Burada acaba ne kadar asker vardır? Hmm Marcel burada değildir. Sonuçta o savaş alanına bu kadar yakın Bir yerde durmaz.
Ama bu benim eğlenmeyeceğim anlamına gelmiyor.
-Edmund geri dön.
-Ama Majesteleri sizi burada yalnız bırakamam!
-Edmund geri dön ve eğer 4 saat içinde dönmezsem beni aramaya gelin. Bu bir emirdir.
-... Dilediğiniz gibi yapacağım Majesteleri.
O iyi bir koruma. Neyse. Şimdiiii nerden başlasak? Burası büyük olmasa da orta çaplı bir kamp alanı nereden baksan 150 asker var.
Burayı ateşe vermek eğlenceli olurdu. Kamp alanından çıkan bir askerin üzerine atladım ve kıyafetlerini giydim.
Yüzümü miğferiyle örttüm. Bu demir şeyler işe yarıyor. İçeri bir askermiş gibi girdim ve doğruca alkolün olduğu kısmı aramaya başladım.
Ne kadar küçük olsa da askeri bir alanda alkol olur. Hem Savaşmak için hem tedavi hem de eğlence için.
Alkol çadırını buldum ve tam içeri girerken...
-Asker burada ne yapıyorsun?
-Yaralı birinin ihtiyacı var. Doktor istedi.
-Öylemi orada kalmamış m ?
-Hayır...
-Devam et o zaman.
O kim giyinişi yüksek rütbeli birine benzemiyor. Ama bu baskıcı hava ne?
İçeri girdim ve biraz alkol aldım. Sonra çıktım ama o hala dışarıda bekliyordu.-Sadece bu kadar mı aldın?
-E..evet..
-O zaman götür ne bekliyorsun.
-Peki.
Rastgele bir yöne yürümeye başladım.
-Peki bir yabancı kampta ne yapıyor?
Vücudum soğuk kılıcın boğazıma demesiyle döndü. Lanet olsun bu adam da kim.
-Güzel tahmin.
Arkamı döndüm ve konuşmaya devam ettim.
-Acaba tam olarak kimsiniz?
-Ben mi? Bu zor bir soru.. İnsanlar bana Marcel diyor.
Hahaha o gerçekten buradamı?
-Demek bu kamp bizi çekmek için bir tuzaktı.
-Evet dük. Neden başka bir yerde konuşmuyoruz?
-Üzgünüm ama birine 2 saat içinde döneceğime dair söz verdim.
4 saat demiştim ama bu bir blöf.
-Öylemi o zaman hızlıca halletmemiz gerek.
-Size isminizle hitap edebilirmiyim Majesteleri.
-Madem öyle ben de size isminizle sesleneceğim.
-O zaman Marcel üzgünüm ama başka bir zamana saklamamız gerekecek çünkü meşgul bir insanım.
Ha tabi ki elimdeki alkolü çıkarken yere döktüm. Yani alkolün yolu direkt olarak fıçılara gidiyor.
-Düşük seviye ateş büyüsü.
-Ha?
Ve boooom.
-Marcel görüyorum ki sizin de çok işiniz var öyleyse ben gideyim.
Ben hızla uzaklaştım ama arkadan onun bakışını hissedebiliyorum.
Bu gerçekten riskliydi. Yüksek seviye ateş büyüsü ateş topu. Şimdi tüm kamp alevler içindeydi.
Hızlıca geri döndüm. İçeri girdiğimde herkes masanın etrafın toplanmış kara kara düşünüyordu.
-Burada ne oluyor neden herkes böyle oturuyor?
-Majesteleri iyi misiniz?(Edmund)
-Nasıl öylece bir şeyler yapabilirsiniz ya bir şey olsaydı? (Cesar)
-Ben iyiyim ama ne olduğuna inanamayacaksınız!
-?
-Marcel onla karşılaştım.
-!
-Orduya söyleyin hızlanmaya çalışsınlar. Sanki yakında bir şeyler olacak gibi hissettiriyor.
-Ahahaha Majesteleri siz gerçekten en iyisiniz sizle tanıştığıma memnunum! (Milo)
-Aynı şekilde komutan.
-Hadi herkes odalarına bu gün yorucuydu(Milo)
Böylece herkes odasına gitti. Ahh o gerçekten zorlu bir rakip. Az kalsın ölüyordum.
Yarın takviye burada olacak. Haah yoruldum. Bu şekilde bir gün daha bitti._______
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pişman olma sırası artık sizde
Ficción históricaKaranlıkta çok zaman geçirdi. Artık o bile ne kadar olduğunu bilmiyordu. Sonuçta hiçbirşeyi değiştiremedi. 4. kez yine soğukta yalnız başına gözlerini kapattı. Elise 5. kez gözlerini açtığında bu sefer aynı hatayı tekrar etmeyecekti. Artık yaptığı...