XIII. Karanlık & Antivamp

14.1K 641 12
                                    

Laboratuvarda hastane yatağına bağlanmış şekilde yatarken, Kai'nin aksine bu durumdan fazlaca memnun olduğum söylenemezdi. Elindeki keskin bıçakla bana yaklaşırken, ona attığım yumruğun hesabını soracağını biliyordum. Bundan kesinlikle zevk alacaktı. Şüphesiz ki o hastalıklı biriydi.

Bıçak kolumu boydan boya hızla çizdiğinde boğazımdan acı dolu bir çığlık kaçtı. ''Liam'ın, vücudundan kralın kanını çıkarması için yardımcı olmama izin vermesi ne kadar hoş, değil mi?'' İnce ama oldukça tehlikeli gülümsemesiyle sordu. Dilimin ucuna kadar gelen küfürleri zorlukla geri yuttum ve ona nefret dolu bakışlar gönderdim. Pek umursadığı söylenemezdi belki ama ben bu haldeyken onu kızdırmam sadece zararıma olurdu.

Laboratuvarın kapısı yüksek sesle açıldığında, korumalardan biri kafasını içeriye uzattı. Kai'yle birkaç saniye bakışmalarının ardından, Kai bıçağı yan tarafımdaki masaya koyarak vampire doğru yürüdü. İkisi kapıdan çıktıklarında, bulunduğum bu yere daha dikkatli bakmaya başladım. Mutlaka kaçmamda yardımcı olacak bir şeyler olmalıydı. Mutlaka.

Gözüme çarpan ilk şey, ulaşılabilir mesafemde duran şırıngaydı. Biraz ilerisinde de makas vardı lakin oraya yetişmem mümkün görünmüyordu. Şırınga da açıkça pek işime yaramazdı.

Saniyeler sonra, Kai tekrar baş ucumdaydı ve bana acı çektirmek için sabırsızlanıyordu. Karnıma bıraktığı derin bıçak darbesiyle, bilincim istemsizce kapandı ve kendimi yeniden karanlıkta buldum.

***   ***   ***

Uyandığımda, karşımda duran kişi sürpriz bir şekilde Liam'dı. Vücuduma bir sürü kablo bağlamakla meşguldü. Uyandığımı fark etmiş olsa bile, bunu görmemezlikten gelmişti.

''Bana ne yapacaksın?'' diye sordum parmaklarımı yavaşça kıpırdatarak. Vücudumun çeşitli yerleri sargı beziyle sarılmıştı.

''Sadece üzerinde birkaç şey deneyeceğim, endişelenme.'' Düz ses tonu onu inandırıcı yapmıyordu. Önüme düşen saçları üfleyerek başka tarafıma attım ve ağrılarımı düşünmemeye çalıştım.

''Vampir değilsin.'' Daha ziyade, bir soru cümlesi gibi geliyordu kulağa. Vampirlerin kokusunu rahatça almak mümkündü. Liam ise sadece insandı. İnsani kokusu neredeyse kilometrelerce öteden duyuluyordu.

''Muhtemelen yakında olacağım.'' Son kabloyu da koluma bağlarken, elektronik ekranda bir şeyleri kontrol etti. Bunu söylerken ortama yayılan gerginliğini anlamamak mümkün değildi. Konunun biraz daha derinine inmeye karar verdim.

''Bunu istemiyor musun?'' Benimle göz teması kurmadan odanın diğer ucuna gitti, ve tıbbi malzemelerle dolu olan dolabı kurcalamaya başladı. Bana cevap vermeyeceğini anlamıştım, bu yüzden hemen pes etmeden önce biraz üzerine gidecektim.

''Eminim ki seni onlara çalışman için etki altına almışlardır.'' Elindeki kutuyu karıştırmayı bırakıp sinirlice yerine koydu ve gözlüklerini çıkarıp ilk defa gerçekten bana baktı.

''Bu mümkün değil. Antivamp içiyorum. Bunu biliyorlar.'' Sözleriyle, dudaklarımı birbirine bastırarak aralarından kıkırdama kaçmasını engelledim.

''Antivamp da nedir? Anti Vampir'in kısaltması filan mı?'' Kuru sessizlik beklediğim onaylamaydı. İlk başta dalga geçtiğini sanmıştım ama ciddiydi. Cidden, öyle bir ilaç mı vardı?

''O da nedir?'' diye sordum. Elindeki beyaz eldivenleri de çıkartarak kenara koydu ve köşedeki musluğa giderek ellerini yıkadı.

''Yeni keşfettiğim bir bileşim.'' Bana kısa cevaplar vermesi sinir bozucuydu fakat pes etmemekte kararlıydım.

''Yani bu antivamp dediğin şey, vampirlerin insanları etki altına almasını mı önlüyor?'' Musluğu sıkıca kapattı ve başıyla beni onayladı. Gözlerindeki parıldama, bu konuda kendiyle gizliden gizliye gurur duyduğunun büyük bir ispatıydı.

''Ve etki ettiği birkaç şey daha var. Kral satışa çıkarmama izin vermiyor, zaten bunu yapmasını beklemek saçmalık olur. Ama güvende olduğumu bilmem için kendime yetecek kadar üretmeme ve kullanmama karışmıyor.''

Madem bu bu kadar gizliydi, bana neden söylüyordu? ''Neden bana bunu söyledin? Ya buradan çıktığımda başkalarına anlatırsam?''

Basitçe omuz silkti. ''Buradan çıkamayacaksın.''

***   ***   ***

Liam'ı aralıksız bir gece uykusu çekmek için bana ağrı kesici vermesine ikna etmiştim ki, bu sefer uykumu bölen şey ağrılarım değildi. Biri bulunduğum yerin kapısını açmıştı, fakat ne yazık ki karanlıktan kim olduğunu göremiyordum.

''Başka iğne istemiyorum.'' dedim sızlanarak. Bana onlarca defa iğne yapmış ve endişelenmememi söylemişti. İstediğim tek şey, en azından uykudayken biraz olsun rahat bırakılmaktı.

Cevap gelmediğinde daha dikkatli bakmaya çalıştım. Çabalarım boşa çıkmıştı, çünkü etraf zifiri karanlıktı.

''Kai?'' diye denedim şansımı. Sessizlik, gelen kişinin o olmadığına işaretti. Peki ya o da değilse, gelen kimdi?

Kapıyı aralı bıraktı, ve bana doğru ilerledi. Boyu fazla uzun sayılmazdı. Ayak bileklerimi kavrayıp beni yatağa bağlayan metalleri çözdü ve ayaklarımı serbest bıraktı.

''Sen de kimsin?'' Soruma cevap alamamıştım. Bunun yerine ellerimi de o can acıtıcı aletlerden kurtardı ve üzerimdeki kabloları tek el hareketiyle çekip kopardı.

''Git. Kaç.'' Ondan duyduğum tek şey bu iki sözcüktü. Erkek olduğuna emindim ama sesi tanıdık gelmiyordu.

Bunun üzerinde daha fazla düşünmeyi bıraktım ve kaçma şansımı kaçırmadan, dediğini yaptım. Sessizce odadan çıkarken, peşimden gelmemişti.


Loş koridorlarda yolumu bulmaya çalışıyordum. Etraf tahmin ettiğimden çok daha boş, ve çok daha sessizdi. Tek elimle karnımı tutarak yürüyordum, çünkü büyük ihtimalle Liam oraya dikiş atmıştı ve dikişlerim patlamak üzereydi. Kendimi olması gerekenden fazla zorluyordum. Açıkçası umrumda da değildi. Umrumda olan tek şey, bu lanet yerden kurtulabilmekti.

Biraz merdiven indim ve başka koridorlardan geçtim. Labirentte kaybolmuş gibi hissediyordum. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyor gibiydim. Adımlarımı hızlandırdım ve alnımdan akan terleri görmezden geldim. Nefes nefese kalmış şekilde koşar adımlarla ilerlerken, bir şeye çarptığımı hissettim. Sert ve iri bir şeye. Birine.

''Nereye gidiyordunuz, küçük hanım?'' Hemen önümden gelen alaycı sesle kafamı kaldırdım, ve göz yaşlarımın ilk defa serbest kalmasına izin verdim.

 

Gerçekten de buradan çıkış yoktu. 



PHENOMENALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin