XCVII. Ritüel & Kutsanmışlık

4.9K 350 36
                                    

Sanki sonsuzluğa uzanır gibi görünen göz alabildiğince kır papatyalarının içinde, üzerimdeki siyah elbiseyi tutarak koşarken, dans ederken ve ufak kahkahalarla kendi etrafımda dönerken, uzun süredir bulmayı beklediğim huzurun bedenimi yavaş yavaş çevrelediğini hissettim. O kadar zamandır buradaydık ki, geldiğimizde tepemizde olan ve sıcaklığıyla bizi yakıp kavuran güneş, şimdi kendini bencilce iri dağın arkasına gizlemiş, yerini dolunaya bırakmıştı.

Gölge güzel çiçeklerin üzerine düşmüşken bile, onların saf ve beyaz rengini ayırt edebiliyordunuz. Oradan oraya koşarken yer yer kopardığım tüm o papatyaları havaya atıp hepsinin birer birer üzerime düşüşünü hissettim. Saçıma takılı kalan tek bir tanesini alıp, sanki dünyadaki en değerli şeymiş gibi ona baktım ve büyüleyici kokusunu derince içime çektim. Her şey bittikten sonra, olmayı istediğim yeri nihayet bulmuştum. Gözlerim heyecanla Adrian'ı aradı.

 

Kral, ağaçlardan birine yaslanmış şekilde, papatyalar arasında koşan ve sanki dünyadaki tüm güzellikleri kendi üzerinde toplamış gibi görünen kadına baktı. Dans ederken altın sarısı saçları etrafa savruluyor, zaman zaman yüzünün önüne gelerek görüşünü engelliyor ve düşmesine neden oluyordu. Saatlerdir, yaptıkları şey tam olarak buydu. Kral onu izlerken, genç kadın zamanını papatyalar içinde kahkaha atarak geçiriyordu.

Gecenin bu saatinde bile, onun kendine has ışığıyla her yeri parıldattığını düşündü, Adrian. Genç kadın farkında olmasa da, Adrian farkındaydı. Buraya geldikleri andan bu yana boyunlarını bükmeye yüz tutmuş papatyalar canlanmış, kahkahalarını işiten kuşlar etrafta şen şakrak dolaşır hale gelmişti. Güneş gökyüzünde olması gerekenden biraz daha uzun süre kalıp onu izlemiş, yerini aya devretmekte acele etmemişti. Yer ve gök, ona hayrandı. Öylesine güzel, öylesine tapılası duruyordu ki, onun bir elçi değil, tanrıçanın ta kendisi olduğunu düşündü Adrian. Onca papatya kokusu arasından bile, hala kendi papatyasının kokusunu alabiliyordu. Genç kadın, onun için her zaman farklı kokardı. Her zaman onu büyüler, sanki bir kalbi varmış gibi canlı hissettirirdi.

Eğer kalbi olsaydı, bu manzara karşısında nefes almayı unutacağını, kalbinin işlevini yitirerek aniden duracağını düşledi Adrian. Ah, nasıl da zayıf bir hale getiriyordu onu. Kadının dudaklarından çıkacak tek kelimeye, dünyaları bahşedebilirdi ona. Varını, yoğunu, elinde olan ve olmayan her şeyi altın bir tepside sunardı önüne. Zamanı geldiğinde, nasıl bırakıp gidecekti onu? Nasıl dünyadaki sonsuzlukta tek başına bırakacaktı?

Zorundaydı. Başka hiçbir seçeneği yoktu ve her ne kadar olacaklar onun gözünü korkutsa da, giden kişi kendisi olmalıydı. Küçük Papatya'sını her zaman izleyecek, onu sevmeyi ya da özlemeyi bırakmayacaktı. Daisy onundu. Ona aitti ve o burada değilken de ona ait olmaya devam edecekti. Bencillik yaptığının farkındaydı ama genç kadına duyduğu aşk, bunu umursamasını engelleyecek kadar büyüktü. Onun şarap gibi sarhoş edici bir etki bırakan tenine kendisinden başka birinin dokunduğu gerçeğini daha hala yenememişken, bir başkasının ruhuna dokunmasını, onun Adrian için atan kalbini, sevgisini, kahkahasını çalmasına izin veremezdi. Her şeyi ayarlamıştı ve bu geceden sonra, gitmeye hazır olacaktı.

Düşünceler beyninde çalkalanıp dururken, genç kadının ona baktığını hissetti. Bembeyaz papatyalar arasında, simsiyah elbisesiyle ne de güzel duruyordu öyle. Bir süre, bakışmaya devam ettiler. Sonra, kadın Adrian'ın içini titretecek bir kahkaha daha attı ve elbisesinin eteklerini yukarı kaldırarak, ona doğru koşmaya başladı.

Adrian, yaslandığı ağaca daha da sindi. Uzun süredir hiç kimse onu böyle hissettirememişti ve şimdi arka arkaya gelen duygular etrafını çevrelemiş gibiydi. Kadın papatyaların arasından çıkıp, çimlerin üstünde çıplak ayaklarıyla biraz daha koşup nefes nefese kalmış şekilde yanına geldi ve dudaklarını hiç beklemeden Kral'ınkilerle buluşturdu. Öpücüğün derinleşmesine izin vermeden, soluklanmak için ayrıldı hemen. Kral'ın karşısında kıkırdadı, ve konuşmadan önce bekledi.

PHENOMENALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin