XVIII. Tişört & Yanlış anlaşılma

13.8K 697 27
                                    

''İki dakikalığına uykuya dalmamdan istifade ettiğine inanamıyorum.'' dedi Liam odada bir o tarafa, bir bu tarafa gidip gelirken. ''Kral ikimizi de öldürecek.''

Üzerimdeki ceketi kokladım ve yüzümü buruşturdum. Pislik içinde kalmıştım. En azından, üstüme giymem için yeni ve temiz bir şeyler verebilirlerdi. Düşüncesiz, aptal yaratıklar.

''Tamam kabul ediyorum, akıllıca bir davranış değildi. Ama açtım, Liam. Tüm lanet gün boyunca kustum ve bana bir kaşık yemek vermiyorsun. Söylediğin hiçbir şey kendimi bu konuda suçlu hissetmemi sağlamayacak.'' Duvarın büyük bölümünü kaplayan gardolaba doğru yaklaşırken söyledim.

''Ne? Hayır- Daisy. Tanrı aşkına, şu dolabı kurcalamayı bırak.''

Onu duymamış gibi çekmecelerini teker teker açtım ve içerisinden bana uyacak, en azından beni bir süre idare edecek bir tişört seçtim. Nasıl olsa hepsi bana büyük gelecekti, pek de endişelenmeme gerek yoktu.

''Günlerdir aynı kıyafetin içindeyim. Duşun yerini de söylersen iyi olur.'' Tişörtü yatağa atarak üstümdekileri çıkardım. Liam davranışlarım karşısında sinirden delirecekmiş gibi gözüküyordu.

''Sana duşun yerini söylemeyeceğim. O tişörtü yerine koy, onu giyemezsin. Ah, Daisy. Neden oraya gidip öyle bir aptallık yaptın ki?'' Alnını ovuşturarak odada gezinmeye son verdi.

Elbette onu dinlemeyecektim. Tişörtü tek bir hareketle kafamdan geçirdim. ''Sana aç olduğumu söyledim. Hala da açım, aptal. Nereye düştüm ben, Açlık Oyunları'na filan mı? Çünkü inan bana, konu karnımı doyurmak olunca Katniss Everdeen'i bile ardımda bırakırım.''

''Şu tişörtü çıkar, kendini öldürtmek mi istiyorsun? Sana neden aç kalman gerektiğini söyledim. Bir şeyler yersen daha kötü olacak.'' Sesini yükseltmesini görmezden geldim. Benimle konuşurken sürekli ellerini oraya buraya savuruyor, baş ağrısı için ilaç alıyordu.

Pantolonumun da düğmelerini açtığımda, pes etmiş gibi bir nefes verdi. ''Bak, bu benim bile umrumda değilken, sen neden umursayasın ki? İçin rahat edecekse söyleyeyim, ben hep hayatta kalırım. Her zaman, hayatta kalan kişi olurum.'' Pantolonu bacaklarımdan sıyırıp, üstümden çıkardıklarımla birlikte bir kenara attım. Adrian'ın tişörtü bana popomu kapatacak kadar uzun ve geniş geliyordu. Eh, şimdilik bununla yetinecektim.

''Şu tişörtü çıkarman gerektiği konusunda ciddiyim. Ayrıca, sen ölürsen beni sağ bırakırlar mı sanıyorsun? Umarım dediklerin doğrudur.'' Nihayet pes eder şekilde kendini odadaki koltuğa bıraktı.

Onun yanına gidip, tek elimi omzuna koydum. Bu garipti, çünkü muhtemelen delirmiş olduğumu düşünüyordu. ''Sadece güven bana.'' dedim. ''Kendimi öldürtecek bir şey yapmayacağım.''

''Korkarım ki bunu çoktan yaptın.''

Ağzım konuşmak için açılmıştı ki, genişletilmiş duyumla koridordan gelen ayak seslerini işittim. Hızla yatağa atlayıp örtülerin içine girdiğimde, Liam'a uyarırcasına bir bakış attım. ''Sakın uyanık olduğumu belli etme.''

''Ama-''

''Kes sesini Liam. Sadece dediğimi yap.'' diyerek onu susturmamdan birkaç saniye sonra kapı açıldı.

''Dışarı çık.'' dedi otoriter ses. Gözlerimi sıkıca yumdum. Adrian'la karşılaşmamak için kapıya sırtımı dönmüştüm.

PHENOMENALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin