15

9.2K 868 226
                                    

En sonunda rutinimi bitiriyorum ve sık nefesler eşliğinde mutfağa gidiyorum. Biraz su içmem gerek. Mercan kahvaltı hazırlıyor ve ben de kendime bir bardak su koyuyorum. 

"Göğsünde ne yazıyor?" diyor dövmemi kast ederek. Bugüne kadar bunu birçok kişi sordu ama ablam harici kimseye söylemedim. Latince yazdığı için de kimse anlamıyor. 

"Söylemem." Bir an yüzüme bakıyor kaşlarını çatıp. 

"Haklısın beni ilgilendirmez. " Bu tavrıma açık açık kızdı bunu görebiliyorum. 

"Sana özel değil bu durum. Ablamdan başka kimse bilmiyor." 

"Neden herkesten saklamak istiyorsun? Kötü bir şey yazıyor olmalı."

"Hayır bir yazarın sözü yazıyor."

"Harry Potter'dan mı?" diyor alaycı bakarak. Derin bir nefes alıyorum. 

"Niye bu kadar gıcıksın?"

"Gıcık değilim sadece fantastik seri deyince ikisinin yan yana gelmesinin LOTR'e haksızlık olduğunu düşünüyorum." 

"Neden saygı duymuyorsunuz? Ben sana bak saygı duyuyorum hatta filmi izleyeceğim dedim. Siz neden bunu yapmıyorsunuz? Okusan eminim ki seveceksin. "

"On yaşında olsam sevebilirdim." 

"Pes ediyorum." Ellerimi yukarıya kaldırınca bana gülüyor ve daha fazla kendimi germeden yanından ayrılıyorum.  Hızlı bir duşa ihtiyacım var. 

***

Çok tuhaf ve sakin bir gündü desem yanlış olmaz. Ben ders çalıştım o ise baya evin içinde temizlik yaptı. Yapma yardımcım gelecek dediğim halde. Şu an evin içi harika kokuyor ve o da ayaklarını uzatmış filmi açmamı bekliyor. Hatta izleyeceği için çok mutlu. Ben ise en azından onun kadar nefret dolu değilim. 

"Mısır yiyebiliyor musun?" Sanırım bu saatte bir şey yemem iyi değil ama çok canımın çektiği de bir gerçek. Yağlı ve tuzlu olması fikri ise daha da iştahımı açıyor.

"Biraz yesem bir şey olmaz sanırım."  

"Asıl bunun yanına kek ve çay olacaktı." Hamur işi... Çok özledim gerçekten bir parça kek fikri canımı yakıyor desem yalan söylemiş olmam. Glutensiz olup pirinç unundan yapılanları  denedim ama normal kekin yanından geçmiyor.  

"Sınırlarıma saygı duymanı isterim." 

"Ağzına zorla sokacak halim yok ki." O kadar alaycı bakıyor ki bu biraz sinirlerimi bozuyor. Ben de onun sinirlerini pekala bozabilirim.  

"Çok garip aslında kadınlar kilolarına çok takar. Sen de hiç böyle emareler yok." 

"Kendimle barışık olmam kötü bir şey mi?" Aslında çok haklı çünkü ben tam tersi biriyim. Hiç kendimle barışık değilim. 

"Hayır, güzel bir şey. Sadece biraz tuhaf geldi bana."

"Sen de bana çok tuhaf geliyorsun. Abime kek lafını yapsaydım hadi abicim sen beş dakikada yaparsın deyip beni mutfağa yollamıştı çoktan." 

"Abin mi var?" diyorum şaşırarak. Acaba abisi burada benimle birlikte yaşadığını duysa nasıl bir tepki verirdi. Levent abi hiç mi çekinmedi bu durumdan anlamıyorum. O an bir dizi kesiti düşüyor aklıma. Buraya gelseler ve bizi uygunsuz gibi görünen ama aslında son derece masum bir perde arkasından görseler ne olurdu acaba? Dizi gibi düşünürsek reyting uğruna bizi evlendirmeye çalışırlardı kesin. Hatta ablamın eski hayranı, Derya abinin kardeşi, bizzat hastanenin başhekimi Deniz Hoca daha farklı bir durum olsa da şu an ki Dahiliye Uzmanı eşiyle zorla evlenmiş ve çok mutlu. Aklım bunu asla almıyor. Bir insan diğerini tanımadan nasıl evlenir ve bu kadar mutlu olabilir? Çok saçma kesinlikle. Annem ve babam bile birbirlerini yıllarca sevip öyle evlenmişler. Hatta babam annemi çok zor almış desem abartmış olmam.

M&A Bir Veliahtın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin