20

9.3K 788 366
                                    

Keyifli okumalar :)

Bölüm sınırı 230 oy ve 300 yorum

Teşekkürler 

ALTUĞ'DAN

Dışarısı feci soğuk ve alışverişe gidiyoruz. Benim için en kötü ikili bu. Manav reyonunda gözüme iyi gelenleri alıp poşete koyuyorum. Bu arada Mercan'da bana bakıyor. Evet o oldukça yavaş seçiyor. Hatta en sonunda elindeki poşeti alıyorum ve hızlı hızlı seçmeye devam ediyorum.

"Çok hızlısınız Altuğ Bey." 

"Teşekkürler Mercan Hanım. Soğukta daha fazla kalmaya niyetim yok. O yüzden biraz daha hızlı olmalısın."

"Her şeyi aldın neredeyse baya iyisin ha." Gülümsüyorum evet insan kendi başına yaşayınca kendi kendine yetebilmeyi öğreniyor. Hele ki benim gibi sıkı bir diyeti varsa. 

"Alıştım sanırım ama hiç sevmiyorum alışverişe çıkmayı." Birlikte poşetleri taşıyoruz ve içeriye geçiyoruz. Bir alışveriş arabası kapıp raflardan hızlıca istediklerimi alıyorum.

"E bana çokta ihtiyacın yokmuş sanki," diyor Mercan. Yani bir bakıma haklı ama onun sevip benim sevmediğim yiyecekler olabilir.

"Tamam ben diyet yapıyorum ama sen yapmıyorsun. Sevdiğin zararlı şeyler olmalı. Çıkmışken al bence.

"Vay Altuğ Bey cidden olgunlaşıyor sanırım. En son bu eve gluten giremeyecek diyordun."
"Çünkü sana gıcık oluyordum. Gerçi hala gıcık olduğum noktaların var." Gülüyor ve durup ona bakıyorum. Şu an oldukça rahat görünüyor. Evet yüzünde nöbetten kalma bir yorgunluk var ama gözleri ışıl ışıl. Yüzü çocuksu ama garip de bir çekiciliği var itiraf ediyorum. Özellikle gülünce o çekicilik üst seviyeye geliyor. Ona attığım bakışı yakalıyor ve kaşlarını kaldırıyor soru sorar gibi.

"Haklıyım ama," diyorum ve yakalanmamın utancını gizlemeye çalışıyorum. 

"Sen de gıcık olduğum detayları saysam,"diyor karşı atağa geçip.
"İlk tahmini ben yapayım, sarışın olmam."

"Kesinlikle Armağan'ın bebek saçı benzetmesi çok iyiydi." Bir kahkaha atıyorum.

"Yalnız ona bana değil anneme söyledi."

"Annen de aşağı yukarı senin gibiydi. Yok, o daha sarışındı." Onu doğrulamak için başımı sallıyorum. Çocukken ben de çok sarışındım ama büyüdükçe saçımın rengi koyulaşsa da yine sarışın sayılırım.

"Yakışıklı prens olamazdın birkaç ton koyu olsan." İç geçiriyorum cidden hiç sevmiyorum şu benzetmeyi. Çünkü yakışıklı prens Shrek'te kötü bir karakter. Kötü peri annenin oğlu. Tam bir işgüzar ve onu sevmiyorum.

"Ben kötü biri olmak istemiyorum. Yakışıklı kötü biriydi."

"Yani kaç sene geçti aradan filmi izleyeli. Pek hatırlamıyorum." Evet Fiona büyüyü bozması için yıllarca onu bekledi ama onu kurtaran Shrek oldu. Arya filmi izlemeyi seviyor ve yakın bir zamanda izlemiştik onunla.

"Dur bir dakika! Annemi sen nerede gördün?"

"Canfeda ablamdayken misafirliğe geldiler ablanla birlikte." Doğru ya ablam bunu kahvaltıda söylemişti. Evet ablam onunla takılmamı da söylemişti. Aslında şimdi başka bir açıdan bakarsam onunla takılıyor olabilirim. 

"Seni yine yoracağım. Etleri sen al. Ben de bunu hiç sevmiyorum," diyor. Yüzünde garip bir ifade oluştu. Sanırım bunu tiksinti olarak tanımlasam yanılmam. Biraz geride duruyor ben de hemen istediklerimi görevliye söylüyorum.

M&A Bir Veliahtın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin