49.BÖLÜM

1.3K 103 2
                                    

Selamlar canım okurlarım..

Görüşmeyeli nasılsınız bakalım?Umarım çok iyisinizdir..

Sizleri beklettiğim için üzgünüm..

Geçen hafta çok yoğundum o yüzden bölüm bu haftaya sarktı.

Evet!..

Merakla beklediğiniz yeni bölüm ile geldim.

Umarım beğenirsiniz.

Yorum ve Oylarınızı eksik etmezseniz sevinirim..

Keyifli okumalar!..

Bölüm müziği; Onur Can Özcan - Hüzün Hoş Geldin

************************************

''Neşet Ertaş'ın dediği gibi;

Sevdiğini sinesine sarmayan,

Ne yaşamış,ne yaşıyor,ne yaşar..''

************************************

Bütün gece yaşadığım duygu yoğunluğundan dolayı bir o tarafa bir bu tarafa doğru dönüp durmuş ve ancak sabaha karşı gözlerimi yuma bilmiştim.Derin ve rüyasız bir uykudayken birden bire kendimi çorak bir arazide buldum.Başımı kaldırıp etrafa baktığımda hiç bir şey göremedim. Çevrimi yoğun bir duman sarmıştı.Genzimin yandığını hissederek öksürmeye başladım.Dumanın içinden çıkabilecek bir yol ararken bazı sesler duymaya başladım.Önce uzaktan gelen kısık sesli konuşma sesleri geldi.Ardından bir bağırış koptu.Anında beynimin içinde tehlike çanları çalmaya başladı ve ben refleks olarak bir askerin yapmaması gereken bir şey yaparak görüş açım iyi olmadığı halde sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım.Koşarken ayağımda postallarımın olduğunu fark ettim.Elim hemen belimde olan silahıma gitti.Yavaşça etrafımdaki sisin dağıldı ve karşıma yıllar önce bir operasyona gittiğimiz o izbe harabe çıktı.O sıralar daha Üsteğmendim. Rütbem yüksek olmasa da operasyondan ben sorumluydum.Düşüncelerimin netleşmesiyle o anlarda yaşadığımız şeyler aklıma geldi ve gözlerim irileşti.

Gözlerim telaşla etrafta gezindi.Elimdeki silahı daha sıkı tutarak adımlarımı hızlandırdım.Önüme aniden çıkan bir adamı alnın çatından vurup yere serip yoluma devam ettim.Omzumu harabenin duvarına dayayıp siper alarak hatırladığım kadarıyla bir odada ellerinde mühimmat olan yedi tane adam vardı.Hemen oraya yöneldim ve bekledim.Doğru anın geldiğine emin olduğumda belimdeki silahımı da çıkardım ve kapıdan içeri girerek onların harekete geçmesini beklemeden bütün şarjörümü üstlerine boşalttım.Hepsi yere serilirken üst kattan seslerin geldiğini duydum. Hızla silahımı doldurup üst kata koştum.Ekibin yarısı burada yarısı da alt kattaydı.Benim içeri girdiğimi görünce kenara çekildiler.Harabenin diğer kısmına bakmaya daha kimse geçmemişti. Önden ben onlarda arkamda girdi.Hepimiz karanlık beton yığınının içini iyice aramaya başladık. Aklım bir yandan askerlerim de bir yandan da yakalamaya çalıştığım teröristteydi.O anlar gözümün önünde canlanınca hızla arkamı dönüp arkamda duran askerimin koluna yapıştım. Olacak olanı geri alamayacağımı,kadere karşı gelinmeyeceğini de işte o zaman tekrar öğrendim.

''Komutanım arka tarafa kaçıyorlar!...''diyerek benim tutuşumdan kurtulan askerim hızla karanlık koridora fırladı.

''Hakan,hayır!!...Bu bir tuzak geri dön!!''diye bağırdım avazım çıktığı kadar.Ama kader bir silahdaşımın daha gözlerimin önünde öldürüldüğünü görmemi engellemedi.

Karanlığa attığı adımla başından vurulması bir olmuştu.Askerlerimin bağrışlarını duymuyordum. Beni engellemelerine rağmen askerimin yanına koştum.Yanına ulaşıp dizlerimin üzerine çöktüğümde ise çok geçti.

ENFÂS (Yeniden doğ kalbim!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin