XCV. Aidiyet & Kanama

5.4K 339 40
                                    

''Anlıyorum, güzelim. Lütfen bana yalnız kalıp düşünebilmem için biraz zaman tanır mısın?'' Kral masasında ellerini birbirine kenetlemiş şekilde otururken, sordu. Sabah kalkar kalkmaz ilk işim ona rüyamı anlatmak olmuştu ve şimdi, beni odadan çıkarmasına hiçbir anlam yükleyemiyordum. Karşısında rahatsızca kıpırdanıp, istem dışı bir keyifsizlikle başımı salladım.

Memnuniyetsizliğimi fark ettiğinde, gizliden gizliye derince iç çekti. Ben daha fazla konuşmaya gerek duymadan kapıdan çıkarken, o da benim gibi sessiz kalmayı tercih etmişti. Beni hayal kırıklığına uğrattığını inkar edemezdim. En azından, William ve söyledikleri hakkında tartışacağımızı düşünmüştüm ama o tüm anlattıklarım boyunca yalnızca beni dinlemiş, bitirdiğimde ise kapı dışarı etmişti. Davranışı endişemi arttırmış, beni daha fazla tedirgin etmişti.

Kapıda duraksadım, ve ona kaçamak bir bakış attım. ''Claude ile ormanda koşuya çıkacağız, birkaç saate eve geri dönerim.'' Sarı saçlarımı omuzlarımın üzerinden önüme doğru aldığımda, Kral gülümsedi ve sözlerimi hafifçe onayladı.

Odadan dışarı daha tek bir adım atmıştım ki, ismimi seslenmesiyle olduğum yerde kaldım. Yeniden ve beklentiyle ona döndüm. Kral yerinden kalkıp yanıma gelirken, karşımdaki ihtişam dolu adamın hareketlerini sakince izliyordum. Adrian adımlarını yavaşlattı, ve tam önüne geldiğinde durdu. Dudakları ilk yanağıma, sonra çeneme, en son da dudaklarıma uğradı. Aramızdaki müthiş çekimden dolayı göz kapaklarım titreşti, ve boğulur gibi nefes vermekten kendimi alamadım.

Gözleri tüm yüzümde ve parmakları tenimde dolaştığında, yanağımı onun avucuna bastırdım. ''Atlatacağız,'' diye kararlı bir ses tonunda söyledi, fısıldar gibi. ''Her şeyi beraber atlatacağız.''

Ruhsal yorgunluktan pelte gibi olmuş kollarımı kaldırıp onun boynuna doladım ve parmak uçlarıma yükselerek yapabildiğim kadar sıkıca sarıldım. ''Biliyorum.'' dedim aynı şekilde. Atlatacağımızı biliyordum, yalnızca bunu yapana kadar ömrümden ömür gitmişti ve gitmeye de devam ediyordu. Sanki her gün on yaş yaşlanıyordum. İçimdeki karanlığın git gide büyüdüğünü hissediyor ve her günümü ışığı aramakla geçiriyordum.

En sonunda, kendimi ondan ayırmayı başardım ve hızlıca odadan çıktım. Birbirimize söyleyecek çok şeyimiz vardı, fakat ikimiz de buna cesaretli değildik. Eğer birimiz konuşmaya başlarsa diğeri kendini salacak, duygularımız ortaya çıkacak ve ikimizi birden zayıflatacaktı. Bu yüzden, ikimiz de susmayı tercih etmiştik. İkimiz için de en iyisi buydu.

***   ***   ***

Kral çalışma odasının camından, genç kadının yanındaki oğlanla birlikte evin bahçesinden çıkışını izledi. Eski kendini beğenmiş, tüm dünyaya sahipmiş gibi özgüven ve kibirle yürüyen o kızdan eser kalmamıştı. Elbette onu hala eskisi gibi seviyordu, hatta belki daha bile fazla. Yine de, tüm bu olayların onu ne kadar yıprattığını görmek, Kral'a tarifi mümkün olmayan bir acı veriyordu.

Tek derdi bu da değildi üstelik. Binlerce yıllık hayatında defalarca kez aşık olmuş, kendini sayısız kıza kaptırmıştı. Ama şimdi, bu her şeyden farklı geliyordu. Daisy, onun son aşkı olacaktı. Ölürken ona aşık şekilde ölecekti ve bu, onları sonsuz kılacak şey haline gelecekti. Daisy'i, o gözden kaybolana kadar geniş odasının camından izlemeye devam etti.

Onu, olabilecek her yolla kendine bağlamak istiyordu. Artık her şey sona yaklaşırken, Daisy'nin yalnızca ona ait olduğunu tüm dünyaya göstermeliydi. Kendisi öldükten sonra, Daisy'nin sonsuz hayatında başka erkeklerle evlenmeyeceğini garanti edemezdi. Bu yüzden, işleri biraz daha hızlandırma kararı almıştı.

PHENOMENALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin