Sabah yine erkenden yola çıktık. Yanımızda yiyecek olduğu için bir şeyler yakalayıp pişirmek zorunda değiliz.
Yanımızda yeterince sandviç ve püre var. İğrenç...
Neyse. Yolculuğun çoğu garip bir sessizlikle ve yine çok garip olan diyaloglarla geçti.
Yolların kapalı olmadığını ve güvenli yolu belirlediğimiz de durduk. Şimdi geri döneceğiz ama ondan önce Cesar'ın yanından ayrılmalıyım ki onunla konuşsun.
-Cesar biraz dinlenmeye ne dersin?
-Tamam.
-Suyumuz kalmadı sanırım. Sen de var mı?
-Hayır bende de kalmamış.
Tabi ki olmaz gizlice suları döktüm o yüzden. Buranın ilerisinde nehir var.
Ve bizim orduyla asıl gideceğimiz yol nehrin diğer tarafında.
-Orada nehir olmalı gidip biraz su alacağım.
-Ben de gelmeli miyim?
-Gerek yok onun yerine atlara bak onlar nehre gelemez.
-Peki burada bekliyorum.
Nehre inip su aldım. Birincisi zaten onları dinleyemezdim. Cesar hemen varlığımı farkeder di.
Suları doldurunca hemen geri döndüm şüphe çekmemek en iyisi.
Ben vardığımda hızlıca elini cebine soktuğunu gördüm. Bu benim için yeterli.
-Sular burada artık yola çıkabiliriz.
-Elise neden böyle yapıyorsun?
-Neden bahsediyorsun?
-Hadi ama o gün beni nehirde duyduğunu bilmediğimi mi sandın?
-Cesar ne nehri neden bahsediyorsun?
-Varlığını gizlemeye çalışsan da ben senden daha üst seviye bir büyücüyüm tabi ki senin farkındaydım.
-Yani ne demeye çalışıyorsun?
-Beni kandırmaya çalışmaktan vazgeç.
-...
-Bana gerçek rotayı şöyle böylece seni affedebilirim.
-Hadi be? Sen mi beni affedeceksin bana ihanet ettikten sonra bir de af dilenmeliyim öyle mi?
-Biliyorum bu senin için de zor ama böylece birlikte olabiliriz.
-Birlikte?
-Biliyorum sen de beni seviyordun ama Samuel o... Senin beynini yıkamış olmalı. Merak etme seni kurtaracağım.
-Sakın bana dün bahsettiği kişinin ben olduğumu söyleme.
-Elise benle gel ve sonsuza dek mutlu olalım.
-Cesar seni sevmiyorum.
-Hayır kendini tutmak zorunda değilsin sadece doğruyu söyle.
Şimdi hatırladım hikayenin sonunda Cesar öldürülene kadar başrolün onu sevdiğini sanıyordu. Hatta ölürken Alice'e bakıp neden diye sormuştu.
Dramatik bir sahne olmasına rağmen şimdi bunun onun bükülmüş karakterinin ortaya çıktığı zaman olduğunu anlıyorum.
-Cesar bana bak. Ben gerçeği söylüyorum seni sevmedim, sevmiyorum ve asla da sevmeyeceğim.
-Hayır..hayır.. hayır bu olamaz! Senle ben birlikte olmak için yaratıldık.
-Kendine gel! Buraya bak Cesar delirmene izin verme.
-Ahhh! Elise üzgünüm ama seni öldürmeliyim.
Gerçekten mi? Yani seni sevmediğimi söyleyince ölmem gerektiğine mi karar verdin?
Cesar gömleğini çıkardı. Gözlerim bayr... Ahem. O sırtındaki işaret ne!?
Yok artık Cesar'ın üzerinde köle mührü var!
-Cesar sırtındaki...
-Evet ben her zaman Hourben ailesine aittim. Başından beri.
Bunu beklemiyordum.
-Sana ihanet etmek istemedim gerçekten ama şimdi sen de beni sevmiyorsan ölmen daha iyi.
Burada biraz daha romantik olmalısın hani şey gibi aşkını elde edemedim bu yüzden kaç gibi falan.
Bu mührü çözmenin bir yolu var mı? Orijinali düşün... Hatırladım! Sadece onların sahibi onları serbest bırakabilir.
-Cesar sakin ol seni kurtarabilirim.
-Hayır beni kimse kurtaramaz.
Gerçekten bu kadar dramatik olmaya gerek var mı.
-Peki.
Üzerine gitmeyeceğim dövüşelim ve bitsin.
Kara kılıcı kullanamam bu onu öldürür. Onu bayıltmam yeterli.
O zaman dövüş başlasın!
_______
Yazar:VillainesssssBir dahakine Cesar'ın gözünden(2) var ben gidirem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pişman olma sırası artık sizde
Historical FictionKaranlıkta çok zaman geçirdi. Artık o bile ne kadar olduğunu bilmiyordu. Sonuçta hiçbirşeyi değiştiremedi. 4. kez yine soğukta yalnız başına gözlerini kapattı. Elise 5. kez gözlerini açtığında bu sefer aynı hatayı tekrar etmeyecekti. Artık yaptığı...