Merhaba herkese🤗
Arkası yarın gibi attığım için bölümleri kısa yazıyorum.
Kitabın gidişatını nasıl buluyorsunuz? Benimle paylaşır mısınız?
Mesela en basitinden sorayım sevdiniz mi? 🙈
Multimedya: Enişte beyiniz. Dün yorumda gördüm çok hoşuma gitti bu laf🙈😁
Yeni bölümlerde görüşmek üzere.
Bol bol yorum okumak istiyorum sizden💋
Başlangıç saatinizi buraya yazabilirsiniz
Keyifli okumalar🙃
XOXO
Bugün pazar ve ben farkında bile değildim annem aramasa. Klasik pazar kahvaltısına çağırıyor ve ben feci yorgunum. En azından kahvaltı hazırlamakla uğraşmam deyip teklifini kabul ettim. Gece en fazla bir saat uyumuşumdur. Öyle yoğundu ki acil ve görüneceği üzere bitik bir haldeyim.Neyse ki nöbeti erken bir saatte beklemeden teslim edip gidiyorum.
Daha özgür olabilmek adına ailemin yanında yaşamama kararı aldım. Zaten babam en ufak bir şeye bile karışan bir baba ve ben öğrenciliğimde özgür olmaya fazlasıyla alıştım. Kendime ayıracağım çok kısıtlı bir zaman var ve bu zamanı babamla tartışarak geçirmek istemiyordum. Ki hala kararımın arkasındayım. Hatta annem babamın başının etini yedi ve bana harika bir daire satın aldırdı. Çoğu detayı da benim yerime ablamla halletti. Neyse ki ablam her zaman için benim yanımdadır. Bu yönden de baya şanslıyım hatta.
Eve geldiğimde harika kokular karşılıyor beni. Of börek kokuyor! Ben resmen iki senedir ağzımı bile sürmedim. Bazen diyetisyenimle aldığım o karara lanet okuyorum. Şekerden bir nebze daha fazla uzak kalabiliyorsunuz ama söz konusu gluten olunca iş değişiyor. Her şeyin içinde mevcut. Özellikle Türkiye'de o diyete uymak benim için çok zorlaştı. Bünyem fazlasıyla kilo almaya müsait ve bunun başlıca sebebinin de gluten olduğu anlaşıldı yaptırdığım bir test sonucunda. Bir tane simit bile yesem bir kilo alacağım diye korku sardı içimi çünkü öyle bir etkisi var ve ben şişman olmak istemiyorum. Formumu korumak için kısıtlı zamanımdan vakit ayırıp spora gidiyorum. Gerçi vücut yapmak içinde gidiyorum da işin bahanesi o. Bende öyle kilo alma fobisi var işte.
İçim sızlıyor yürürken ne vardı sanki bir parça yiyebilseydim. Direncimin düştüğünü annem bir görürse bana zorla da olsa yedirir. O yüzden en katı tutumuma dönmeliyim.
"Günaydın herkese," diyorum yemek salonuna girerken.
"Aaaa dayım gelmiş." Bu minik kuşun burada olacağı tamamen aklımdan çıkmış durumda. O kadar enerjisizim ki onu kucağıma almak yerine yere eğiliyorum ve bana sarılmasını sağlıyorum. Arya sanki her gördüğümde daha da büyümüş oluyor. Şu an beş yaşında ve fazlasıyla akıl küpü.
"Nasılsın kuşum?" Ablam sarı saçlarını örmüş ve bu yüzden de minik kuş mutlu görünüyor çünkü saçlarını ördürmeye bayılıyor.
"Seni özledim." Çocuk haklı gerçekten onu ziyaret etmeye bile zaman bulamıyorum bazen. Gerçi başka bir sebebi daha var. Enişte Bey ile hiçbir şekilde yıldızım barışmadı. Kendisi üst düzey bir şirkette makina mühendisi ve bazen babamın ona tavrını bile kıskanıyorum. Ona göre adam gibi adam eniştem gibi olmalı. O yüzden ablamın onunla evlenmesi baya kolay oldu. Sırf ablamın hatırına katlanıyorum o adama. Arya'nın da güzelliği tamamen ablamdan geliyor zaten.
"Ben de seni kuşum. Çooook özledim." Yanağına bir öpücük konduruyorum ve kollarımı gevşetiyorum. Enerjim o kadar düşük ki onunla istediğim şekilde ilgilenemiyorum bile. Yemek yiyip hemen yatasım var. Böyle yapa yapa reflü olmama da ramak kaldı zaten.
"Hoş geldin oğlum." Annem ve ablam masayı kuruyorlar. Bitse de gitsem modundayım.
"Hoş bulduk," diyorum ama ikisi de yüzümü inceliyor. Bu duruma alıştıkları söylenemez. Özellikle annem bana çok düşkündür ve bu durumuma da baya üzülüyor.
"Ne zaman bitecek bu yoğunluk. Hiç iyi görünmüyorsun Altuğ."
"Uzman olunca inşallah bu yorgunluğa değecek her şey abla," diyorum. Aslında kendisi de sağlıkçı. Fizyoterapist ve özel bir kliniği var. O da ara ara en az benim kadar yoğun oluyor.
Tam o sırada merdivenlerin başında babam ve enişte beyi görüyorum. Bu adam kesinlikle ablamı hak etmiyor. Keşke ablam Derya Bey ile birlikte olsaydı. Evet bu detayı Levent abinin ağzından zor aldım. İlk gittiğim gün Deniz abiye anlatırken 'hani ablası vardı ya Arzu' cümlesi çok dikkatimi çekmişti. Meğerse Deniz'in abisi Derya Bey'in ergenlik aşkı ablammış ama ablam asla ona yüz vermemiş hatta nefret etmiş. Bu yüzden de Derya abi o günden beri sarışınlardan nefret eder olmuş. Lakin sonuç olarak çok güzel bir sarışınla evli. Hatta üç tane de çocuğu var. Levent abi ikisinin birbirlerini çok iyi tamamladığını söylüyor."Naber Altuğ?" diyor enişte bey. Küçük dağları ben yarattım havasında ve ağzının üstüne iki tane çakasım geliyor. Allah'tan boyum ondan uzun da ben de ona bu şekilde üstünlük taslayabiliyorum. Zaten yakışıklılık ve zeka olarak yakınımdan geçemez.
"İyi," demekle yetiniyorum ve o an ablamla göz göze geliyoruz. Bu konuyu benimle defalarca konuştu. Zaten enişte beyde onu sevmediğimin gayet farkında. Şu an hiç ablamın nazını çekecek değilim.
Hep birlikte masaya oturuyoruz. Neyse ki bu sefer mısır ekmeğim unutulmamış. Yarı aç kalkmayacağım, geçen sefer öyle olmuştu çünkü. Hatta enişte bey beni entel olarak nitelendirmiş ve üstüne dalga geçmişti. Evet bu devirde sağlığınıza önem vermek, bakımlı olmak, kültürü en üst seviyede edinmek sizi entel edebiliyor. Hatta size başka sıfatlar da kullanabilirler aşağılamak için. Hiçbiri de umurumda değil.
Önüme konan sıcacık çaydan bir yudum içiyorum.Şimdiden iyi geldiği söylenebilir çünkü rahatlatıcı etkisini hissedebiliyorum. Belki de oturduğum içindir tam emin değilim.
"Selin ne yapıyor?" diyor ablam dikkatimi çekmek için.
"Uzatmaları oynuyoruz hatta bugün cesaret edebilirsem maçı bitireceğim." Babam onaylamaz bir şekilde bana bakıyor.
"Yine mi?" Bu sefer annem de ona katılıyor ve aslında bir yönden de haklılar ama olmuyor işte. Aklımı başımdan alan ayağımı yerden kesen biri çıkmadı ki karşıma. Bakınız Levent abi otuz üç yaşında evlenmiş. O güne kadar beklemiş hatta o benim gibi üç beş ay da olsa sevgili yapmamış, hep tek gecelik olarak takılmış. Canfeda ile evlenmesi de beklenmedik bir olaymış. Zaten çoğu mutluluk beklenmedik bir anda gerçekleşiyor.
"Geçende annemle Zuhal teyzeyi ziyarete gittik. Canfeda da oradaydı hatta halasının kızı vardı yanında. Sizin hastanede çalışacağını söyledi. Onunla takılsana." Ablam göz kırpıyor ve beni hayretler içerisinde bırakıyor. Mercan ve ben mi! Hayatta olmaz.
"Ben o kızı üzerim ve Levent abi de beni kapının önüne koyar."
"Tek sorun mu yani? Onu beğendin mi?" Abla sen ne diyorsun der gibi bir bakış atıyorum.
"Bence çok tatlı bir kızdı," diyor bakışlarımı görür görmez.
"Mercan benim gibi zengin bir züppeyi değil eniştem gibi adam gibi adamları hak ediyor." O an niye bunu söylediğime anlam veremiyorum. Resmen kendimi babamın sözü ile küçümsedim. İnanılır gibi değil yorgunluk kafamı iyice götürdü benim.
"Sen de adam gibi adam olabilirsin. Tabii o kızı gerçekten seversen." Babamın eline böyle bir koz vermemeliydim. Hay dilimi...
"Bir de evlendirin beni tam olsun." Ablam bu sitemime gülüyor.
"Seçim senin ve kendini değiştirmek de senin elinde. Ben o kızlara üzülüyorum. Nasıl etkiliyorsan artık."
"Benim etkileyemeceğim kız yok şu anda. Mesela bu yüzden siz börek yerken ben mısır ekmeğimi yiyorum." Ablam bir kahkaha atıyor.
"Gün gelecek Altuğ bir kadın senin aklını başından alacak ve sen de o gün adam gibi adam olmaya karar vereceksin kendi tabirinle. İnşallah çok beklemeyiz" Asla eniştem gibi biri olmayı düşünmüyorum. Şu anda da gayet iyiyim. Hatta evime giderken Selin'e mesaj atacağım. Akşam birlikte dışarı çıkmak istediğimi söyleyeceğim ve gecenin finalini de yatağımda yapacağız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M&A Bir Veliahtın Hikayesi
RomanceOnu gördüğü ilk günden beri boş hayallere kapıldığını düşünen Mercan yeni işine başladığı gün onu karşısında görünce oldukça şaşırır. Bu platonik aşka bir dur demelidir ama bulunduğu şartlar onu hoşlandığı adama doğru itmeye başlar. Bu noktada artık...