II. Şantaj & Seçim

26.5K 927 55
                                    

''Seninle bunu kesinlikle tartışmayacağım, Daisy.'' dedi Damien gerilen yüz hatlarıyla. Ondan benimle tartışmasını bekleyen yoktu, sadece aldığım karar saygı duyup çenesini kapalı tutmasını istiyordum o kadar.

''İyi edersin,'' Gözlerimi kısıp ellerimi bel çukurlarıma yerleştirirken söyledim. ''Eğer babamın ya da herhangi birinin bundan haberi olursa, Damien, tanrıya yemin ederim ki seni buna pişman ederim.''

Kaşları çatıldı, ama hemen ardından tam da beklediğim gibi  beni kafasıyla onayladı. Ona memnuniyet dolu bir bakış attıktan hemen sonra, bundan sonraki yapacaklarım için işe yarar bir şeyler düşünmeye başladım. Oraya öylece gidemezdim. Sağlam bir plana ihtiyacım vardı.

''Tek bir şartla,'' Damien'in sesi, kalabalık düşüncelerimi böldü. Yükselmeye başlayan sinir seviyemle birlikte ona bakıp, sabırla devam etmesini bekledim. ''Ben de seninle geleceğim.''

Alnımı ovuşturup, bıkkınca dudaklarımdan derin bir nefesin kaçmasına izin verdim. ''Kahretsin Damien, hayır. Bunu aklından bile geçirme. Yalnız olacağım.''

Beni kendince koruyabilmek adına bana şantaj yapacağını tahmin etmeliydim, ama her şey bir anda oluvermişti. Ona New Orleans'a gideceğimi söylememem gerektiği gerçeğini daha yeni yeni idrak ediyordum ve bundan pişman olmam o kadar da uzun sürmemişti.

''Buna izin vereceğimi mi sandın? Hayır. Ya ben de gelirim, ya da Eddie'ye söylerim.'' Sesi bir ton daha yükselirken, beni babama söylemekle tehdit ettiği için bacak arasına tekme atmak istiyordum. Yine de, bu oyunu ikili oynayacaktım.

''Damien,'' Dudaklarıma her zamanki sırıtışlarımdan birini yerleştirdim ve yatağımda oturan erkek arkadaşıma doğru eğildim. ''Ben eve geri dönene dek o güzel ağzını sıkı tut, ve geldiğimde de sana ne kadar minnettar olduğumu göstereyim.''

Neyi ima ettiğimi anlamıştı -anlamamak mümkün değildi- ve derince iç çekti. ''Hayır, bu kadar kolay kurtulamazsın.'' Saniyenin binde birlik kısmında sırıtışım kaybolmuştuysa da, bu sadece çok kısa bir süreliğineydi. Genelde onu reddeden ben olurken, ve şimdi rolleri değişmiş olmamız başımı keskin bir ağrı vermişti.

Bozulduğumu belli etmeyerek kendimi geri çektim ve omuz silkerek umrumda değilmiş gibi gözükmeye çalıştım. Tanrı aşkına, elbette umrumdaydı. Bir kız için reddedilmek olabileceklerden en kötüsüydü ve bunun benim başıma geleceğini asla tahmin edemezdim. Yine de, Damien ona verdiğim şansı kaçırdığının fazlasıyla farkında gibi görünüyordu.

Daisy Deeper reddeder, lakin reddedilmezdi.

Surat ifadem ve bakışlarımdan aklımı okumuş olacak ki, Damien'in göz bebekleri anında genişledi. Yaptığı hatanın farkına varmış, ona sunduğum şahane teklifi kabul edecek olmasını umdum. Yataktan hızla kalkarak, iri bedeniyle karşımda dikildi.

''Daisy, demek istediğim, elbette seni kahrolası derecede çok istiyorum. Ama bundan daha çok istediğim bir şey varsa, o da oraya gitmemen.''

''Tabii, tabii.'' diyerek elimi gözümün önündeki bir sineği kovalamak istercesine savurarak onu geçiştirdim. Arkamı dönüp odadan çıkmak için hareketlenmiştim ki, beni durdurmak için kolumu tuttu. Kendimi sertçe ondan uzaklaştırarak hırladım. ''Yaklaşma, Damien. Sinirlerimi bozuyorsun ve kasıklarına tekmeyi yemek üzeresin.''

''Biraz daha sakin olamaz mısın? Lütfen.'' diye ekledi sonradan aklına gelmiş gibi. Damien'i seviyordum ama aynı zamanda çoğu zaman sinirlerimi bozduğu da oluyordu. Birkaç yıllık birlikteliğimizde sayısız defa ayrılmıştık ve bu ister istemez kendimi liseli bir ergen gibi hissetmeme neden oluyordu. Damien da benimle aynı düşünceleri paylaşıyor olacak ki, artık sadece takılmaya karar vermiştik. O benim erkek arkadaşımdı, ve ben de onun kız arkadaşı. Yine de bunun dışında, ben onun başka kızlarla birlikte olmasına kızmıyordum -ki zaten bunu yapmıyordu ve yapmak istemediğini de söylemişti-, o da benim başka erkeklerle eğlenmeme kızmıyordu. Bu fikri ortaya ilk attığımda Damien'in buna sıcak baktığını söyleyemezdim. Ancak, ona ''Ya sadece takılırız, ya da biter.'' dediğimde bunu düşüneceğini söylemişti. Benden ayrılamayacağı için kabul edeceğini ikimiz de biliyorduk oysa ki.

''Ah, hayır, eğer hemen odamdan çıkarsan elbette sakin olabilirim.'' dedim sıktığım dişlerimin arasından, tehditkar şekilde.

İtiraz edeceğini düşündüysem de, buna yetecek kadar enerjisi var gibi gözükmüyordu. ''İyi, Daisy. İyi.'' diyerek beni geçti ve odamın kapısını açtı. ''Ama kararım değişmeyecek. Hala önünde iki seçenek var.''

Odadan çıkıp kapıyı arkasından kapatmışken, ''Defol git.'' diye tısladım kendi kendime. Beni duyduğunu, ama bunun üstünde uzun süre durmayacağını biliyordum.

 

Evet, onun da dediği gibi önümde iki seçenek kalmıştı. Ya Damien'in kurallarına göre oynayacak, ya da kaçacaktım. Ve ben hangisini seçeceğimi adım gibi iyi biliyordum.



PHENOMENALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin