XL. Düşünce kontrolü & İhtimal

10.8K 546 18
                                    

Odamdaki koltuğa oturmuş bir ileri bir geri sallanırken, az önce yaptığım şeyi düşünüyordum. Onu öldürmüştüm. Gözümü bile kırpmadan, bıçağı ona saplamıştım. Onun bana olan zaafından faydalanmıştım. Bu adice bir davranıştı.

Vampirler William'ın cansız bedenini dışarıya çıkarırken, Adrian karşımda dikildi.

Ona bakmadım. Gözlerim tek bir noktaya odaklanmıştı. William'ın son sözleri kafamda dönüp duruyordu. Sesleri bastırmaya çalıştım. Duymamayı diledim. İmkansızdı.

Odada yalnız ikimiz kaldığımızda, nihayet konuşmaya karar verdim. ''Benden ne saklıyorsun?'' Aniden söyleyivermiştim. İlk düşündüğüm şey, Adrian'ın bana yalan söylediğiydi.

Bedeninin hareketlendiğini, yanıma oturduğunu hissettim. Odaya geldiğinden beri, hiçbir şey söylememişti. Sakindi. Şimdi ise, bakışları benimle aynı noktadaydı. İkimiz de, yerdeki kana bakıyorduk.

''Senden hiçbir şey saklamıyorum.'' Yavaşça söyledi. Ona inanmıyordum. Beni daha önce çok kez yanıltmıştı. O bir vampirdi. Ne olursa olsun, ona güvenemezdim.

Başımı hızla kaldırıp, elâ gözlerinin içine baktım. Herhangi bir şey sezemiyordum. Bunu yapmamam için, aramıza bilinçli olarak sıkı bir duvar örmüştü. ''Seni hissetmemi engelliyorsun,'' dedim. ''Benden bir şey saklıyorsun.''

Parmaklarını, tıpkı bir çarkın dişlileri gibi parmaklarımın arasından geçirdi. ''Eğer hissettiğim her şeyi hissedebilseydin, delirirdin.'' Sesi yumuşaktı, fakat söyledikleri kulağa ölümcül geliyordu. ''Bir vampirin hisleri, bir insanın ya da şekil-değiştiricinin hislerinden çok daha yoğundur.''

Elimi çekmek istedim, fakat hiçbir eklemimi hareket ettiremiyordum. ''Sana inanmıyorum. Bana doğruyu söylediğine inanmıyorum.'' O an, onun kanının vücudumda dolaştığı gerçeğinden nefret ettim. Bu, beni duygusal yönden güçsüz kılıyordu. Kendimi ona karşı zayıf hissediyordum.

''Daisy, senden bir şeyler saklamak için hiçbir nedenim yok.'' Cevap vermedim. Bunun yerine, bakışlarımı yeniden yerdeki kana yönelttim.

Başparmağı elimin üstünü yavaşça okşadı. ''Bana güvenmen gerek,'' Usulca bana sokuldu. ''Haklı olduğumu biliyorsun.''

Saniyeler içinde oturduğum yerden kalktım, ve onun baskıcı bakışlarına karşılık arkamı döndüm. ''Şunu yapmayı bırak! Düşüncelerimi değiştirmeye çalışıyorsun!'' Kanını taşıdığım için, bunun olması mümkündü. Öfkeden delirmek üzereydim. Hatta bu öyle bir duyguydu ki, her yeri inletecek bir çığlık atmak istiyordum. ''Bana böyle olmaması gerektiğini, bir yol bulduğunu söyledi!''

Ayağa kalktı, fakat bana yaklaşmak için herhangi bir girişimde bulunmadı. ''Elbette bunu yapmıştır. Kafanı karıştırmak istedi. Athena'nın elçisini korumak istedi.''

Ellerimi sıkıca kulaklarıma bastırdım ve başımı şiddetle iki yana salladım. ''Sus, sus, sus! Söylediklerini duymak istemiyorum. Beni yönlendirmeye çalışıyorsun. Bunu hissedebiliyorum.''

''Hiçbir şey yapmıyorum. Ama seni rahatlatabilirim, Daisy. Sadece buraya gel, ve neler olacağını gör.'' Sesi derinden geliyor ve beni kendine çekiyordu sanki. Karşı koymaya çalıştım.

''Kes şunu! Tanrı aşkına, ölüyordu. Kim ölürken böyle bir şey yapar ki!'' Bağırarak söyledim. Sesimin kısılacağından emindim.

PHENOMENALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin