MERCAN'DAN
Yatağımda keyifle dönerken gözlerime dolan gün ışığı sayesinde uyanıyorum. Bir an komodinin üzerindeki kitap ile bakışıyoruz. Sahi ben dün gece nasıl yattım? Ellerim hızlıca saçlarıma gidiyor çünkü saçlarımı gelişigüzel toplamıştım ve hala tokam yerinde ve saçlarım biraz yatmaktan dolayı bozulsa da yerinde duruyor. Ayağımda çoraplarımın varlığını hissediyorum. Ben asla çorapla ve saçlarımı özgür bırakmadan yatmam.
Korkuyla doğruluyorum ve dün gece ne yaptığımı hatırlamaya çalışıyorum. En son salonda oturuyordum. Altuğ'a ve tabi ki kendime deli gibi kızdığım için sakinleşmek adına kitap okumaya karar vermiştim. Sonrası yok... Sonrası yok hatırlamıyorum! İnanılır gibi değil. Uykum çok ağırdır benim ve çok zor uyandırılırım. Küçükken annem beni çişe alıştırırken geceleri çok zorlanırmış cinnet geçirmesine ramak kalırmış çünkü beni uyandıramazmış. Ayakta uyur bir vaziyette çiş yaptığım bile olurmuş. Bu huyumdan nefret eder ama benim elimde olan bir şey değil bu durum.
Ne yani Altuğ gece geldi ve beni yatağa mı yatırdı. Beni nasıl uyandırabilir ki! Diğer ihtimali düşünmek bile istemiyorum. Onun tarafından kucaklanma fikri şu an bünyeme garip sinyaller gönderiyor. Sonra Nesrin ablanın tanımı aklıma geliyor. Bir yakışıklı prens gibi beni kucağında taşıyıp yatağa getirmesi... Yok canım daha neler. Beni uyandırmayı başarmış olmalı. Hem ona hala sinirliyim. Belki buna hakkım yok ama gerçekten sinirliyim. Onun hayatı benimki ile bambaşka hatlara sahip. O eve kız arkadaşlarını getirip yiyişen bir tip. Zaten benim bunu bilmem de gerekirdi. Altuğ dizilerdeki yalılarda yaşayan zengin yakışıklı playboy olan başroller gibi. Çoğu kızın hayran olduğu, sonunda salak olan ama kendini akıllı sanan başrol kıza aşık olabilecek bir tip yani.
Evet kıyaslama ile birebir tutmasa da ana hatları aynı. Altuğ süründürülen çoğu asistandan biri. Ayrıca Jinekolog ve kendi evinde ve kendi ekmeğini falan pişiriyor. Yani bana aşık olmasına imkan yok. Çünkü ben kendimi akıllı sanan bir salak değilim. En azından ondan hoşlanmamı aptalca bile görebiliyorum. Dün gece ne olduğunu öğrenmem istiyorsam tek yol var önümde. Mecbur ona soracağım. Ya da o benimle dalga geçmek için söyleyecek çünkü o fırsatı kaçıracağını hiç sanmıyorum.
ALTUĞ'DAN
Güne birazcık yorularak başlayacağım. Evde devam etmem gereken bir egzersiz rutinim var. Bu ara spor salonunu o kadar çok aksatıyorum ki, aylarca çalışmamın ürününü mahvedebilirim. Bu yüzden en azından evde vakit ayırmaya çalışıyorum. Sahi Mercan da benimle aynı salona gidiyordu. O da aksatıyor olmalı. Gerçi evde bunun hiç konusu da açılmadı. Odamdan çıkıp merdivenlere yöneliyorum. Aşağıya indiğimde onu salonda koltuğa bakarken görüyorum. Birden bakışları beni buluyor ve yüzünde garip bir ifade beliriyor. Sanki utanıyor gibi. Hemen bakışlarını kaçırdığı noktaya bakıyorum. Evet üstüme bir şey giymediğim her zaman egzersiz yaparken üstüme bir şey giymem. Şortumu giyer ve salondaki o boş alanda manzaraya karşı çalışmamı yaparım.
Bu tavrı beni gülümsetiyor. Sonunda bir şeyimle onun dikkatini çektim. Bunu da sonuna kadar kullanacağım. Sanki fark etmemiş gibi dalgın bir şekilde onun yanından geçiyorum.
"Günaydın," diyorum.
"Günaydın," diyor titrek bir sesle. İçimden gülmek geliyor. Nutku tutuldu. Adonis kasım bile var ve kadınların buna bayıldıklarını şahsen biliyorum. En azından Selin öyleydi.
"İyi uyudun mu?" Hala bana bakmamaya çalışıyor. Ben ise karşısında camların önünde duruyorum.
"Beni sen uyandırdın sanırım."
"Aslında hiç başarılı olamadım. Ben de seni odana taşıdım."
"Taşıdım derken?" Şaşırıyor ve gözlerini direkt yüzüme çeviriyor. Aşağılara bakmamak için kendini zor tuttuğunu görebiliyorum. Saçım önüme gelmesin diye kırmızı bandımı başıma bağlıyorum.
"Evet seni kucağıma aldım ve taşıdım. Sandığımdan daha da hafiftin. Hiç zorlanmadım yani." Birkaç ısınma hareketi yapmaya başlıyorum.
"Buna gerek yoktu. Koltukta da uyabilirdim. Senden iyilik beklemiyorum." Kendini savunması oldukça gülünç.
"Bak Mercan, önceki hastanende ne olduğunu bilmiyorum ama karşına çıkan her doktor onun gibi olacak diye bir şey yok. Doktorların hepsi pislik değildir. Ki sen beni öyle görüyorsun zaten ama ben insanları olmadıkları bir şeyle itham etmem. Hastanede bana asılan kızlara yüz verseydim belki sandığın türde biri olabilirdim ama değilim. Nalan'a yüz vermediğimi de kendin görmüştün. İnsanlar gerçek hayatlarında istediğini yaşayabilirler. Farklı bir kültürde büyüdüm yine bambaşka bir kültürde okudum. Yani ister istemez o davranışlarda bulunabiliyorum. Bir kadınla evlenmeden de birlikte olabiliyorum. Bu ne beni ne de kadını pislik biri yapar. İkimizin rızası söz konusu sonuçta. Evet eve getirme fikri sana nahoş gelmiş olabilir, haklısın. Dün düşünmeden konuştum ve bu olmayacak zaten. Madem aynı evde birlikte yaşayacağız bunu cehenneme çevirmek ikimiz içinde iyi olmaz. Yani dün ben seni taşıdığım gibi yarın da sen beni uyandırabilirsin. Çünkü birkaç sefer bende orada uyuyakaldım yorgunluktan. Durumu anormal görme diye sana bunları anlatıyorum."Onu yine şaşırttım. Evet onu ilk başta istemedim ama şimdi düşününce en azından tek başıma burada durmak yerine ona bir şeyler anlatmaya çalışıyorum ve bu durum da yalnız olmaktan daha iyi.
"Peki, teşekkür ederim." Tam mutfağa gidecekken onu sözlerimle durduruyorum.
"Ayrıca okuduğun kitap favorilerimden biridir." Bana alaycı bir şekilde bakıyor.
"Çocuk kitapları okuduğunu sanıyordum." Gülüyorum kesinlikle bu tartışmaya girmeyeceğim. Hatta ona neden meydan okumuyorum ki.
"Peki madem çocuk kitapları olarak görüyorsun. Beni ikna et o zaman. LOTR daha iyi diyorsun ya. Ben kitaplarını okumadım sadece filmlerini izledim. " Benden böyle bir şey beklemiyordu ama söylediğim an gözlerinde bir parıltı oluşuyor.
"Saflarımıza yeni birinin katılmasını çok isteriz. Akşam ilk filmi izleyebiliriz mesela."
"Bir tane şartım var. Sonra da sen benimle oturup Harry Potter izleyeceksin."
"Peki anlaştık." Hemen kabul edeceğini hiç beklemiyordum açıkçası. Önyargısını kırmayı yürekten diliyorum.
"Kahvaltıyı bugün sen hazırlarsan güzel olur."
"Tamamdır." O mutfağa giderken ben de egzersizlerime şınav ile başlıyorum. İlk başta nefret ettiğim bir hareketken şimdi oldukça hızlı yapabiliyorum. Hatta Mercan'ın bile dikkati üzerimde beni izlediğini görebiliyorum.
"Sen niye spor salonuna gitmiyorsun artık?" diyorum nefeslerimin arasından.
"Düzenimi oturtmayı bekliyorum. Senin de benden bir farkın yok." Tekrarlarımı bitirdiğim için ayağa kalkıyorum. Yine gözleri bir an gövdeme kayıyor çünkü terledim.
"Utanmana gerek yok bana bakabilirsin."
"Neden sana bakayım?" diyor savunmaya geçer bir biçimde ama ben sırıtmaya devam ediyorum. Erkeklere asla böyle şanslar vermeyin kızlar, egolarını tatmin etmek için bu şansı sonuna kadar kullanırlar. Aynı şu an benim yaptığım gibi.
"Baktın zaten bunu gördüm. Alışkınım ben. Hatta spor salonunda sen de görmüş olmasın diğer kızların bakışlarını."
"Belki de uluorta üstü çıplak bir erkek görmek beni şaşırtmıştır mesela. Hiç bu aklına gelmedi mi? Kendini çok beğeniyorsun."
"Beğenmeliyim çünkü ne kadar emek harcadığıma sen de şahit oluyorsun sonuçta." Kaçmak istercesine salondan mutfağa gidiyor. Evet bugün onu kesinlikle iyi köşeye sıkıştırdım. Bundan sonra da buna devam edeceğim çünkü sandığımdan daha eğlenceli. Bu ev arkadaşı olma fikri aslında hiç de kötü değilmiş.
Herkese merhaba,
Aslında devam edecektim ama başım o kadar ağrıyor ki, burada bitirip atayım dedim.
Gelecekten bölümü okuyanlar umarım Altuğ'a olan önyargınız kırılmıştır. Ben sizi baya şaşırtmayı hedeflemiştim ama pek yorum yapmadınız.
Emek karşılığı olarak sizden 200 oy ve 100 yorum istiyorum. Yeni bölümü sınır dolunca atacağım.
Görüşmek üzere,
XOXO
ELİF
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M&A Bir Veliahtın Hikayesi
RomanceOnu gördüğü ilk günden beri boş hayallere kapıldığını düşünen Mercan yeni işine başladığı gün onu karşısında görünce oldukça şaşırır. Bu platonik aşka bir dur demelidir ama bulunduğu şartlar onu hoşlandığı adama doğru itmeye başlar. Bu noktada artık...