3.BÖLÜM

15.3K 637 30
                                    

Medyada;PUSAT VE YEKTA VAR!..

Hepinize merhaba canlarım...
Biraz uzun bir ara oldu ama umarım çok bekletmemişimdir..
Yazmayı özlemişim!..
Tamam..sizleri bekletmeden hemen yeni bölümle başbaşa bırakayım o zaman..
Bir hatam olursa şimdiden offola canlar!..

Güzel yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu..
Yeni bölümde görüşünceye kadar sağlıklı,huzurla kalın!..🤗

Not:Bu bölümü hiçbirinizi ayırt edemeyeceğim için Hepinize ithaf ediyorum...😊😀😇

★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★

Evler tünek olmuş,ötüyor bir sürü baykuş...

Sesler de:'Vatan tehlikedeymiş...
Batıyormuş!'

Lakin,hani,milyonları örten şu yığından,

Tek kol da demiyor bir tarafından!

Sahipsiz Vatanının Batması Haktır;

Sen Sahip Çıkarsan Bu Vatan Batmayacaktır.

              MEHMET AKİF ERSOY  -  YE'S

Pusat gülümsemesiyle sessizleşen oda ile hemen ciddi ifadesine geri döndü.

"Emir netleşene kadar bekleyelim.."
derken kapı çaldı.

"Gir!"emriyle içeri giren asker selam verip "Üsteğmenim size telefon var!"
dedi.Üsteğmen hemen ayaklandı.

"Acil bir durum mu var?"diye sordu askere.

"Önemliymiş efendim!.."dedi asker.

Kendi odasına bağlanmasını söyleyip hızla odasına gitti.Çalan telefonu açıp karşıdan sesi duymasıyla yerinde dahada dikleşti.

"Albayım?!."

"Üsteğmenim!Karakolunuza birkaç gün içerisinde bir Yüzbaşı görevlendirildi.Yazılı emirin gelmesini beklediğinizi biliyorum.
Gönderildi...Kısa sürede elinizde olur!
Asker gelmek üzeredir.Size haber vermemin nedeni Binbaşıyla önemli bir görevdeyiz ve gelecek olan Yüzbaşı'nın oraya sağ salim bir şekilde ulaşmış olması ciddi bir önem taşımakta!..Anladın mı asker!.."dedi hiç lafını böldürmeden.

"Anladım efendim!Emredersiniz!.."
deyip duraksadı biraz.

"Bende size YÜZBAŞI'nın ulaştığını bildirmek isterim efendim!.."

"Tamam asker!..Güvenlik sağlandığına göre size kolay gelsin ÜSTEĞMENİM!.."

"Sağolun Albayın size de!.."deyince kapandı telefon.

Hemen Teğmen'den gelen belgeleri isteyip onayladı.Sonrada odasını ve ihtiyaçlarının ayarlanmasını emretti.

************************************

Utkan,Yekta itiraz etmesine rağmen kendi odasının müsaid olduğunu ve sorun olmayacağını söyleyip komutanları bilgilendirmeye gitmişti.
Yekta'da hızla kısa bir duş alıp çıkmıştı.Kaç günden beri aynı kıyafetle gezmişti. Şimdi aynaya bakınca yüzünün bile renginin açıldığını farketti.Tişörtü üzerine geçireceği sırada duraksadı.Hafifçe aynaya doğru yan dönünce sol küreğinden beline doğru inen izi belli olan yarasına baktı.Gazze'de girdiği çatışmadan aldığı bir yaraydı.Aslında  dikkatsizliği veya  dalgınlığı değildi yaralanmasına sebep olan.Onların hiç acımadan katlettikleri minicik canları koruma derdindeydi sadece.Ateş hattında kalan ve neredeyse vurulmak üzere olan 3-4 yaşlarındaki bir bebeğin canını kurtarmak için hızla üzerine atlayıp sarılmıştı. Yere düşerken aldığı birkaç hafif sıyrığı bile o zaman kendine dert etmişti.
Az daha yavaş düşebilirdi yere ama Kalaşnikof bir mermiden daha hızlı olamamıştı...Ve sol tarafına aldığı darbe yüzünden de hızlı olmuştu düşüşü işte..Yaranın üzerinde parmağın gezdirdi ve tekrardan şükretti Rabbine..
Ya o bebeği kurtaramasaydı.Ya ekibinden biri yanında gelmemiş olsadı.Şimdi onun sayesinde iyiydi ve hâlâ masum insanları kurtarmaya ve vatanına hizmet etmek için çalışabiliyordu. O zaman hastaneye bile gidemedikleri için kaldıkları kulübede binbir zorlukla tedavi etmeye çalışmıştı onu arkadaşı.
Bu dikiş izlerinin bu kadar belirgin olmasına şaşmalıydı.
Kötü durmuyordu hiçbir yarası..
Çünkü hepsi ona yaşadıklarından hediyeydi...Onda bıraktığı zafer işaretleri...Bunun gibi binlercesini taşısa da vücudunda bu yara yıllarca önce kendisi için parlayan kahverenginin en tatlı tonunda olan o gözlerin bir eşi olan bebeğin iziydi.
Allah onu kurtarmasına yardım etmişti ve bir kayıp daha vermemişti.
Düşüncelerinde sıyrılmak isteyerek diğerlerine bakmadan hızla tişörtü üzerine geçirdi.Kardeşinin spor kıyafetleri üzerine biraz bol gelse de
iyi durmuştu.Kendi kendine 'Birşeyler içsem iyi olur..'diye içinden geçirip hızla üzerine bir ceket alıp saçlarını toplayıp odadan çıktı.Çay ocağı gibi duran yere doğru yöneldi.
Küçük olmasına rağmen içeri birkaç tane masa yerleştirilmişti.Odaya girdiğinde askerler onu görünce şaşkınlıkla bakmışlardı.Yekta alışkın olsada buralarda kadın askerin çok olmadığı bildiğinden bu kadar şaşırmalarını anlayışla karşıladı.
Kim olduğunu bilmeyen askerler tedirginlikle ona selam verip aralarındaki  konuşmaya devam ettiler.Yekta'da bir bardak çay alıp pencerenin kenarındaki küçük masaya geçip oturdu.Demli çayından bir yudum alıp karşısındaki heybetli dağların manzarasına baktı sessizce.
O dağında kendi içinde olduğu gibi neler sakladığı belli değildi.
Aralarındaki fark ise o sadece düşmana,Vatan hainlerine karşı tehlikeliydi.Masumları ise canı pahasına koruyan bir askerdi.Onlar ise sadece kötülükleri barındırıyordu.
Nasıl tehlikeler,tuzaklar ve masum hayatlar...
Tuzağa düşürülmüş,kandırılmış,ailesi
ile eviyle tehdit edilmiş masum insanlar...Kurtarılmayı bekleyen insanları düşününce içi titredi.
Kurtaramadıkları da olmuştu zamanında...
Gözleri önünde..kollarında kaç tane askerini,can yoldaşlarını,tertiplerini
bu topraklara şehit vermişti.Hala içini yakan aldığı her nefese şükür etse bile ciğerini yakan bir his vardı.
Keşke hepsini kurtarmayı başarabilseydim düşüncesi...
Peki ne içindi bunca verilen şehit?..
Tabiki vatanını milletini korumak onların görevleriydi.Ama onca dökülen kanın nedeni neydi?..
Neyin bedeliydi?...
Kime ne yapmışlardı ki iyilikten başka!..Tek kendini düşünmeyen elinin yetiştiği her yere her millete ayırt etmeksizin yardım eden bu devlete olan kin,intikam niyeydi?
Neden aramıza nifak tohumları ekmeye çalışıyorlardı?..
Allah biliyor ya..Biz ezelden beri Tek kalmaya alışmış dört bir tarafı düşmanlarla çevrili bir ülkeydik!...
Bizim vatanımızın toprakları sınırında kendilerini bizim içimizden çıkmış gibi gösteren  bu hainler,kendi kardeşine,askerine, silah çekmesi için
kullanılan vatandaşlarımız vardı bu dağlarda...

ENFÂS (Yeniden doğ kalbim!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin