Ölüleri gömdük ve yaralıları iyileştirmek adına biraz daha kalmaya karar verdik.
İmparatorluk sarayına kazandığımıza dair mektup yollandı. Ama içime sinmeyen bir şey var.
Neden sürekli saldırıya uğrayan taraf biz oluyoruz? Yeterince güçlüyüz sadece şuan saldırsak... Hourben ülkesi düşebilir.
Hoho~ bunu düşünmeliyim. Ordum var ve yeterince güçlüyüm yani küçük bir krallığı ele geçirebilmeliyim.
Castillo dükalığı artık en az imparatorluk ailesi kadar güçlü. Hatta halkın desteği ve arkadaşlarımı sayarsak darbe yapmam sorun olmaz ama Kallion'la uğraşamam.
Carlos her zamanki emektar sandalyelerden birine bağlıydı. Sandalyeler de olmasa kim bilir onları nereye bağlayacaktık.
Ahh aklıma ilk kapım geldi...üzdü.
Çadıra girdim ve kurtulmaya çalışan prensin yüzündeki çuvalı çıkardım.
-ummh! Umh huu!
-Sakin ol ağzını açacağım.
-Se..sen ne yaptığını sanıyorsun beni hemen şimdi bırak yoksa...
-Yoksa ne?
-Be...ben..
Hoo?
-Aslında cezan hazır ama sen eğlenceli gözüküyorsun. Neden senle biraz oynamıyoruz.
-Sen..sen utanmaz birisin!
-Öyle miyim?
Ona yaklaştım.
-Bana dokunma seni...seni..!
-Pfft! Gerçekten çok komiksin sen..sen ahh. Biliyorsun ben evliyim.
-Ben biliyorum...
-Oww ne yapsak en azından benim sana bir şey yapmayacağım doğru.
-Bu ne anlama geliyor?
-Sana demeyi unuttum mu? Genelde savaş esirlerini ben özellikle himayem altına alıyorum.
-?
-Daha doğrusu orduma alıyorum.
-Huh? Ben de seni akıllı sanmıştım. Ama ne yapacaksın benim zekam karşısında sende dilsiz kal...
-Cariye olarak.
-Huh?
-Merak etme. Kim Bilir belki de gerçek aşkı bulursun.
-Dük Castillo...
Bir anda saygılı konuşmaya mi başladı?
-Bunu bana gerçekten yapacak mısınız?
-Hoo yoksa onların yerine beni mi tercih edersin?
-Ben...
-Ama yapacak bir şey ben her zaman askerlerimi kendimden önce düşünürüm. Hem o kadar da üzülme Marcel aşkı buldu orada yani...
-Hayır hayır hayır! İstemiyorum...
Ve prens küçük bir çocuk gibi bağırmaya başladı.
Vay canına. Ağzını kapattım ve çadırdan çıktım. Dışarıda Samuel bekliyordu.
-Başkalarını baştan çıkarma da çok iyisin sanırım.
-Öyle mi dersin?
-Ne yapmalıyım sanırım onun yerinde olmak istiyorum.
Bu adam!
-O zaman neden seni de orduya göndermiyorum?
-Haha. Seni kandırmak gerçekten mümkün değil.
Savaş beklenmeyen bir anda bitti.
Gölgeler Kai ve ekibinden bilgi getirdiler. Kamp kuran kalabalığı halletmiş ve karşılaştıkları bir casus çetesini basmışlar.
Demek bu yüzden o kadar uzun sürdü.
Ayrıca başkentte festival hazırlığına başlanmış. Gerçekten yoruldum. Acaba kendi imparatorluğunu kursam daha az yorucu olur mu?
Ya da bir yazlık alıp emekliliği orada geçiririm.
Kamp hastaların iyileşmesiyle şenlendi ve Carlos durmadan ağladı öyleyse artık geri dönebiliriz!
_________
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pişman olma sırası artık sizde
Historical FictionKaranlıkta çok zaman geçirdi. Artık o bile ne kadar olduğunu bilmiyordu. Sonuçta hiçbirşeyi değiştiremedi. 4. kez yine soğukta yalnız başına gözlerini kapattı. Elise 5. kez gözlerini açtığında bu sefer aynı hatayı tekrar etmeyecekti. Artık yaptığı...