Bölüm168 İkinci Saldırı

492 68 6
                                    

İki saatlik şekerlemeden sonra bakın uyku demiyorum uyandım.

Mükemmel. Güzellik uykumu aldığıma göre artık yoğun bir güne başlayabilirim.

Çadırımdan çıktım ve uzun bir yol gidip yandaki çadıra girdim. Yaklaşık on adım düşünebiliyor musunuz?

Marcel ve diğerleri içeride bekliyordu.

-Hesaplamalar nasıl gidiyor?

-Majesteleri. Biraz daha dinlenin biz hallederiz.

Emin misin en sonki savaşta da böyle özgüvenliydin ama şimdi... Neyse.

-Olur mu hiç öyle şey bu benim görevim.

Şimdi bana sanki bir kahraman mışım gibi bakıyorlar. Bu da bir şeyi tekrar kanıtladı...

Poker suratım mükemmel! Size doğuştan bir oyuncu olduğumu demiş miydim?

Bir süre sonra konuşmaya başladık.

-Bay Cesar yolda başına gelen bir şey yüzünden geç kalacak ama yarın öğlene doğru burada olacakmış.(Marcel)

Marcel güncel haberleri verdi ve sıra savaş hamlelerine geldi.

Hepimiz haritanın başında toplandık.

-Öncelikle biz bu noktadayız. Ve düşmanın muhtemel noktası haritanın şu kısmında olmalı.(Marcel)

-...

-Şuan en önemli kısım olan tepe bizim elimizde okçularımız sayesinde üstünlük sağlıyoruz. Aynı zamanda prensin ilahi seviye bir büyücü olduğu ortaya çıktı. Eğer savaş bu şekilde devam ederse biz kazanacağız.

Marcel bize sayamadığımız kadar olasılıktan bahsetti. O konuşurken çoktan çıkış saatimiz gelmişti.

Orduyu topladık ve ilerledik.

Bizim oraya varmamızla diğer ordu da ortyaa çıktı.

Neden her seferinde bu lider konuşmaları oluyor sadece saldırın gitsin.

Ama hayat acı gerçeklerle dolu.

-Dük Elise...

Bana ismimle hitap etti. Önceden Castillo diyordu.

Yenilirken nasıl hala o şekilde sırıtıyor?

-Bu size son uyarım dük. Ya şimdi benim tarafıma geçerseniz yada sizi öldürürüm.

Vay bu daha yaratıcı öncekiler beni zorla almayı planlıyordu ama o öldürecekmış. Bak çok korktum.

-Tabi canım beni öldürürsün.

-Sen ne cüretle bana...!

-Savaşa artık başlayabilir miyiz?

-Öyleyse yapacak bir şeyim yok ağır silahlara geçmeliyiz.

Ağır silahlar? Tank falan getirmiş olabilir mi? Pardon burada tank yok.

Arkada duran okçular oklarını gerdiler ve fırlatmaya hazırlandılar.

Bu şey neyse hiç iyi bir şeye benzemiyor!

-Savunun!

-Ateeeş!

Oklar fırladı. Ben ilahi seviye kalkan büyüsü yaptım ve diğer büyücüler de kalkan büyüsü yaptılar.

En azından koruyabildiğim kadar kişiyi korumalıyım.

Yere düşen okların ucunda bulunan şeyler patladı ve etrafa yeşil bir toz yaydı.

Bu ne?

Sakın söyleme o p*ler bizi zehirlemeye mi çalışıyor?

Dışarıda kalan askerler zehirlenme belirtisi göstermedi. O zaman bu nedir.

Dur..zehir değilse bunun tek bir anlamı var...

________
Yazar:Villainesssss

Pişman olma sırası artık sizdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin