkadaş olmayacağı kesin zaten ve benim hayallerim de genelde gerçek olmaz. Çocukken bir gün babamın geleceğini ve yine eski hayatımıza devam edeceğimizi hayal ederdim. En basitinden bu gerçek olmadı. 

Gözümden bir damla yaş akıyor. Canfeda ablam haklı burada daha fazla kalırsam yıpranan kesinlikle ben olacağım. Ondan daha fazla yardım isteyemem ve şimdilik biraz daha burada kalacak gibi duruyorum ama uzun vadede burada kalmaya da niyetim yok. Bir şekilde o evi bulup buradan gitmem gerek. Çünkü günden güne ona dahada kapılıyorum. Ona asla değmeyecek gözyaşlarım bile meydana çıktı. O beni sadece üzer ve bana karşı bir şey hissetmeyecek. Kaç kere de bunu yüzüme söyledi. Hâlâ onunla ilgili hayaller kurmak aptallık. Hem de büyük bir aptallık. 

Herkese merhaba :)

Öncelikle gecikme için özür diliyorum. Bazı gireceğim sınavlar var ve onlar yaklaştı. Biraz ona odaklanmaya çalışınca bölüm yazamadım.

Bu bölümü de çok merak ediyorsunuz diye acele şekilde yazdığım için kesit dedim ve gerisi olacak yani bölümün. Bu yüzden kısa. 

Sınırı da geniş tuttum çünkü hemen yazamayabilirim. 

Duyuruları takip etmek için instagram hesabımı takip edebilirsiniz. 

İnstagram:kaplanelif95

Görüşmek üzere :)

XOXO

ELİF

M&A Bir Veliahtın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin