Bölüm109 Samuel'in Gözünden

1.1K 121 3
                                    

Çok uzun bir süre kışta kaldım. Ne kadar uyudum bilmiyorum ama gözlerimi açtığımda değişik bir his vardı içimde.

Bundan çok uzun zaman önce bazı şeyler oldu. Seraph... Adını biliyorum, ve her andığımda kalbimde inanılmaz bir ağrı oluşuyor ama onun ne görüntüsünü ne sesini ne de kokusunu hatırlayabiliyorum.

Yıllar içinde kalbim katılaştı ve ne kadar sürdüğünü bilmediğim çok uzun uykulara daldım. Bu sefer beklediğimden erken uyandım nedenini bilmiyorum.

Başkentte gezinirken bir kız gördüm. Bembeyaz saçları ile bir meleğe benzesede onu gördüğümde içimde sadece nefret belirdi. O an tek düşünebildiğim onu öldürmekti.

Ama ne yaparsam yapayım onu ne zaman öldürmeye çalışıyorsam bir sorun çıkıyor ve ona yaklaşamıyordum.

Bir gün bunun nedenini anladım. O kız Tanrıçanın desteği altındaydı. Yıllardır bastırdığım duygular dışarı çıktı ve sadece güçlenmeye odaklandım.

İlk olarak ona verdiğim son hediyeyi bulmam lazımdı. Bu yüzden bir Şeytani Canavar yaptım. Bu benim için basit bir şeydi.

Ama beklemediğim şey birinin onu öldürmesiydi. Kim olduğunu öğrendiğimde onu görmeye gittim. İnanılmaz bir aşinalık duygusu vardı ve kalbim durmadan atıyordu.

Bu nedem bilmiyorum ama bir şekilde sürekli kendimi onun yanında buldum. O yanımdayken daha rahat ve hafiftim.

Hoş bir arası var ama sadece ölümlü bir insan bu benim düşündüğüm şeydi ta ki o kaybolana kadar.

Haberi aldığımda boş hissettim. Sanki sevdiğim bir şeyi tekrar kaybetmiş gibi. Dur neden takrarı kullandım?

Oraya gidemedim bile sadece dondum kaldım. Bundan bir kaç gün sonra geri geldi o zaman onu gerçekten önemsediğimi farkettim. Onu kaybetmekten korkuyordum.

Bana o gün tanrıçayla olan konuşmasını anlattığında bazı şeyler daha da netleşti. Ruhu aslında bu dünyaya aitmiş ama başka bir dünyadan geldi ha...

Bu sadece önceki hayatlarından birinde bir düşmüş bir tanrıysan olabilir. O an bir şeyi daha farkettim Tanrıçanın nasıl gözüktüğünü hatırlamıyordum.

Gariptieki bazı hatıralar aklıma geldi. Tanrıça bir keresinde bana bir hikayeden bahsetmişti. Eski bir hikaye.

Hikayeye göre birbirini çok seven iki kardeş varmış ama zaman geçtikçe aralarındaki fark açılmış. Biri gündüz gibi parlarken diğerinin ışığı ancak gecede ortaya çıkabiliyormuş.

Kıskançlık her canlıya özgüdür. En sonunda biri diğerini öldürmüş. Diğeri ölürken sadece ona bakıp gülümsemiş. Ve sabahın aydınlığınıda beraberinde almış.

O kişi eğer Elise ise bu her şeyi açıklar. Neden böyle bir döngüde sıkıştığı neden sürekli şansızlıklarla karşılaştığı. Bu Tanrıçanın işi olmalı.

Ama garip olan şey zaten ölmüş ve geçmişi hatırlamayan biriyle o bile bu kadar uğraşmazdı. Neden ona bu kadar takıntılı?

Bana abilerinin geçmişini gördüğünü söyledi. Bende onun etrafındaki kişileri araştırdım. Onun anlattığı kitaptaki karaktere göre değişik davranan 2 kişi daha vardı. Cesar ve o prens.

Kai'dada farklılıklar var gibi ama bir şey hatırladığını sanmıyorum. Ama diğer ikisi bir şeyler biliyor. Buraya kadar tamam olsada sürekli Elise'in peşinde dolanıyorlar bu benim canımı sıkmıyor değil.

Onların zihinlerin de küçük bir gezintiye çıktım. Ve 4 kişinin de her şeyi hatırladığı andaki kelimeyi buldum. Önceki hayat veya birçok kez öldüm gibi şeylerdi.

Ama Elise benim karşımda bu konudan bahsedince bile onun hakkında hiç bir şey hatırlayamadım. Neden?

Ona bu konudan bahsetmek için yine her zamanki gibi geceleyin balkonundan odasına girdim ama o uyuyordu. Haa o nasıl bir yatış şekli? Yorganın seni örtmesi gerekiyor yeri değil.

Sırf iyi kalbim nedeniyle yorganı örtmeye karar verdim. Tam gidecekken bana 'burada olduğun için çok mutluyum' dedi.

Kalbim durmadan atıyordu ve yüzüm yanıyordu bu yüzden yorganı bırakıp hemen kaçtım. Böylece onunla bir süre karşılaşmamaya çalıştım ama yine bir gece geldiğinde sarhoştu.

Onu bir Şövalye odasına götürmek için kucağına alacaktı ama ben ne olduğunu anlamadan onları durdurdum ve ben onu odasına götürdüm.

Bu şekilde bakınca baya tatlı gözüküyor. Ahem. Onu tam yatırırken gözlerini açtı ve gözlerime bakıp Samuel buradamısın dedi. Evet dediğimde gülümseyip rahatladım dedi.

O gülümseme aynı o kişininkine benziyor. Aklımda bir görüntü parladı. Güzel bir gülümsemesi olan bir kadın.

Sonra Lily içeri girdi ve beni uyandırdı. Huh neden yüzüm ıslak. Ağlamıştım. En son ne zaman olduğunu bile hatırlamıyorum ama ağladım.

O kadın kimdi bilmiyorum ama Tanrıçayı öldüreceğim. Sonra gelip onu bulabilirim. Şimdilik sadece güçlenmeye odaklanmalıyım.

Belki yeterince güçlü olursam.. İşte o zaman mutlu sona ulaşabilirim.

________
Yazar:Villainesssss

Pişman olma sırası artık sizdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin