O neden bana bu kadar benziyor!?
-Neden benzediğimiz bu kadar önemli mi Elise? Buraya beni öldürmek için gelmedin mi?
Lanet olsun açıklasa ölürdü! Samuel toparlanana kadar onu oyalamalıyım!
-Elise seni uyarmıştım. Ama buraya kendin geldiğine göre...
-Dur beni öldüremezsin değil mi?
-?
-Nedensellik kanunu yüzünden.
-Pfft. Saçmalama benim bölgemde o kurallar işlemiyor. Açıkçası bende seni öldürmek istemiyorum ama bana başka şans bırakmadın.
Samuel iyice kendine gelmişti. Tanrıça tam bana saldırırken Samuel kara büyüsüyle karşılık verdi ve kurtuldum.
Onlar savaşırken kenara çekildim. Samuel çok güçlüydü ama şimdi bizden aldığı enerjiyle tamamen başka bir seviyede görünüyordu.
Etrafta sürekli ışıklar parlıyordu. Bomboş olan beyaz alan şimdi çok farklıydı.
Samuel tanrıçanın gücünü ve bizim gücümüzü birleştirip ona denk bir kuvvet oluşturdu. Tabi ki şu kutuyu falan da sayıyorum.(Kesinlikle yazmaya üşenmedim yanlış anlama olmasın.)
Samuel savaş becerileriyle ondan çok daha üstün. Tanrıça çok daha uzun süre yaşamış olsa da hiç bir deneyimi yok.
O sadece çok fazla güçle donatılmış boş bir vazo.
Samule ona ağır bir darbe indirecekken tanrıça bağırdı.
-Samuel ben ölürsem lanet kalkacak mı sanıyorsun!?
O an ağır bir Sessizlik çöktü. Ama lanet böyle kalmıyor muydu? O sırada Samuel'inde sesi geldi.
-Sen neden bahsediyorsun?
-Hoo. Demek bilmiyordun. Benim lanetim diğerlerinden özel yani ben ölsem bile o sende kalacak.
-Blöf yapıyorsun.
-Gerçekten bunun bir blog olduğuna inanıyorsan...
-Kapat çeneni! Bu lanetin çözümü ne!?
-Bunu söylememi mi bekliyorsun?
Demek ki bir çözümü var. Samuel'e bağırdım.
-Samuel demek ki bir çözümü var! Bitir onun işini!
Tanrıça bir kez daha söze daldı.
-Tabi ki var! O da tanrıçanın bu laneti kaldırması.
Dur o benim demedi. Tanrıçanın dedi.
-Samuel beni dinle! Eğer onu öldürürsek düşmüş tanrıça yükselecek demiştin! O seni iyileştirebilir!
Samuel sözlerime ikna olmuş gibi gözüküyordu. Savaşırken tartışmaya devam ettiler.
-Onun size yardım edeceğini nereden biliyorsunuz?
-Senden daha çok yardımı olacağını biliyorum!
-Sevgilim ama sen istersen ben...
-Bana öyle seslenme!
Samuel konuşma sırasında giderek köpürdü. Sonunda direkt olarak tüm gücünü ona doğru gönderdi.
İkisinin büyüsü havada çarpıştı. Bu şey klasik bir dövüş sahnesi. İkisi çarpışır ve sonunda gücü ağır basan kazanır.
Yani bir novelde olduğumuz için bu normal. Neyse.
Sonunda Samuel'in gücü ağır bastı.
-Elise! Kalbime kılıcı batır!
Durduğum yerden fırladım ve kılıcımı ona doğru uzattım. Ama o yine konuşmaya başladı.
-Ha sizce beni yenmesi o kadar kolay mı?
Beyaz bir ışık yayıldı ve onu etrafını sardı. Bu bir kalkan olmalı ama kimse bir kalkanı sonsuza dek ayakt tutamaz.
Samuel dalga geçercesine:
-Beni bunla mı durduracaksın?
-Öyle mi? Peki neden size komik bir şey demiyorum? Sen çoktan Seraph'ı unuttun.
-Sen ne cüretle onu ağzını ismini ağzına alırsın!?
-Hadi ama Elise'i sevmiyor musun?
Başka bir sessizlik anından sonra ikimizede bir farkındalık geldi.
-Ama daha da komik olan şey ben ölürsem hem Seraph'ın hatıralarını hem de Elise ile olma şansını kaçırırsın.
-?
-Neden benzediğimizi sormuştun dimi? Kardeşim tekrar burada olduğuna göre sana geçmişten bahsetmeme izin ver!
-!
________
Yazar:VillainesssssBir dahaki bölümde Seraph ve tanrıçanın ikizimden falan behsedeceğim neyse iyi geceler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pişman olma sırası artık sizde
Historical FictionKaranlıkta çok zaman geçirdi. Artık o bile ne kadar olduğunu bilmiyordu. Sonuçta hiçbirşeyi değiştiremedi. 4. kez yine soğukta yalnız başına gözlerini kapattı. Elise 5. kez gözlerini açtığında bu sefer aynı hatayı tekrar etmeyecekti. Artık yaptığı...