75.BÖLÜM

629 83 10
                                    

Selamlar canım okurlarım.

Öncelikle hepinize Hayırlı Ramazanlar dilerim. 

Yine aksiyonlu ve bir o kadar hareketli bir bölümle geldim.

Bölüm biraz rötarlı olarak geldi ama son zamanlarda bazı şeyler üst üste geldi. O yüzden sizi biraz beklettim. Uzun zamandır okuyucum olanlar beni bilirler, sağlık problemleri ve zorunlu hal dışında elimden geldiğince bölümleri aksatmamaya çalışıyorum. Gecikeceksem de mutlaka buradan ya da ana sayfamdan duyuru yayınlıyorum ve gecikme nedenimi açıklıyorum. Çünkü merakla beklediğinizi biliyorum ve size karşı kendimi sorumlu hissediyorum.  Her daim burada olduğunuz ve desteğinizi eksik etmediğiniz için teşekkür ederim canım okurlarım. 😘❤️

Bölüme geri dönecek olursak çok heyecanlı bir yerde kalmıştık en son.

Bakalım Yekta ve ekibi neler yapmış bu bölümde?

Keyifli okumalar!.. 

Yorum ve oylarınızı sevgiyle bekliyorum. 

Görselde ; Yekta var.

Bölüm müziğimiz; TSK KLİP  

************************************

''Eğer tek kişi bir orduya meydan okuyorsa, bilin ki o bir Türk'tür!''

''Yok, eğer o gelen bir TÜRK KADINI ise bir orduya bedeldir. ''

                                    duslerkitapligi

*************

Patlamanın etkisiyle savrulduktan birkaç dakika sonra kendi geldiğimde başım dönüyordu. Havada asılı duran duman nefes almamı engelliyor, üzerime sicim gibi kül yağıyordu. Yattığım yerden kalkmadan başımı sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Öksürürken yavaş yavaş zihnim  açılmaya başladı. Hızlı bir şekilde düşünmeye başladım. Öncelikle birkaç saniye durup kendi vücudumdaki hasarın oranını anlamaya çalıştım. Kendimi dinleyerek kabaca hasar tespiti yaptım. Sol kolumdan omzuma doğru yürüyen garip bir ağrı ve nefes almamı engelleyen ve nereden geldiğini anlayamadığım başka bir ağrı daha vardı. Sağ kolumun üzerine ağırlığımı vererek bedenimi çevirip yavaşça ayağa kalktım. Bir yandan da içimden  'Ne olur Allah'ım bana aynı acıları bir daha yaşatma!'' diye dua ediyordum. Yoğun dumanın arasında yerde yatan ve ayağa kalkmaya çalışan askerlerimi seçtiğimde biraz olsun rahatladım. 

'' Asker, iyi misin ses ver?'' diye bağırdım sesimi hepsine duyurmak için. Etrafımdan art arda gelen seslerle derin bir nefes koyuverdim. Rüzgarın havadaki kara dumanı biraz olsun dağıtmasıyla hepsinin ayaklandığını ve yanıma yaklaştığını gördüm. 

''İyi misiniz?'' diye sordum telaşla. Dumandan dolayı yanan gözlerimi kırpıştırarak gözlerimi üzerlerinde gezdirdim.

Sedat yanıma yaklaşıp kolumu tuttuğunda ona döndüm.  ''İyiyiz komutanım, sadece küçük sıyrıklar.'' dediğinde ekibe baktım. Eksiktik! Neredelerdi? Gözlerim çılgın gibi etrafı tararken ''Diğerleri nerede?'' öfkeyle bağırdım. 

''Komutanım! Komutanım, buradayız! ''diyen sese döndüğümde yüz metre ilerimde taşların yanında yatan askerimi gördüğümde yerin ayağımın altından kaydığını hissettim. Hızla öne atılıp yanlarına koştum. Arkamdan gelenler bir şey söylüyordu ama onları duymuyordum. Yanları yaklaştığımda dizlerimin üzerinde sertçe yere çöktüm. İkinci ekibimdeki askerlerimden biriydi yerde yaralı halde yatan. Karnına dik bir metal parçası saplanmıştı ve her nefes aldığında kan artıyordu. Gözlerimi kırpıştırarak göz yaşlarımı geri ittim. İçimde bir yerlerde köşeye çekilip içim çıkana kadar haykırarak ağlamak geçti ama  şuan üzülme vakti değildi. Kendime gelip sakin kalmaya çalışarak  titreyen ellerimle genç askerin yarasını kontrol ettim. Doktor değildim elbette ama operasyonlarda ne kadar derin yara gördüğümü unutmuştum artık. Arazi de her zaman yanınızda bir doktor veya gidebileceğiniz bir sağlık merkezi olmuyor. Bu yüzden kendi yaralarımızı sarmayı öğrenmiş, alışmıştık. Ellerimin altında bedeni titreyen asker  

ENFÂS (Yeniden doğ kalbim!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin