XXII. Geri iade & Eğlence anlayışı

13.7K 668 21
                                    

Kapının önündeki son model arabanın kapıları açıldığında, hızla içeri girdim. Eğer durursam ya da düşünürsem yapamayacağımı biliyordum. Benim inat etmem demek, ailemin zarar görmesi demekti.

Kapılar tekrar açıldı, ve içeri Adrian girdi. Ona bakmayı reddettim, çünkü bunun olmasından nefret ediyordum.

''Vay canına,'' dedi. ''Etkilendim.''

Onu duymamazlıktan gelmek önümdeki seçeneklerden en iyisiydi. Koca bir yol boyunca varlığını görmezden gelecek, beynimi tüm düşüncelere kapatacaktım.

***   ***   ***

Hayal bile edilemeyecek kadar büyük evin bilindik kapılarından adım attığımda, kendi kendime şanssızlığımın nedenini sorguluyordum. Hiçbir zaman buraya kendi isteğimle gireceğimi tahmin etmemiştim. Şimdi ise, yaptığım şey tam olarak buydu.

Kral yanımdan hızlıca geçip giderken, Kai yavaşladı.

''Senin kıçını kurtarmak için önemli bir sorguyu yarıda kesmek zorunda kaldık. Şimdi odaya dön. Liam yarın seninle ilgilenecek.'' Sertçe, nefretle söylediğinde kaşlarımı çattım.

''Beni bu eve kilitleyemezsiniz. Ben şekil-değiştirici'yim. Zaman zaman dönüşmem, ve açık alanlarda koşmam gerekiyor.'' Lanet kan emicilerin kendinden başka kimseyi umursadıkları yoktu. Bu şekilde onlar gibi yaşamaya devam edemezdim.

''Seninle uğraşacak vaktim yok, Deeper. Fakat istiyorsan, kendini oyalaman için odana bir tüy yumağı bıraktırabilirim.'' Dalgayla sırıttığında, yüzüne yumruk atma isteğimi frenlemem gerekti. Ama ne yazıktır ki, eğer bunu yaparsam canı acıyan o değil, ben olacaktım.

''Siktir git!'' diye çıkıştım, ama o zaten çoktan gitmişti.

 ***   ***   ***

1 hafta sonra,

Liam kolumdaki iğneyi yavaşça çekerken yattığım yerden doğruldum. ''Ne yapıp yapmaman gerektiğini biliyorsun, değil mi?'' diye sordu onay almak istercesine.

Bu endişesine karşı gözlerimi devirdim. ''Evet, Liam. Evet. Yedi yaşında değilim, kuralları on kez tekrarlamana ihtiyacım yok.''

Bilmediğim bir deneyin parçası olmak, beni şu ana dek sandığım kadar endişelendirmiyordu. Konuyu her açmaya çalıştığımda, birileri tarafından mutlaka susturuluyordum. Deney sırasında ölüp ölmeyeceğimi bile bilmiyordum oysa ki.

''Yarın dönüşmeye çalış. Biraz acı verebilir ama dert etme.''

Gözlerini benden kaçırdığında, yaşayacağım acının 'biraz' ile sınırlı kalmayacağını fark etmiştim. ''Bu da ne demek?'' Sesimi yükselterek sordum.

''Vücuduna enjekte ettiğim sıvıyla alakalı. Dönüşümde kemiklerin yerlerine yeterince hızlı oturmayabilir.''

Yan tarafımdaki makası hızla kaparak Liam'ı hemen arkasındaki duvara yapıştırdım. Makası boğazına dayarken, Liam çoktan terlemeye başlamıştı.

''Bana ne yaptın?'' dedim kelimelerin üstüne basarak. Konuşmasını sağlamak için makasın ucunu derisine hafifçe bastırmıştım.

Sertçe yutkunduğunda, hala cevap bekliyordum. ''Söyleyemem,'' dedi. ''Asla olmaz. Canımı sokakta bulmadım. Ölmeye meraklı değilim.''

PHENOMENALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin