Duvarlara döndüğümde Şövalye şefi hala kucağımdaydı. İçeri girdiğim anda herkes bana bakıyordu.
-Bana sandalye ve sağlam ip getirin!
İstediklerim geldiğinde onu sandalyeye bağladım. Üzerinde küçük bir çakı vardı. Bunu kendime aldım tatlı gözüküyor.
Onu demir parmaklıkların arkasına koydum ve başına güvendiğim 2 adamı koydum.
Şimdi diğer bölgelere bakalım. Öncelikle düşman ülkenin de büyücüleri var ama merak ettiğim neden hala kullanamadıkları.
Veya neden Şövalye şeflerini zaten kazanırken ortaya attıkları. Bunların hepsi çok garip.
Yoksa Marcel bizim planımızı mı farketti. O zaman ordumuz ulaşınca en büyük güçlerini mi gösterecekler?
Dur ama neden Şövalye şefini attı. Ahh beynim yetmiyor. Ben diger bölgelere gidecekken onlar geri döndüler.
-Bu günde canlı döndünüz ha. Hadi gelin raporlamam gereken bir sürü şey var.
Masanın etrafına oturduk. Hepimizin üzerinde kan ve pislik vardı ama toplantı başladı.
-Bu sefer çok az kişi öldü. (Milo)
-Aynı şekilde hatta yaralanan sayımız bile çok az. (Cesar)
-Majesteleri sizin dediğiniz önemli şey ne. (Kai)
-Öncelikle onların Şövalye şefini yakaladım.
-!
-Şuan zindanda ama garip birşeyler var.
-Ne diyorsun bu bizim için iyi haber!(Milo)
-Komutan söyle düşün neden hiç büyücü kullanıyorlar?
-...
-Garip olan şey zaten yenilgiden olmamıza rağmen direk olarak saldırıyorlar sadece zorluyorlar. Bu da demek ki..
-Asıl amaçları bölgeyi ele geçirmek değil ordumuza darbe indirmek. (Cesar)
-Evet Cesar. Güçlerini saklıyorlar böylece ordumuzu yenecekler ve bunun yanında bölge onlara kalacak.
-1 taşla 2 kuş ha. (Kai)
-Ne yapmayı planlıyorsunuz?(Milo)
-Şövalye şefleri büyük ihtimalle sadece bize kazandığımızı düşündürmek için. Yapmamız gereken şey bizim de bir sürpriz yapmamız. 2. Prensin ordusu gizlice yola çıksın.
-Peki ben mektubu hazırlarım. (Milo)
-Ben şefin yanına gidiyorum siz biraz dinlenin. Yarın saldırı olacağını sanmıyorum ama tuzakları yenilemeliyiz.
Zindana indiğimde şefleri uyanmıştı. İçeri girdim ve karşısında bir sandalyeye oturdum.
-Merhaba sir nasıl hissediyorsunuz?
-Beni bırakmazsan neler olabileceğini biliyor musun?
-Ne olur yoksa yoksa ölürmüyüm? Ahh çok korktum.
-Sen... Ne istiyorsun?
-Biraz sohbet etmek istiyorum sadece. Adınız nedir?
-...
-Söylemek istemiyor musun? Sanırım artık burada bir köle olacağın için sana yeni bir isim vermek lazım.
-!
-Adın...
-Adım Mike.
-Ah demek sen Mike'sın. Evet Mike neden seni bize verdiler?
-Neden bahsediyorsun?
-Farkında değil misin? Bak şimdi üzüldüm. Kısaca ülken sizi bize yem olarak verdi.
-Yalan söylüyorsun!
-İstediğini düşün. Senden bir bilgi almayı beklemiyorum zaten Marcel ordunun yerini çoktan taşımıştır.
-...
-Ahh en son beni ordunun kadını yapmayı düşünüyordun. Bu fikir güzel bu nedenle neden ordumun adamı olmuyorsun?
-Sen ne!
-İki kişi arası ilişkide cinsiyet o kadar önemli mi? Mike gerçekten çok kapalı görüşlüsün.
- Ne yapmayı planlıyorsun!
-Açıkçası orduda buna ihtiyacı olan çok kişi var ve sen güçlüsün görünüşün de fena değil yani onları tatmin edebilmelisin.
-Sen delisin!
-Kim bilir. Bence de aklımı kaybettim birazdan seni yeni kalacağın odaya götürecekler ve güzel kıyafetler de hazırlandı onları giy kontrole geleceğim.
Ahh bu çok eğlenceli. Onun cezasını kendine iade ettim ama bunu gerçekten beklemiyordu. Burada istediği kadar eğlensin hehe.
Şimdi bende dinlenmeliyim yarın tuzaklar yenilenecek ve kim bilir belkide yine savaş başlar.
______
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pişman olma sırası artık sizde
Historical FictionKaranlıkta çok zaman geçirdi. Artık o bile ne kadar olduğunu bilmiyordu. Sonuçta hiçbirşeyi değiştiremedi. 4. kez yine soğukta yalnız başına gözlerini kapattı. Elise 5. kez gözlerini açtığında bu sefer aynı hatayı tekrar etmeyecekti. Artık yaptığı...