LX. İhanet & Kayboluş

6.8K 423 83
                                    

Adrian'ın anlatımından,

İşlerim sabahtan bitmişti, ve boş olan şu birkaç saatimde dinlenmeyi düşünüyordum. Son günlerde fazla yoğun olduğumdan, kendime vakit ayırabildiğim söylenemezdi. Nolan içeri girdiğinde, geliş nedenini az çok tahmin edebiliyordum.

''Beth burada, efendim. İçeriye gelmesini ister misiniz?'' Düz bir sesle sorup, cevabımı bekledi. Her gün bana rapor veriyor, ve bunun için hiç üşenmeden evime geliyordu. Ara sıra Daisy'i görüyor, onun iyi olacağını söylüyordu.

Dinlenme kararımı bir süreliğine erteleyip, Beth'in içeri alınmasını söyledim. Nolan'ın salondan çıkışının hemen ardından içeri girerken, gülümsüyordu.

''Seni çok sıktım, öyle değil mi?'' diye sordu, kapı kapanır kapanmaz. Çantasını ve elindeki dosyaları çoktan masaya koymuştu. Ayağa kalkıp o tarafa doğru ilerledim.

''Sanmam. Fikirlerin etkileyici ve gerçekten düşünmeye değer.'' Aklımdan geçenleri söylediğimde kıkırdadı ve mavi dosyayı karıştırmaya başladı. Bir sürü rakamlar ve makaleler görüyordum. Bunlarla ilgilenmeyeli ne kadar uzun süre olmuştu emin değildim.

''Şurayı görüyor musun, bu önümüzdeki yıl elde edeceğimizi düşündüğüm kazanç. Gerçekten yüklü bir miktar ve neredeyse bu senekinin iki katı.'' Heyecanla söylediğinde, kağıdı daha yakından incelemek için dosyaya biraz daha eğildim. Haklıydı.

''İyi görünüyor,'' diye düşüncemi belirttim. ''Umut verici.''

Ondan bir cevap bekliyorduysam bile, alamayacağımı anlamam uzun sürmüştü. Başımı yan tarafa çevirir çevirmez, yüzlerimiz neredeyse birbirine değecekti. Dudaklarımda olan bakışlarını takip edip, kaşlarımı çattım. ''Gitsen iyi olacak.''

Söylediğimde, bakışları yukarı çıkarak gözlerimi buldu. ''Sana göstermem gereken birkaç şey daha var.'' Tam olarak neyden bahsettiğini anlamak güçtü. Sözlerinin arkasında ima aramamak aptallık olurdu.

''Bu akşam dosyayı incelerim,'' diye itiraz ettim. ''Nolan sana kapıya kadar eşlik etsin.'' Daha fazla evimde durmasını istemiyordum. O Daisy'nin arkadaşıydı, ve rahat durması gerekiyordu. Daisy onun bu halini görseydi, deliye dönerdi.

''Ama vurgulamam gereken yerler var, beni dinlemelisin.'' Beni ikna etme çabaları olumsuzlukla sonuçlanmıştı. Ona güvenmiyordum.

''Beth.'' Adını sertçe, vurgulayarak söylediğimde, aldığı nefesi vermeden önce birkaç saniye bekledi. Onu uyarıyordum, buna devam etmeyi kesmeliydi.

Kaşlarını benimkiler gibi çatıp, sinirle kızaran yüzünü gizlemeye çalıştı. Mavi dosya dışındaki diğer evrakları toparlarken söyledi. ''İyi, gidiyorum. Merak ediyorsan da söyleyeyim, Daisy bugün gelmeyecek. Gelmeyecek, çünkü Aiden ile ilgilenmekle meşgul.'' Nefretini kusarcasına söyledi.

Duyduklarımla birlikte kan beynime sıçrarken, ona doğru bir adım atmıştım. Gözlerimin rengi değişmiş olmalıydı ki, korkuyla birkaç adım geriledi. Buradan kaçmak istiyor gibi görünüyordu.

''Ne dedin?'' diye sordum, yanlış duyduğumu umarak. Daisy'nin onunla görüşmesine, ya da Aiden'ın buraya gelmesine imkan yoktu. Güvenlik önlemlerim başka bir şekil-değiştiricinin şehrime sızmasına izin vermeyecek kadar sıkıydı.

''Dedim ki, Daisy her gün onunla buluşuyor. İnanır mısın bilmem ama, onlar bir süredir gizli bir aşk yaşıyorlar.'' Ne? Tüm bunlar saçmalıktı. Hepsinin koca bir yalandan ibaret olduğunu bilsem de, böyle bir şeyin yüzüme karşı söylenmesi beni öfkelendirmişti.

PHENOMENALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin